Umut davasında 'Mehmet Ağar' kararı: Tanık olarak dinlenecek!

Gazetemiz yazarları Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, hukukçu Muammer Aksoy ve akademisyen Bahriye Üçok'un öldürülmesine ilişkin davada dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi.

Aytunç Ürkmez

Gazetemizin eski yazarları Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'un cinayetlerinin ele alındığı Umut davasının 11’inci duruşması dün görüldü. Duruşmaya Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, kızı Özge Aybars Mumcu; avukatları Yalçın Akbal ve Turgut Kazan ile dostları katıldı. Sanık Oğuz Demir’in avukatı mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.

TEŞHİS TUTANAĞININ TARİHİ DEĞİŞTİRİLMİŞ

Duruşmada ilk savunmayı yapan avukat Turgut Kazan, Uğur Mumcu’nun katledildiği dönemin Emniyet Genel Müdürü ve 1996’da Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Ağar’ın dinlenmesi talebini yineledi. Kazan, “Suikast eylemi 1993’te yaşandı. 1996’da Susurluk kazasına kadar inanılmaz cinayetler silsilesi yaşandı. Bunun başrol oyuncusu dönemin ‘kahramanı’ Mehmet Ağar’dır. Soruşturma da en başından beri yanlıştır. 26 Ocak 1993 günü ortaya bir tanık çıkıyor. Teşhisi yapıyor ama 26 Ocak yerine 23 Ocak yazılıyor, bu hataya da ‘sehven’ yapıldı deniliyor. Dönemin o ‘şanlı’ savcısı Ülkü Coşkun, tanık hakkında İslami Hareket (Tevhidi Selam Kudüs Ordusu) aleyhine iftira suçu işlediği için soruşturma başlatıyor” dedi.

‘YAPAMAM, ONU DA YAPAMAM’

Avukat Kazan, Mehmet Ağar ile Güldal Mumcu arasında geçen diyaloğu şöyle anlattı:

“Güldal Mumcu: Karşımıza sürekli engeller çıkarılıyor. Bir duvar örülüyor sanki.

Mehmet Ağar: Evet Güldal Hanım bir duvar örülüyor.

Güldal Mumcu: O zaman bir tuğla çekin duvar yıkılsın.

Mehmet Ağar: Çekemem.

Güldal Mumcu: O zaman tuğlayı çekin ve siz kenara çekilin.

Mehmet Ağar: Yapamam, onu da yapamam.

Güldal Mumcu: Soruşturma için yeni bir ekip kurulmasını sağlayabilirsiniz belki.

Mehmet Ağar: Kusura bakma Güldal Hanım bunu da yapamam.

‘AĞAR’IN HER ŞEYİN BAŞINDA OLDUĞU BİLİNİYOR’

Kazan bunun üzerine, “Mehmet Ağar biliyor. Ağar’ın her şeyin başında olduğu anlaşılıyor, Susurluk Raporu’nda... Raporda 12 milyon 500 bin dolarlık çeki Merkez Bankası’ndan çekiyorlar ve Ağar’a teslim edildiği yazıyor. Ağar bunun üzerine istifa etmek zorunda kalıyor ve silahlı çete yöneticiliğinden cezası kesinleşerek hapis yatıyor. Süleyman Demirel’in dönemin başbakanı Tansu Çiller’e mektubunda, ‘Emniyet Genel Müdürlüğü’nde Özel Harekât Dairesi var.  Bu dairenin bazı elemanları uyuşturucu, cinayet gibi olaylara karışmıştır. Devlette bazı görevliler de bu daire başkanından talimat almaktadır. Mehmet Ağar’ın da haberi vardır’ yazıyor. Yani Mehmet Ağar ilişkisi çok açıktır. Oğuz Demir’i kurtarma girişimi ile karşı karşıyayız yıllardır. Oğuz Demir’in Türkiye’de olduğu ve hiçbir şey yapılmadığını da biliyoruz. Ne olur Mehmet Ağar’ın dinlenmesi kararını alın” ifadelerini kullandı.

‘GELEN KAYITLARDA GİRİŞ-ÇIKIŞ YOK’

Kazan’ın ardından konuşan Güldal Mumcu, Kazan’ın anımsattığı konuşmanın 1996’da Ağar’la avukatıyla birlikte evlerinde gerçekleştirdikleri görüşme olduklarını belirtti. Güldal Mumcu’nun ardından söz alan avukat Yalçın Akbal da şöyle konuştu:

“2000 yılında güya örgütün dağıtıldığı dönemde Sincan’da polis kontrol noktasında arabasını durdurarak sanık Oğuz Demir inip gidiyor. Bu Oğuz Demir’e önceden haber verildiğini gösterir nitelikte. İçişleri Bakanı Yardımcısı, Oğuz Demir’in İran’da olduğunu ve ailesini de yanına aldığını düşündüklerini söylemişti. Ancak gelen kayıtlarda resmi giriş çıkışların olmadığı belirtildi. Biz bu incelemenin Oğuz Demir’in yakınlarının detaylıca incelenmesini istiyoruz” dedi.

12 MAYIS’TA AĞAR DİNLENECEK

İfadelerin ardından mahkeme heyeti, Mehmet Ağar’ın bir sonraki duruşmasında dinlenmesine karar verdi. Ayrıca heyet, sanık Oğuz Demir’in yakınlarının da detaylı incelenmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 12 Mayıs’ta görülecek. 

DAVANIN GEÇMİŞİ

Güvenlik güçleri tarafından İstanbul'da bulunan "Hizbullah İlim Grubu"na 17 Ocak 2000'de bir operasyon düzenlendi. Bu operasyonda ele geçirilen CD ve disketlerdeki bilgilerden yola çıkılarak Uğur Mumcu'yu katledenlerin bulunması için polis tarafından 21 Şubat 2000'de Umut Operasyonu başlatıldı. Operasyon ve gözaltılardan sonra soruşturmayı yürüten savcı Hamza Keleş tarafından Umut Davası adlı dava açıldı. Daha sonra ortaya çıkarılan bağlantılar sonucunda Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok'un suikastları dâhil yirmi iki olayı içeren bir davaya dönüştü.