TEDMEM’den Milli Eğitim Şurası öncesi çalışma
Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, yedi yıl aradan sonra toplanacak Milli Eğitim Şurası’na ilişkin çalışma hazırladı. Şura kapsamındaki konuların bilimsel bir zeminde, veri temelli ve kanıta dayalı olarak konuşulmasının ilke kararı olarak benimsenmesi gerektiği vurgulanan çalışmada, öne çıkan 50’yi aşkın sorun tespit edilerek, bu sorunlar için çözüm önerileri sunuldu.
Sefa UyarYedi yıl aradan sonra 1-3 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek olan 20. Milli Eğitim Şurası için çalışmalar sürüyor. Bu kapsamda, TED’in düşünce kuruluşu TEDMEM de şuraya ilişkin tespitler ve öneriler içeren bir çalışma gerçekleştirdi.
Raporlaştırılan çalışmada, 50’yi aşkın sorun tespit edilirken, bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri de sıralandı. Raporun ilk yaptığı vurgunun, “bilimsel zeminde görüşmelerin yapılması” şeklinde olması dikkat çekti. Raporda, şura kapsamındaki konuların, çocukların geleceği için bilimsel bir zeminde, veri temelli ve kanıta dayalı olarak konuşulmasının ilke kararı olarak benimsenmesi önerisinde bulunuldu.
MESLEK KAZANDIRMIYOR!
Eğitime ilişkin verilere yer verilen raporda, 2020’de yaklaşım 676 bin çocuğun, zorunlu eğitim çağında olmasına karşın okul dışında kaldığı belirtildi. Raporda, “Mevcut veriler, Türkiye’de öğrencilerin başarı seviyelerinin doğuştan gelen koşullardan bağımsız olmadığını ortaya koyuyor” denildi. Raporda öne çıkan tespitler özetle şöyle:
“. Salgınla birlikte 3-5 yaş net okullaşma oranı, son 10 yılın en düşük değerine geriledi. Çocukların yaklaşık yarısı sadece bir yıl kadar ve çok daha azı üç yıl süresince erken çocukluk eğitimine erişebiliyor.
. 0-3 yaş dönemi çocuklarına ve ailelerine sunulan erken çocukluk eğitimi ve bakım hizmetleri yetersiz.
. Çocukların yaklaşık yüzde 33’ü, 0-5 yaş arası çocukların ise yaklaşık yüzde 31’i yoksulluk içinde.
. Okula giden her öğrencinin en azından temel yeterlik düzeyine erişmesini sağlayan bir eğitim sistemi yok. Türkiye’de 12 yıl okuyan bir çocuk, 9 yıllık öğrenme birikimi elde ediyor.
. Dezavantajlı öğrenciler ile varlıklı öğrencilerin başarıları arasında uçurum var.
. En düşük ve en yüksek başarı oranlarına sahip bölgeler arasındaki başarı farkı, neredeyse 3 yıllık öğrenme sürecine denk.
. 36-50 kişilik dersliklerde eğitim gören öğrenci sayısı, yaklaşık 4 milyon. Yarım milyon öğrenci ise 50 ve üzerindeki mevcutlu dersliklerde eğitim görüyor.
. Merkezi sınav sistemi öğrenciler arasındaki eşitsizlikleri derinleştiriyor.
. Mesleki eğitimin genç işsizliği azaltma fonksiyonu zayıf. Meslek lisesi mezunu gençlerin istihdam oranı, ilköğretim mezunlarından daha düşük.
. Öğretmenlik meslek kanunu yok. Mesleğe özgü, performans ve ödüllendirmeye dayalı bir kariyer ve ilerleme sistemi bulunmuyor.
· Eğitim fakültesi kontenjanları, öğretmen ihtiyacı ile uyumlu değil.
. Dezavantajlı bölgelere ve okullara deneyimli öğretmen istihdamı yapılamıyor.”
‘Sınava göre şekillenmemeli’
Raporda yer alan çözüm önerileri de özetle şöyle:
“. Her çocuğun en az bir yıl zorunlu, ücretsiz ve yüksek nitelikli erken çocukluk eğitimi alabilmesi için adımlar atılmalı.
. 0-3 yaş grubu çocuklar ve ailelerine nitelikli eğitim ve bakım hizmetleri yaygınlaştırılmalı. Erken çocukluk eğitimi zorunlu, devlet destekli ve ücretsiz olmalı.
. Çocukların eğitimde fırsat eşitsizliğinden nasıl ve ne kadar etkilendikleri tespit edilmeli.
. İkili eğitim tamamen sonlandırılmalı.
. Eğitim-öğretim sınavlara göre değil, sınavlar eğitim-öğretime göre şekillenmeli.
. Mesleki eğitim mezunlarını kendi alanlarında çalışmaya teşvik edecek bir ücret düzenlemesi yapılmalı. Mesleki eğitim ile işgücü piyasası arasında uyum sağlanmalı.
. Ücretli öğretmenlik kaldırılmalı. Tüm öğretmenler daimî kadroya geçirilerek eşit özlük haklarına sahip olmalı.
· Dezavantajlı bölgelerde çalışan öğretmenleri, atandıkları okullarda uzun vadeli görev yapmaya teşvik edici istihdam politikaları oluşturulmalı.”