TKG’li Demirçelen iktidarın politikalarının gençlere yaşattığı sorunları Cumhuriyet’e anlattı: 'Patronlara ucuz işgücü olarak sunuluyoruz'
Türkiye Komünist Gençliği (TKG) Üniversite Bürosu üyesi Zekican Demirçelen, gençlerin yaşamlarına ve sorunlarına ilişkin gazetemiz Cumhuriyet’e konuştu. Yaşanan ekonomik krizin köklerinin geçmişte olduğunu kaydeden Demirçelen, “Bugün yaşadığımız ekonomik sorunlar, hem önceki dönemler hem de geçtiğimiz iki yıl içerisinde uygulanan ‘seçim ekonomisi’nin ardından yaşanıyor. Emekçilere, öğrencilere kesilen faturanın adı bile var, ‘tasarruf tedbirleri’. Bu adı veren ise sermayedarların, patronların temsilcisi olarak atanan ve düzenin bütün unsurları tarafından büyük bir beğeni ve ilgi toplayan Mehmet Şimşek” diye konuştu.
Eylül BarutKYK bursunun/kredisinin ekonomi politikalarından ayrı düşünülemeyeceğini kaydeden Demirçelen, “Bu dönem 2 bin TL olarak belirlenen miktar, bir üniversite öğrencisinin aylık olarak ihtiyaçlarını karşılayacak miktarın çok altında kalmakta. Çok az sayıda öğrenciye geri ödemesiz şekilde burs veriliyor, burs alamayan öğrenciler ise bizzat devlet eliyle bankaya borçlu şekilde öğrenimine başlıyor. Her geçen gün artan ekonomik kriz karşısında öğrenci olmanın ekonomik bedeli de artmakta. Bu durumla karşı karşıya kalan emekçi çocukları ise her geçen gün borçlanıyor, sigortasız ve güvencesiz olarak okurken çalışıyor ve hayatla, ülkesiyle olan bağları zayıflatılıyor” dedi.
‘DEVLET POLİTİKASI’
Gençlerin büyük bir çoğunluğunun geçinemediği için okurken çalışmak zorunda kaldığına değinen Demirçelen, “Ülkemizde geçinemediği için eğitim hayatını bırakan binlerce genç var. Hatta öğrencilerin eğitim adı altında ucuz işgücü haline getirilmesi de bir devlet politikası. İktidar, bütün organları ile çocuk işçiliğe kılıf olan MESEM uygulamasıyla son verilere göre 1.5 milyon lise öğrencisini patronlara ucuz ve güvencesiz işgücü olarak sunuyor. MESEM uygulaması ile dört gününü fabrikada bir gününü okulda geçiren öğrencilerin elbette eğitim hayatı olumsuz yönde etkileniyor. Patronların kasası ise doluyor. Artan hayat pahalılığı üniversite öğrencileri en temel ihtiyaçları karşılamak için çalışmaya itiyor. Genel olarak hizmet sektöründe iş bulan öğrenciler, düşük ücretler karşılığında sigortası dahi yapılmadan güvencesiz koşullar altında çalışıyor. Çözüm arayanları ise sorunların asıl sebeplerinden saptırmak için bireysel kurtuluş yolları ya da yurtdışında yaşama hayalleri satılıyor” diye konuştu.
‘AKP’NİN HEGEMONYASI’
Demirçelen, iktidar politikalarının kurmaya çalıştığı hegemonyaya işaret ederek “AKP, iktidara geldiğinden bu yana Cumhuriyetin sosyal ve kültürel alandaki tüm birikimlerine karşı açık şekilde savaş açtı ve eski rejimi tasfiye etmeyi başardı, ancak yenisini kuramıyor. AKP, sosyal ve kültürel alanı yobaz bir dinselleştirme perspektifiyle baskı altına almak için müdahalede bulundu ve buna tüm araçlarıyla hala devam ediyor. Bu müdahalenin süreç içerisinde en önemli araçları ise eğitim oldu. Lise müfredatından evrimin çıkarılması, geçtiğimiz günlerde ‘maarif modeli’ olarak sunulan yeni müfredat, ÇEDES uygulaması ile liselere din görevlilerinin gönderilmesi... Bunun yanında üniversite sayılarının yıllar içinde artmasına rağmen niteliksiz hale dönüşmesi, topluluklara ya da üniversite şenliklerine gelen yasaklamalar... Bütün bunlar AKP’nin gençler üzerinde hegemonya kurmaya yönelik saldırılarının bir parçası” dedi.
