TTB'den Halk Sağlığı Uzmanı anımsattı: 'Kazanın olacağı belliydi, uyarmıştık'
Erzincan İliç’te bulunan Çöpler Altın Madeni’nde gerçekleşen maden felaketinin ardından 9 işçi göçük altında kaldı. Bölgeye yayılan siyanürlü toprağın Fırat Nehri’ne karışması riski gündemde. Konuya dair Cumhuriyet TV yayınına katılan TTB Halk Sağlığı Kolu Üyesi Dr. Nasır Nesanır, bölgedeki halk sağlığı risklerine dikkat çekti.
Daha önce siyanür havuzundaki patlama ile gündeme gelen Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik firmasına ait Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprak kaydı ve bölgeye yayıldı.
Siyanürün yanısıra pek çok ağır metali de barındıran zehirli toprağın Fırat Nehri’ne sızması riskine karşı önlem alındı.
MESLEK ÖRGÜTLERİ UYARMIŞTI!
Kazanın yaşanacağının önceden bilindiğini ve meslek örgütleri tarafından çağrı yapıldığını anımsatan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Üyesi Dr. Nasır Nesanır, daha önce TTB’nin de maden işletmeciliğine yönelik suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
Nesanır, “Daha önce maden sahasının genişletilmemesi için davalar açıldı. Bunların hepsi olumsuz sonuçlandı. 2022 Haziran'da orada büyük bir felaket yaşandı. Tonlarca zehir toprağa, havaya, suya karıştı. Bunun üzerine Türk Tabipleri Birliği bir suç duyurusunda bulundu. Kovuşturmaya yer olmadığı kanısına vardılar. Oysa o zaman soruşturulmuş olsaydı gerekli önlemler alınmış olsaydı maalesef biz bugün 9 emekçinin kurtuluşunu bir mucizeye bağlıyor olmazdık” ifadelerini kullandı.
"EKOSİSTEMİN CANINA OKUYORLAR"
Nesanır, “Bir gram altın elde etmek için tonlarca toprağı yerinden ediyorsunuz. Yani ekosistemin, doğanın canını okuyorsunuz” dedi ve şöyle devam etti:
"Sadece bir siyanür olayı değil ya da diğer ağır metaller olayı değil. Siz altın elde etmek için orada sondaj çalışmaları yapıyorsunuz, yüzeydeki bütün toprağı sıyırıyorsunuz. Daha sonra alttaki kısım için tonlarca dinamik patlatıyorsunuz ve bütün bu süreçte sürekli petrol kullanıyorsunuz. Sürekli bir tüketim kullanıyorsunuz ve burada yarattığınız hava su ve toprak kirliliği.”
Madende çıkarılan tonlarca altının Türkiye'de kalmadığını, yurt dışına gittiğini belirten Nesanır, “Ama bize ne oldu? Biz ülke olarak tahrip edilmiş bir doğa ile bozulmuş bir ekosistemle ve toprağımız, suyumuz bozulduğu için de halk sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya kaldık” diye konuştu.
"SAĞLIK BAKANLIĞI GEREKLİ KAYITLARI TUTMADI"
Bölgeye yayılma riski olan siyanür ve diğer zararlı maddelerin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Nesanır, Sağlık Bakanlığı’nı şu sözlerle eleştirdi:
“Altın madenciliği yaparken çok farklı kimyasallar kullanılıyor. Farklı kimyasalların bulundukları yerden yeryüzüne çıkmasına neden oluyorsun. Bunların birçoğu da ağır metaller. Kurşun, civa, arsenik… Bunların kanserden tutun kalp solunum sistemi hastalıklarına, nörolojik rahatsızlıklara kadar pek çok hastalığa sebep olacak etkileri bilimsel olarak ispatlanmış durumda.
Burada Sağlık Bakanlığı’na düşen maden şirketinin yanında yer almak değil. 2010 yılından bu yana o bölgede yaşayan köylülerin sağlık kayıtlarının tutulması gerekiyordu. Belli aralıklarla periyodik muayenelerinin yapılması gerekiyordu.
Belli zaman aralıklarıyla hava su ve topraktan numunelerin alınması gerekiyordu. Bununla ilgili elimizde bir yeri var mı? Maden 14 yıldır faaliyette ama bu konuda elimizde maalesef bir veri yok.”