TKP’nin 14. Kongresi gerçekleşti: Genel Sekreter Okuyan, siyasi raporu değerlendirdi
TKP'nin 14.kongresi gerçekleşti. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 14. Kongre’de partinin Kürt sorununu, yoksul ve emekçileri birleştiren bir mücadeleyle çözmeyi hedeflediğini vurguladı. Uyuşturucu ve toplumsal çürüme konularında daha etkili bir mücadele sözü verirken, aşiretçilik ve tarikatlarla uzlaşmayacaklarını belirtti. Okuyan, partinin sosyalist duruşunun kararlılıkla sürdüğünü ifade etti.
Eylül BarutTürkiye Komünist Partisi (TKP), 14. Kongresi’ni geçen günlerde gerçekleştirdi. Bu kongrede alınan kararları ve partinin gelecek dönemlerdeki politikalarına ilişkin genel bir çerçeveyi sunacak olan Siyasi Rapor ise bugün kamuoyuyla paylaşıldı. Rapora ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “Kürt sorununu bugünkü sıkışmadan kurtaracak olan tek şey, bu ülkenin yoksul ve emekçi insanlarını ortaklaştıracak bir mücadelenin örgütlenmesidir. Karşılıklı milliyetçi konumlanışlar bunun önüne geçiyor” dedi. Okuyan, TKP’nin duruşunun değişmediğini belirterek “TKP, aşiret yapısından nemalanan hangi siyasi ve ideolojik çizgi olursa olsun aşiretçilikle, tarikatlarla uzlaşmayacaktır” ifadelerini kaydetti.
"YOKSUL VE EMEKÇİLERİ ORTAKLAŞTIRACAK MÜCADELE ŞART"
Türkiye Komünist Partisi (TKP), 7-8 Eylül tarihlerinde “14. Kongre Türkiye Konferansı” düzenledi. Konferansa, TKP örgütlerini ve merkezi kurullarını temsilen tüm Türkiye’den 400’e yakın delege katıldı. Delegeler, dünyanın ve Türkiye’nin gündemindeki sorunlara karşı TKP’nin duruşunu belirten ve önümüzdeki dönemde uygulayacağı politikalara dair bir çerçeve çizen Siyasi Rapor’u oybirliği ile kabul etti. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, kamuoyuna bugün sunulan Siyasi Rapor’u gazetemiz Cumhuriyet’e değerlendirdi. Okuyan, raporda yer alan “Kürt sorununda komünist yaklaşım ve görevlerimiz” başlığına ilişkin yaptığı açıklamada, “TKP, Kürt sorununda kendi bağımsız marksist bakış açısını ve sınıf perspektifini koruyor ve başka siyasi aktörlere, başka ideolojilere göre tutum almıyor. Kürt sorununu bugünkü sıkışmadan kurtaracak olan tek şey, bu ülkenin yoksul ve emekçi insanlarını ortaklaştıracak bir mücadelenin örgütlenmesidir. Karşılıklı milliyetçi konumlanışlar bunun önüne geçiyor. Sömürüye, gericiliğe ve emperyalizme karşı ortak bir duruş aynı zamanda eşitlik ve özgürlük temelinde bir sosyalist cumhuriyetin kuruluşunda da ortak duruş demektir. TKP, Türkiye’nin başka sorunlarını olduğu gibi, Kürt sorununu da farklı bir zemine taşıma kararlılığında. TKP emperyalizme karşı mücadelenin, tarikatlara ve holdinglere karşı mücadelenin üzerinde, ayrı bir Kürt sorunu olduğu tezini reddediyor. Bu sorunu hafife almak anlamına gelmiyor, tersine, bugünkü düzeninin içinden çıkılmaz hâle getirdiği bütün sorunlar gibi Kürt sorununda da çözümsüzlüğün bir kural haline getirildiğini söylüyor” dedi.
