TTB'den 'kuduz aşısı' tepkisi: 138 yıl olmasına rağmen ölümler kabul edilemez

Sağlık meslek örgütlerinin Ankara'da TTB öncülüğünde yaptığı toplantıda, kuduz aşısının bulunmasından 138 yıl sonra hala ölümlerin yaşanmasının kabul edilemez olduğu, aşı-immunglobulin gibi tıbbi malzeme eksikliklerine izin verilmemesi gerektiği çağrısı yapıldı.

ANKA

TTB Merkez Konseyi ve Halk Sağlığı Kolu üyeleri ile Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), Veteriner Hekimler Derneği (VHD), Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) temsilcileri ve üniversitelerin veteriner fakültelerinden öğretim üyeleri, önceki gün TTB Genel Merkezi’nde Türkiye’de son dönemde yaşanan kuduza bağlı ölümler nedeniyle “Kuduz Vakaları Sonrası Bir Yöntem Tartışması” başlıklı toplantı düzenledi.

Konuya ilişkin bugün TTB tarafından yapılan yazılı açıklamada şunlar ifade edildi:

'TIBBİ MALZEME EKSİKLİKLERİNE İZİN VERİLMEMELİ'

“Hayvan kaynaklı (zoonoz) pek çok hastalığın önlenmesinin ve tüm canlılar için sağlıklı yaşamın ancak ortak bir perspektiften geçtiği dile getirilen toplantıda, bu nedenle ilgili kurumların ve birimlerin birlikte hareket etmesinin büyük önem taşıdığı belirtildi. Sağlık ile Tarım ve Orman bakanlıkları başta olmak üzere kamu kurumlarının vaka ve salgın yönetimi çalışmalarındaki eksikliklerinin ve koordinasyonsuzluğun vurgulandığı toplantıda; halen vaka sayıları, yoğunluklu bölgeler gibi bilimsel eylem planları için gerekli verilerin sunulmadığı da kaydedildi. Toplantıda kuduz aşısının bulunmasından 138 yıl sonra halen ölümlerin yaşanmasının kabul edilemez olduğu ifade edilerek aşı-immunglobulin gibi tıbbi malzeme eksikliklerine izin verilmemesi gerektiği söylendi. Kuduz şüpheli vakalara doğru yaklaşım, önleyici ve eğitici halk sağlığı çalışmalarının da bilimsel olarak ciddiyetle ve yoğunlukla ele alınmasının gerekliliğine de dikkat çekilen toplantıda; sokak hayvanlarının aşılanması, sahiplendirilmesi ve kontrolsüz üremelerinin sınırlandırılması konusuna dair fikir alışverişinde bulunuldu. Toplantıda, yerel yönetimlerin de bahsedilen tüm başlıklarda sorumluluktan kaçamayacağı ve altyapı oluşturma, bilgilendirici yayınlar yapma gibi konularda inisiyatif almasının zorunluluk olduğu da sözlere eklendi.”