TÜSİAD'dan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi çağrısı
Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı'na 'hayır' demeden önce katılma şartı olarak ileri sürdüğü 6284 sayılı kanunun değiştirilmesi talebi gündem olmuştu. Son olarak TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, "6284 sayılı kanuna daha sıkı sarılmak ve en etkili şekilde uygulamak zorundayız. Bunun yanında uluslararası düzeyde şiddetle mücadelede en geçerli dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce yeniden dönmeliyiz” çağrısını yaptı.
DHATürk Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) düzenlediği ‘İkinci Yüzyılında Cumhuriyetin Hedeflerini Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile Yakalamak’ adlı konferans bugün başladı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, "Ulusal düzeyde elimizdeki en güçlü yasal düzenleme olan 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na daha sıkı sarılmak ve en etkili şekilde uygulamak zorundayız" dedi.
İstanbul'da düzenlenen etkinlikte, cumhuriyetin ikinci yüzyılında toplumsal cinsiyet eşitliğinde atılması gereken adımlar, kadınların hayatın her alanında aktif rol almasında iş dünyasının önemi, kız çocuklarının eğitiminin toplumsal cinsiyet eşitliğinde hangi noktayı oluşturduğu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin demokrasinin güçlenmesi anlamındaki önemi gibi konulara değinildi.
Video konferans yöntemi ile konferansa katılan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın açılış konuşmasını yaptığı program, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın ‘Cumhuriyetin Tamamlanmamış Meselesi’ başlıklı konuşmasıyla devam etti.
Ardından TÜSİAD'a farklı dönemlerde başkanlık yapmış Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner ve Allianz Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes ‘Başkanların Perspektifinden’ başlıklı oturumda bir araya gelerek ‘Çoklu Krizler Çağında Cumhuriyeti İkinci Yüzyılına Kadınlarla Taşımak’ konusunu çeşitli yönleriyle ele aldı.
“6284'E DAHA SIKI SARILMAK ZORUNDAYIZ"
Yaşanan depreme vurgu yaparak konuşmasına başlayan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan şöyle konuştu:
“Ulusça derin bir üzüntünün yanında, büyük bir dayanışmayla mücadele etmekte olduğumuz deprem felaketinin etkileri dâhil olmak üzere, hiçbir krizden toplumun yarısını geride bırakarak çıkamayız. Tüm kurumlar olarak iş birliği yapmanın ve birlikte güçlenmenin kaçınılmaz olduğu bir dönemdeyiz. Yaşadığımız bu büyük felakette, hiçbir kurumsal yapının tek başına harekete geçmesi tam anlamıyla yeterli olamayacaktır. Afetin olumsuz etkilerini azaltabilmek için, toplumsal cinsiyete duyarlı kriz yönetimi stratejilerine öncelik vermeliyiz. Kamu politikalarında ve özel sektör eylemlerinde tüm odağımız, mevcut eşitsizliklerin derinleşmesini engellemek olmalı. Şimdi; afet bölgesinde ve göç alan illerimizde kız çocuklarının eğitime erişimine, her zamankinden daha fazla özen göstermek zorundayız.
Şimdi; istihdamın dışında kalan kadınların tekrar çalışma hayatına dönebilmelerinin koşullarını oluşturmak için, daha fazla çaba sarf etmek durumundayız. Ve şimdi; çocuk yaşta evlilik, taciz, kadına şiddet gibi toplumsal yaralarla mücadelede çok daha hassas ve dikkatli olmak zorundayız. Tam da bu nedenle, ulusal düzeyde elimizdeki en güçlü yasal düzenleme olan 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na daha sıkı sarılmak ve en etkili şekilde uygulamak zorundayız. Bunun yanında uluslararası düzeyde şiddetle mücadelede en geçerli dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce yeniden dönmeliyiz."
“TÜM SİYASİ PARTİLERİ, KADINLARIN EŞİT TEMSİLİ İÇİN SORUMLULUK ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Turan sözlerine şöyle devam etti:
“Kamu ve siyasetteki yönetim kademeleri için de eşitlik yönünde harekete geçilmesi gerekiyor. 1935 yılındaki seçimlerde meclisteki vekillerin yüzde 4,6’sı kadın idi ve bu dünyada ikinci sıraya karşılık geliyordu. Bugün ise 600 milletvekilinin sadece yüzde 17’si kadınlardan oluşuyor ve ülkemiz bu oranla dünyada 118.sırada yer alıyor. Bu tabloyu önümüzdeki seçimlerde değiştirme fırsatımız var. Tüm siyasi partileri, kadınların eşit temsili için sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Gerek yakın coğrafyamızda, gerekse dünyanın pek çok farklı bölgesinde kadınlara yönelik baskılara ve buna karşı kadınların direncine tanık oluyoruz. Kadına yönelik baskı ve şiddeti tamamen ortadan kaldırmak, her şeyden önce şiddete sessiz kalmamayı gerektiriyor. Kadınların sadece kadın oldukları için maruz kaldıkları her türlü şiddete; hiçbir taviz vermeksizin, tüm hukuksal, kurumsal ve toplumsal yapılarla karşı durulmalı.”
SABANCI: HEP BERABER AKSİYON ALMA ZAMANI
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, etkinlik kapsamında “Cumhuriyetin Tamamlanmamış Meselesi” konulu konuşma gerçekleştirdi.
Sabancı, “Kız çocuklarının eşitlikçi bir anlayışla, nitelikli bir eğitim alması için önlerini açacak itici güç olmalı ve bunun için var gücümüzle taviz vermeden çalışmalıyız. Biliyoruz ki, nitelikli eğitimin en kritik yapı taşlarından biri olan öğretmenlerden bağımsız bir şekilde bu meseleyi ele alamayız. Okullulaşmada eşitliği sağlamak ve niteliği arttırmak her zaman ana hedefimiz olmalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Yalnız erkeklerin ilerlemesiyle o millet yükselemez.’ sözüyle kadınların hayatın her alanında eşit bir konumda bulunmasının gelişmiş bir toplum için vazgeçilmez olduğunun altını çizmiş ve kadınların bu mücadelede önünü açmıştı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken ulaşılması zor olmayan bu hedefe iş dünyasının önderlik etmesi yakışır. Sadece eşitlik yetmez, şirketlerimizde kalıcı bir kültür dönüşümü sağlamalıyız. Şirketlerimizin eşitlik, hakkaniyet ve kapsayıcılık alanlarında kendilerini geliştirmelerini öncelikli konumuz haline getireceğiz. Eşitliğe ve kapsayıcılığa verilen önem, şirketlerimizde performans kültürünün bir parçası olmalıdır” dedi.