Ünlü yazar Aydın Ilgaz son yolculuğuna uğurlandı
Aydın Ilgaz’ı toprağına kavuşturmak üzere gelenlere baktığımda, sevinçle, umutla “Bizim 1968”liler’in kalabalığından çok gençlerin varlığındaki artışı gözlemledim. Yaşlılarına saygılı, sevecen, aralarında kanka, kan kardeşi olmuşçasına birbirlerine yakındılar...
Şükran SonerAydın Ilgaz’ın, babası Rıfat Ilgaz’ı yanı başında toprağına kavuşmak üzere yola çıkışının ilk haberini Erol Toy’un kızından aldım. İkinci telefon geçtiğimiz pazar günü toprağına kavuşan gazetecilikten ortak arkadaşım, çok şeyleri paylaştığımız Ergin Konuksever’in kızından geldi. Gerçeğini sorarsanız 11 Aralık günü noktalanan, pandemi sonrası ilki yapılan bu yılın TÜYAP fuarında buluşacağımızın umudu vardı. Çok büyük kalabalıkların buluşmuş olmasına karşın, ekonomik krizin vurgununun çok çıplak sergilendiği yüzleşmemizin burukluğunda eski neşemizden çok şeyler uçup gitmiş. Birbirimize sıcak ziyaretlerin neşesinden eser kalmamış, okurların gelgitleri arasında selam sevgi yollamakla yetinmiş olduk.
Aydın Ilgaz’ı THY’nin gerçek kamu işletmesi kimliğini koruyabildiği yıllardan, Hava-İş Sendikası’nın eğitim seminerlerinde tanımıştım. Babasının oğlu olarak militan sendikacı kimliği ile. THY’nin Teknik Genel Müdürlüğü görevinden erken yaşta ayrılma düşüncesini paylaşmıştı. Kıdem tazminatı önemli rakamlara ulaşmıştı. Onu alıp Rıfat Ilgaz’ın kitapları ağırlıklı Ilgaz Vakfı’nı kuracaktı. Rıfat Ilgaz’ı ne kadar mutlu ettiğini, sevgili hocanın benimle paylaştığı cümlelerle aktarmalıyım: Yaşamımda ilk kez kendi kitaplarının kapağını seçiyor, içerikleri üzerinden istediğim düzenlemeleri yapabiliyorum.
Doğru sonuç Rıfat Ilgaz’ın üstün edebiyatçı yetenekleri ile tüm üretimlerini yeni kuşaklara taşımasıydı. Cağaloğlu’ndaki binamızın içinde bile bahçede uzun uzun oluşan kuyruklar bir fikir verebilir. Yeri gelmişken akrabalık ilişkilerinden daha sıcak ilişkiler bağının odağına, Turhan-İlhan Selçuk kardeşleri, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ön saflarda pek çok mizah ustasını buluşturan Marko Paşa’nın ülkemizde yarattığı rüzgârları simge almak gerek. Cide’den Kastamonu öğretmen okuluna geçen Rıfat Ilgaz’ın, Cumhuriyet değerleri üzerinden yaşatılan eğitim seferberliği süreçlerini hiç atlamamak gerek.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Manastır Askeri Okulu’ndaki öğrenci yıllarında görüp programladığı düşleri adım adım Anadolu’ya taşınmıştı. Derslerinden keşfettiği edebiyat hocası Sabri Cemil Yalkut’a o tarihlerden Fransız devriminin bir benzeri Anadolu için eğitim raporu hazırlaması siparişini yapmıştı. Gazi Meclis yıllarında söz konusu siparişin gerekleri yerine getirilmiş, en etkin ana eğitim, çocuk eğitimi de içinde gerekli reforma çalışmaları tamamlanmıştı. Gazi Meclis’in son günlerine doğru hocası, öğrencisi Mustafa Kemal’den kitapları ile birlikte Kayseri Öğretmen Okulu’nda görevlendirme istemişti.
O da en yetenekli öğrencileri arasında Rıfat Ilgaz’ı keşfetmiş, hafta sonları evinde misafirliğe alarak kütüphanesi ile birlikte çalışmasına ortam yaratmıştı. Boynuz kulağı geçermiş ya.. Galiba tam da öyle olmuş; Rıfat Ilgaz, Sabri Cemil Yalkut’tan sonra yetişen kuşaklar için vazgeçilemez başarılarla, yazım, şiir, mizah alanlarına dönük katkıda uzun bir yol yürümüştü. Marko Paşa’yı simge örnek olarak almıştık ya.. Askeri, sivil darbeler süreçlerinin tümünü kapsar biçimde, çile ödetmeler kaçınılmaz olduğundan uzun hapishaneler süreçleri Rıfat Ilgaz’ın bedeni, sağlığı üzerinden çok fazla yaralar açmıştı.
Yine de üretken son yıllarından bana keyif veren sahneler arasında gelini ile birlikte çocuklara tahtadan, kâğıttan oyuncak yapma yarışmaları bile var. Aile, zincirleme Aydın da içinde yazarlığa bulaşmaktan uzak duramadılar. Birlikte üretimleri zenginleşirken galiba fazlasıyla çok şeyi yeni genç kuşaklara da ulaştırdılar. Hani çok kaygılandığımız, adlarını “Z kuşağı” olarak bildiğimiz gençler var ya, birbirlerini kokularından tanıyıp buluyor gibi çoğalıyorlar.
Dün Aydın Ilgaz’ı toprağına kavuşturmak üzere gelenlere baktığımda sevinçle, umutla biz ihtiyar “Bizim 1968”liler’in kalabalığından çok gençlerin varlığındaki artışını gözlemledim. Yaşlılarına saygılı, sevecen aralarında kanka, kan kardeşi olmuşçasına birbirlerine yakındılar...