‘BAĞIMLILIĞA KARŞI SAVAŞ BAŞLATTIK’
Barınma, beslenme, eğitim gibi temel ihtiyaçlardan dahi çıkar elde eden bir sınıfın yönetici olduğu toplumda, öğrencilerin karşılaştığı sıkıntıların doğrudan hayati bir boyut taşıdığını vurgulayan TKG’li Demirçelen, “Bu kadar fazla sorunla boğuşurken umutsuzluğa ve çıkışsızlığa itilen gençler hem yalnızlaştırılıyor hem de bağımlı hale getiriliyor. Yani temel ihtiyaçlara erişimin yanında uyuşturucu sorunu bugün en çok karşılaştığımız sorunlar arasında yer alıyor. Tam da bu sebepten dolayı TKG olarak geçtiğimiz dönemin başında ilan ettiğimiz ‘Yaşamın Dozunu Yükselt’ çalışması ile bağımlılığa ve madde kullanımına karşı savaş başlattık. Yoksulluk, gelecek kaygısı, yalnızlaşma ve umutsuzluk gençliğin gerçek sorunu hiç şüphesiz” diye konuştu.
‘TARİKATLARA MECBUR BIRAKIYORLAR’
Öğrencilerin yaşadığı barınma problemine dikkat çeken Demirçelen, “KYK’ye bağlı yurtların mevcut kontenjanının yetersiz olması binlerce öğrenciyi çaresiz bırakıyor. Bu çaresizlik karşısında öğrencileri fahiş fiyatlı özel yurtlara ya da tüm karanlığı ile cemaat ve tarikat yurtlarına mecbur bırakan bir iktidar var. Son yıllarında yoğunlaşan bu kriz birçok öğrenciyi üniversiteye kaydolduktan sonra barınabilecek imkânı bulunamadığı için geri dönmeye mecbur etti. Ülkemizde emekçiler ve emekçi çocukları için bir problem haline dönüşen barınma, mevcut durumda konutların azlığından ya da iktidarın yurt yapamamasından değil, patronlar ve müteahhitler için kâr kapısı haline dönüştüğünden oluştuğunu düşünüyoruz. Kiralara yapılan artıştaki sınırlama ise uygulamada zaten çeşitli yollarla aşıldı. Ancak sınırlamanın resmen kalkmasıyla krizin daha da yoğunlaşacağı açık. Yine de sorun basit bir kira sorunu değil, meselemiz de konut sayısının azlığından doğan bir pahalılık değil. Büyükşehirlerde bugün bile konut fazlası olduğuna dair birçok veri mevcut” dedi.
‘TOPLUMSAL DEĞİŞİM’
Çözümün mevcut yaklaşımla hareket eden herhangi bir iktidarın yapacağı bir manevrayla mümkün olmadığının altını çizen Demirçelen, “Barınma hakkının alınıp satılabilir olmaktan çıkarılması, bu temel hakkın müteahhitler için kâr kapısı olmasına son verilmesi gerekiyor. Bunu da AKP’nin ya da diğer düzen partileri yapamaz çünkü bu tür bir müdahale, onların temsil ettiği sınıfın çıkarlarıyla uyuşmuyor. Bu nedenle mevcut düzen içinde alınacak manevraları değil baştan aşağı bir toplumsal düzen değişikliğini savunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Yarın: ADD Gençlik Kurulu Başkanı Nihat Arda Mercan ve SOL Genç’ten üniversite öğrencisi Alp Yankı Ünsal