Üsküdar'da kahvehanede 4 kişinin öldüğü silahlı çatışmaya ilişkin 27 sanığa dava
Üsküdar'daki bir kahvehanede 4 kişinin öldüğü iki grup arasındaki silahlı çatışmaya ilişkin 12'si tutuklu 5'i aynı zamanda müşteki olan 27 sanık hakkında dava açıldı.
AAÜsküdar'da 23 Mayıs günü, barışmak için bir kafede bir araya gelen iki grup arasında silahlı çatışma çıkmış ve 4 kişinin hayatını kaybettiği çatışmada 2'si ağır 5 kişi de yaralanmıştı.
Tamer Kazan, Ertan Kazan, Veli Hakan Karakol ve Okan Güner'in öldüğü silahlı çatışmaya ilişkin Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlandı.
Hazırlanan iddianamede, 5'i aynı zamanda müşteki olan 27 sanık ile 5 kişi müşteki sıfatıyla yer aldı.
Tarafların çocukları arasında yaşanan kavga nedeniyle konuşmak için bir araya geldiklerini söylediği ancak kanlı çatışmayla sonuçlanan olayın anlatıldığı iddianamede, sanıkların ve müştekilerin ifadelerine yer verildi.
Buna göre, maktul Tamer Kazan'ın eşi Sibel Kazan, "Olaydan önce beni arayan görümcem, oğlum Sidar Yiğit Kazan'ın arkadaşı ve uzaktan akrabamız Okan Güner'i Adıyamanlılar grubunun öldüreceğini, Sidar'ın da Okan'ın yanında olduğunu söyledi. Bunun üzerine olayın yaşandığı kıraathanenin önüne gittim. Kıraathanenin yanındaki fırının önündeyken bir el silah sesi duydum. Akabinde eşim Tamer Kazan'ın ve akrabamız Ertan Kazan'ın 'Bu kahpelik yapılır mı, buraya barışmak için gelmiştik' diye bağırma sesini duydum. Ardından şiddetli bir şekilde silahlı çatışma başladı." beyanında bulundu.
Kahvehanenin dışına ilk olarak çıkan Haci Karataş'ın "Bunların hepsini öldürün, hiçbirini sağ bırakmayın." diye bağırdığını belirten Sibel Kazan, Adıyamanlılar grubunun çok kalabalık olduğunu ve söz konusu olayın, eşini ve ailesini katletmek üzere plan ve program şeklinde gerçekleştirildiğini öne sürdü.
ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN OĞLUNUN ÜZERİNE KAPANDI
Sibel Kazan, çatışmanın ardından kahvehaneye girdiğinde eşi Tamer Kazan'ı, zarar görmemesi için oğlu Sidar Yiğit Kazan'ın üzerine kapanmış şekilde gördüğünü anlattı.
Müşteki sanık Mehmet Karataş ise ifadesinde, olaydan önce ağabeyi Haci Karataş'ın ve kendi çocuklarının Tamer Kazan'ın oğluyla okulda tartıştıklarını, sonrasında Okan Güner ile Karataş'ın tartışıp husumetli şekilde ayrıldıklarını belirtti.
Karataş'ın diğer taraftan sözü geçen, aile lideri olan Ertan Kazan'ı aradığını ve aileler arasındaki husumetin giderilmesi için buluşma önerdiğini anlatan Mehmet Karataş, şunları kaydetti:
"Ağabeyim Haci Karataş karşı tarafın özür dilemesiyle olayı kapatmak istedi. Olay günü barışmak için gittiğimizde hemen hemen hepsinin elinde silah vardı. Ancak ağabeyimin elinde silah yoktu. Tanımadığım bir kişi söze başlayarak iki aileyi barıştırmaya çalıştı. Bu sırada masaya oturmayan Okan Güner bana hakaret etti ve silahını belinden çıkardı. Karnımdan yaralandım, bayılmadan önce ben de ateş ettim."
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, tarafların tamamının olay yerine silahlı olarak gelmesi hususu göz önüne alındığında söz konusu toplanmanın barış yemeğinden çok taraflar arasında hesaplaşma amacıyla gerçekleştiği vurgulanarak, bu nedenle tarafların ifadelerinin hemen hemen hepsinin suçtan kurtulmaya yönelik, karşı tarafı suçlayıcı nitelikte olduğu kaydedildi.
12'si tutuklu 13 sanık hakkında 4 kişiye karşı "kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı 4'er kez müebbet hapis talep edilen iddianamede, bu sanıkların ayrıca "silahla kasten yaralama" ve "Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet" suçlarından da cezalandırılması istendi.
Diğer 14 sanık hakkında "kasten öldürmeye teşebbüs", "Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet", "kasten yaralama", "kasten öldürmeye yardım etme" gibi suçlardan da 10 yıl ila 65 yıl 6 ay arasında hapis cezaları öngörülen iddianame, Anadolu 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.