"DAHA DERİNLİKLİ BİR SİYASETİMİZ OLACAK"
Yayımlanacak olan raporun, TKP’nin olaylara yaklaşımına ilişkin detaylar barındırdığının altını çizen Okuyan, “Raporun Filistin konusuyla başlaması Filistin halkıya dayanışma amacını taşıyor. Bunun da ötesi var, geçtiğimiz 7 Ekim’de TKP, Hamas’la olan ideolojik ve siyasi uzaklığına rağmen hiç tereddütsüz bir biçimde Filistinlilerin direnme hakkına sahip çıktı ve ‘Barbar Filistinliler, modern İsraillilere saldırıyor’ algısına karşı sert bir tavır aldı. Raporda bunun nedenlerine ayrıntısıyla giriliyor. Diğer konularda da yaklaşımızın aynı. TKP kırmızı çizgileri olan, programı açık ve net, ilkelerine titizlikle sahip çıkan bir parti. Böyle olduğu için, karmaşık sorunların karşısında ezberci, mekanik bir tavır almak yerine, en devrimci tutumu almayı beceriyor. Bizim ilkelerimiz ve programatik tutarlılığımız, karmaşık olaylar karşısında donup kalmamamız, ortalamacı ve korkak yaklaşımlar geliştirmememiz için bize gerekli zemini sunuyor” diye konuştu. Bu kongre sürecinin partinin ana doğrultusunda bir değişim olduğu anlamına gelmediğini vurgulayan Okuyan, “Bu kongre süreci bizim açımızdan ince ayar anlamına gelir. Partinin doğrultusunda değişiklik olmaz ama daha cesur ve kararlı olacağımız, kongrenin temel sloganındaki anahtar sözcüğü tekrarlayacaksak, daha derinlikli bir siyasete sahip olacağımız söylenebilir” dedi.
"TOPLUMUN ÇÜRÜMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ"
Raporun dışında alınan önemli kararlardan birinin uyuşturucaya karşı mücadele olduğunu kaydeden Okuyan, “Partinin bütünü ama özellikle gençlik örgütümüz bu konuda sistematik bir mücadele yürütüyor zaten. Ancak önümüzdeki dönem bu mücadeleyi sonuç alıcı hamlelerle güçlendireceğiz. Her şeyden önce TKP uyuşturucu ve diğer tüm bağımlılıkların kanıksanmasına karşı duracak. Toplumun, emekçilerin, gençlerin çürümesine izin vermeyeceğiz. Burada yetkililer hangi afili açıklamayı yaparsa yapsın, şu gerçek ortada: Uyuşturucu ticareti Türkiye kapitalizminin önemli sermaye kaynaklarından biri ve bu düzen iş yaşantısında verimliliği düşürse de uyuşturucu bağımlılığından hoşnut. Bu gerçeği de somut delilleriyle halka anlatmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
"SUÇUN ZEMİNİ DÜZENDE"
Toplumu derinden sarsan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesi olayını da değerlendiren Okuyan, şunları söyledi:
“Narin Güran cinayetinin ayrıntılarına henüz tam olarak vakıf değiliz. Ancak karşımızda kolektif, toplu bir suç olduğu açık. Küçük bir yerleşimde bu cinayetin şu ana kadar bütün boyutlarıyla aydınlatılamamış olması da, bir yetersizlikten çok, bu suçun zemininin bugünkü düzende olduğunun kanıtıdır. Ortada kadın ve çocuk düşmanlığından tarikatlara, aşiret yapısından bugün bir fetiş haline getirilen ailenin hiç de iddia edildiği gibi kendi başına çürümenin panzehiri olmadığına varıncaya kadar iç içe geçmiş bir sürü olgu var. TKP, aşiret yapısından nemalanan hangi siyasi ve ideolojik çizgi olursa olsun aşiretçilikle, tarikatlarla uzlaşmayacaktır. Bunun bir parçası elbette çocuklarımızın ve onların geleceğinin savunulmasıdır. Bugünkü iktidar kendisini istediği kadar aklamaya çalışsın, istediği kadar gelişkin bir ahlakı savunur gözükürse gözüksün, çürümenin önünü alabildiğine açmıştır. Geri olanı, eşitsizliği ve karanlığı savunarak; bilime ve sanata düşman olarak; sermayenin borusunu öttürerek gelişkin bir değerler sistemi savunulamaz.”