Tutuklu kalmamıştı... İzmir depreminde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin 5 kişi hakkında yeni dava

İzmir'de 30 Ekim 2020'deki depremde 36 kişinin yaşamını yitirdiği Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin yeni soruşturma kapsamında 5 kişi hakkında, binanın inşasında proje-mimarlık hizmeti verdikleri, yapının taşıyıcı sistem elemanlarına epoksi enjeksiyon ve izinsiz tamirat işlemi yaptıkları iddiasıyla dava açıldı.

AA

İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 senedir devam eden ve 15 sanığın yargılandığı Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin davada, müşteki avukatların binanın yapımında ihmali olduklarını iddia ettiği bazı şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine soruşturma başlatıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında mimarlık-mühendislik şirketi yetkilisi İ.K., epoksi enjeksiyon (yapılardaki çatlakların dolgu malzemesiyle onarılması) işlemi yapan yapı malzemeleri firması yetkilileri C.Ş. ve S.T. ile bu firmada çalışan ve işlemi yaptığı iddia edilen inşaat mühendisi M.Ü.Y. ve izinsiz tadilatın yapılmasına onay veren kat maliklerinden E.P.'nin savunmalarını aldı.

İ.K., savunmasında, dava sanıklarından binanın mimari proje müellifi ve fenni mesulü yüksek mimar A.S.B.'nin apartmana ait projeyi çizdiğini ancak yetkilisi olduğu firmaya ait antetin kullanıldığını ileri sürdü.

Projenin hiçbir şekilde kendi önüne gelmediğini belirten İ.K., sorumluluğun A.S.B.'ye ait olduğunu savundu.

C.Ş. ve S.T. ise 2003'teki depremden sonra Rıza Bey Apartmanı'nda oluşan çatlakların onarımın yetkilisi ve ortağı oldukları şirket tarafından yapıldığını belirterek, bu işlemlerin de şirketlerinde sorumlu inşaat mühendisi olarak çalışan M.Ü.Y. tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.

M.Ü.Y. de yapı malzemesi firmasında imza yetkisine sahip olmadığını, apartmanda oluşan çatlakların epoksi enjeksiyonla onarılması için verilen antetli teklifte imzasının bulunduğunu ancak onarım sırasında bahse konu binada bulunmadığını ileri sürdü.

E.P. ise suçlamaları reddetti.

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı, 5 kişi hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçlamasıyla 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. İddianame, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi ve devam eden ana dava dosyasıyla birleştirildi.

Cumhuriyet savcısının değerlendirmesinde ise şu ifadeler yer aldı:

"Şüpheli İ.K'nın, Rıza Bey Apartmanı'nın yapımı sırasında proje ve mimarlık hizmeti veren firmanın yetkilisi ve projelendirmedeki eksiklikler ayrıca denetimdeki yetersizlikleri nedeniyle sorumluğu vardır. Şüpheliler C.Ş. ve S.T. ise yapı malzemeleri şirketinin yetkilisi ve ortağıdır. M.Ü.Y. de bu şirkette sorumlu inşaat mühendisi olarak çalışmıştır. Dolayısıyla 2003'te apartmanın taşıyıcı sistem elemanlarına epoksi enjeksiyon ile projesiz, izinsiz ve kontrolsüz tamirat işlemi yapmaları nedeniyle şüphelilerin depremde yıkılan binada meydana gelen ölüm ve yaralanmalardan sorumlu oldukları sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Şüpheli E.P. de yapının taşıyıcı sistem elemanlarına epoksi enjeksiyon ile projesiz, izinsiz ve kontrolsüz tamirat işlemi yaptırılması amacıyla kurulan heyette bulunması ve bu tamiratın yapılmasına katkı sunması nedeniyle sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Şüphelilerin 1. derece deprem bölgesi olan İzmir'de mevzuata ve yapı tekniğine aykırı şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerin sonuçlarını öngördükleri ancak buna rağmen mevzuata ve yapı tekniğine aykırı davrandıkları anlaşılmıştır."

NE OLMUŞTU?

İzmir'de 30 Ekim 2020'deki depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi hayatını kaybetmiş, 17 kişi yaralanmıştı. Binanın yıkılmasında sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla 13 sanık hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar dava açılmıştı.

Dönemin 2 belediye görevlisi hakkında da "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle 13. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmış, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin bu dosyanın ana davayla birleştirilmesi kararı sonrası sanık sayısı 15'e çıkmıştı.

Tutuklu sanıklar yargılama sürecinde adli kontrol şartıyla tahliye edilmiş, davada tutuklu sanık kalmamıştı.