Tuncay Mollaveisoğlu yazdı: Gıda krizindeki Türkiye'nin kara tablosu

Gazetemiz yazarı Tuncay Mollaveisoğlu Rusya- Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine nasıl yansıdığını ele aldı. Mollaveisoğlu, CHP PM üyesi eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın'ın açıklamalarına dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Gazetemiz yazarı Tuncay Mollaveisoğlu "Türkiye savaş zamanlarının bunalımında!" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Mollaveisoğlu yazısında Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine nasıl yansıdığına dikkat çekti. Türk ekonomisinin savaşta olmamasına rağmen savaşan ülke ekonomilerinin gerisinde olduğunu belirten Mollaveisoğlu, "Savaşta değiliz ama AKP iktidarı, Saray rejimi, memleketi savaşan bir ülke ekonomisi kadar kırılgan, riskli ve güvenilmez hale getirdi!.." dedi.

Mollavesioğlu, yaşanan ve giderek sofralarımızda hissedeceğimiz gıda krizine ilişkin CHP PM üyesi eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ile konuşmasını aktardı.

Buğday ve dolayısıyla un ve ekmekte yaşanacak kara tablonun hızla yaklaştığını ifade eden Günaydın, “Ülkemiz buğdayda net ithalatçı konumundadır. 2003-2020 döneminde 71.8 milyon ton buğday ithal edildi. Ödenen para 18.7 milyar dolar!..” dedi.

Mollaveisoğlu'nun yazısının ilgili bölümü şöyle; 

Savaşta değiliz ama AKP iktidarı, Saray rejimi, memleketi savaşan bir ülke ekonomisi kadar kırılgan, riskli ve güvenilmez hale getirdi!..

Halen yaşadığımız ve giderek artan oranda sofralarımızda hissedeceğimiz gıda krizi ile ilgili CHP PM üyesi eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ile konuştum. 

Özeti başlıklar halinde aktarıyorum:

Türkiye’nin nüfusu yılda bir milyon artıyor. TÜİK’e göre 2040 yılında nüfus 100 milyon olacak. 

Çiftçi üretmek için gübre, yem, tohum, ilaç, mazot vb. almak zorunda… Karşılığında buğday, pamuk, arpa, ayçiçeği, mısır vb. üretiyor. Eline geçen parada sürekli açık veriyor, zarar ediyor.

Son altı ayda mazota ödediği para iki katına, gübre için ödediği para üç katına çıktı. 

Son çeyrek yüzyılda Türkiye’nin ekilen alan varlığı iki Trakya büyüklüğünde azaldı…

Tarımsal hammadde dış ticaretinde sürekli açık veren bir ülkeyiz. 

Ortalama 10 milyar dolar ithalat, 6 milyar dolar ihracat yaparak yılda 4 milyar dolar açık veriyoruz. 

Türkiye tarımda kendi kendine yetebilme becerisinin çok uzağında…

 *

Ekonomide yanlış politikaların yarattığı bunalımın üzerine pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı tuz biber ekti. Savaşın daha ikinci haftasında ayçiçeği yağı krizi patladı. 

Buğday ve dolayısıyla un ve ekmekte yaşanacak kara tablo da hızla yaklaşıyor…

Gökhan Günaydın rakamlarla ifade ediyor:

“Ülkemiz buğdayda net ithalatçı konumundadır. 2003-2020 döneminde 71.8 milyon ton buğday ithal edildi. Ödenen para 18.7 milyar dolar!..”

Buğdayın anavatanı olan Türkiye için ne hazin bir tablo… Savaşta ülkeler kendi içlerine kapanıyor. Pandemi de biyolojik bir savaştı ve her ülke başta gıda ve tarım ürünleri olmak üzere kendi ihtiyacını karşılamak gibi bir zorunlulukla karşılaştı. 

Günaydın, ekmek ve et krizinin kapıda olduğunu söyleyerek çözümü sıralıyor:

2024-2028 dönemi için baklagiller, tahıllar ve yağ bitkilerinde kendine yetecek bir beş yıllık planlama…

Nüfusun ve iktisadi faaliyetlerin Anadolu’ya dengeli şekilde yayılması ve desteklenmesi…

Sulama yatırımlarının realize edilmesi, yeterli ve nitelikli tarım bütçesi ayrılması…

Girdi ve çıktı piyasalarının düzenlenmesi..

Hayvancılık politikasında yeni bir sayfa…

Üretici örgütlerinin desteklenmesi…

Doğa ile dost, dirençli, onarıcı tarım politikalarına geçilmesi…

*

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “İki koyun güdemezler” diye eleştirdiği CHP’li yerel yönetimler, tarımsal kalkınmada büyük başarılara imza atıyorlar. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi “Başka bir tarım mümkün” sloganı ile birçok projeyi hayata geçirdi. Muğla Büyükşehir Belediyesi “Kırsalda üret, kıyıda tüket”, “Toprağını satma, ürününü sat” gibi birçok proje ile keçi dağıtımından toprak analizine, tohum, gübre, fide dağıtımından alım garantisine kadar Muğlalı köylüyü köyünde, doğduğu toprakta mutlu etmeye çalışıyor. 

İstanbul’dan Aydın’a, Adana’dan Antalya ve Mersin’e…

CHP’li büyükşehir belediyeleri iktidarın neden olduğu gıda krizi, açlık, yoksulluk, enerji zamları ile mücadele ediyor, çözüm üretiyor…

Bu tablo bize şunu söylüyor… Türk ekonomisini sanki savaştaymış gibi perişan eden, zam yağmurları ile halkı inim inim inleten iktidar gidici…

“İyi ama alternatifi var mı?” diyenler, yerel yönetimlerdeki başarılara bakmalı… CHP yereldeki planlamayı, başarıyı, ağır krizlere rağmen halka yapılan hizmetleri geniş toplum kesimlerine daha iyi anlatmalı…