TMMOB: Depremler bahane edilerek, ormanlar tahrip edilemez!

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, deprem bölgesinde ormanlık alanların yapılaşmaya açılmasına tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, "Depremlerden zarar gören yurttaşlarımızın bir an önce sıcak yuvalarına kavuşması arzumuzdur. Ancak bu yapılırken panikle ve aceleyle hareket edilmesi, bilimsel altyapısı oluşturulmadan kararlar alınması, ormanlar, meralar ve diğer ekosistemlerin zarar görmesine yol açabilecektir. Bu gibi durumlarda ilk akla gelen ormanlar ve meralar olması kabul edilemez" denildi.

İZMİR / Cumhuriyet

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, depremler bahane edilerek, ormanlık alanların yerleşime açılmasına tepki gösterdi. 21 Mart Dünya Ormancılık Günü kapsamında yazılı bir açıklama yayımlanırken deprem sonrası meydana gelen seller nedenin ormanların, meraların ve doğanın tahribi sonucu olduğu ifade edildi. 

“Kamu yararı” adı altında ormanlar meralar, korunan alanlar, milli park alanları, zeytinlikler; açık alan maden işletmeciliği, HES, RES, sanayi tesisi, konut vb. yapılara heba edildiği belirtilen açıklamada, “Türkiye henüz 6 Şubat 2023 tarihli depremlerin acısını yaşarken 15 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazetede Orman Kanunu’nun 17’nci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Uygulanması Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapıldı. Daha 15 ay önce çıkarılan bu yönetmelikte orman alanlarında “Lisanssız elektrik üretim tesisleri ile lisanslı güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerine orman sayılan alanlarda izin verilmez” hükmü bulunurken; yapılan değişiklikle tam tersi bir uygulama getirilerek ormanlarda lisanslı güneş enerjisi santrali kurulmasının da önü açılmıştır. Orman Kanunun 17. maddesinin üçüncü fıkrası kamu yararı ve zaruret gerekçeleriyle ormanlardan verilebilecek izinleri düzenlemektedir. Bu maddeye hemen hemen her yıl bir ekleme yapılarak verilen tesislerin kapsamı genişletilmektedir. Bu kapsamda ormanlarda havaalanı, demiryolu, boru hattı, mezarlık, hayvan bakımevi, atış poligonu gibi elliye yakın tesise izin verilebilmektedir” denildi. 

“ORMAN BAKANLIĞI DEVREDEN ÇIKARILDI”

Orman Kanunu’nda yapılan değişiklik sonrası 24 Şubat’ta Resmi Gazetede Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandığı belirtilen açıklamada, “Bu Kararname ile de Orman Kanunu’na 2018 yılında bir torba kanun ile eklenen Ek 16’ncı maddede belirtilen, yine taşlık, kayalık, verimsiz orman alanlarıyla mera alanlarında geçici veya kesin iskân alanları kurulabilmesinin önü açılmıştır. Üstelik kararnameye göre yerleşime açılacak orman alanlarını belirleme yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı bütünüyle devreden çıkarılmıştır” ifadeleri yer aldı. 

İLK AKLA GELEN ORMANLAR 

Depremlerden zarar gören yurttaşların bir an önce evlerine kavuşması gerektiğinin altı çizilen açıklamada “Ancak bu yapılırken panikle ve aceleyle hareket edilmesi, bilimsel altyapısı oluşturulmadan kararlar alınması, ormanlar, meralar ve diğer ekosistemlerin zarar görmesine yol açabilecektir. Bu gibi durumlarda ilk akla gelen ormanlar ve meralar olması kabul edilemez. Orman alanları her türlü tesisin yapılmasına açılırken “kamu yararı” kavramına sığınılmaktadır. Oysa çeşitli mahkeme kararlarında bile tek başına ormanların varlığı üstün kamu yararı sayılmaktadır. “Kamu yararı” kavramı, TDK Güncel Sözlükte şu şekilde tanımlanmaktadır; ‘Devletin gereksinimlerine cevap veren ve bu ihtiyaçları karşılayan, topluma yarar sağlayan değerler bütünü, menafiiumumiye.’ Kanaatimizce İktidar, bu tanımın -işine gelen- ilk kısmını esas almıştır. ‘Devletin gereksinimlerine cevap veren ve bu ihtiyaçları karşılayan…’ ikinci kısmındaki ‘...topluma yarar sağlayan değerler bütünü…’ ne yazık ki görmezden gelinmiştir.! Ormanların farklı fonksiyonlarının topluma sağladığı değerlerin bütünü, ne yazıktır ki bir arsa değeri kadar önem taşımıyor” denildi. 

DİĞER AFETLERİN ÖNÜ AÇILIYOR

“Doğal afetlerin yarattığı sorunların kalıcı bir biçimde çözümlenmesi herkesin ortak arzusudur” şeklinde devam eden açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Ancak hangi gerekçeyle olursa olsun aceleci, özellikle de plansız ve ben yaptım oldu dayatması kabul edilemez. Başta ormanlar, meralar olmak üzere diğer doğal ekosistemler, özellikle küresel iklim değişikliğine bağlı afetlerle mücadelenin en önemli unsurlarıdır. Deprem bölgesinde sadece depreme dirençli değil, diğer afetlere de dirençli ve aynı zamanda kentlerin kültürel, tarihi ve ekolojik özelliklerini yansıtan bir anlayışla kentler kurulmalıdır. Bu da bilim ve ortak akılla hareket edilmesi ile mümkündür. Bir afetin yaraları sarılırken diğer afetlerin önü açılmamalıdır.” 

TMMOB, kararnamelerin “kaş yapılırken göz çıkaracak” uygulamalara yol açacağını savundu.