TCMB: 'Para politikasında liralaşma odaklı yaklaşım sürecek'
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mart ayına ilişkin Para Politikası Kurulu toplantı özetinde liralaşma odaklı yaklaşımın süreceğini belirtti.
(İHA)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini paylaştı. Kur kriziyle birlikte enflasyon endişeleri artarken TCMB, yüzde 14 olan politika faizini sabit tuttu. Merkez Bankası, mart toplantısına ilişkin Para Politikası Kurulu toplantı özetlerinde liralaşmaya vurgu yaptı.
Özetlerde konuyla ilgili olarak, "Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecektir. Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli bir rol oynayacağını değerlendirmiştir" ifadeleri kullanıldı.
Özetlerde, TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecinin devam ettiği de belirtildi.
CARİ FAZLA BEKLENTİSİ METİNDEN ÇIKMIŞTI
TCMB mart toplantısının karar metninde yılın geneline ilişkin cari fazla beklentisini terk etmişti.
Toplantı özetlerinde cari dengeye ilişkin değerlendirmelere de yer verildi. Özetlerde konuyla ilgili şunlar söylendi:
Son dönemde enerji ithalatındaki kuvvetli seyir cari işlemler dengesini olumsuz etkilemektedir. Geçici dış ticaret verileri şubat ayında ihracattaki güçlü seyrin yakın dönemde bölgesel farklılıklar gözlenmekle birlikte sürdüğüne, ithalatın ise enerji ve emtia fiyatlarındaki yüksek seviyeler kaynaklı olarak artış kaydettiğine işaret etmiştir.
Bu çerçevede sıcak çatışma nedeniyle ihracatta kısa dönemde bölgesel kayıplar ortaya çıkmaktadır. İhracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği sayesinde, diğer ülkelere yapılan ihracattaki artışla kısa dönemli kayıpların büyük ölçüde telafi edildiği gözlenmektedir.
Dış ticaret dengesindeki bu görünüme karşın, hizmet gelirlerindeki olumlu seyir cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan riskler yakından takip edilmektedir. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR VE RİSKLER
Öncü göstergelerin, küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın sınırlı bir ivme kaybına karşın devam ettiğine işaret ettiği belirtilen özette, enflasyonu etkileyen unsurlara ilişkin şunlar kaydedildi:
“Bununla birlikte, çatışmaya dönüşen jeopolitik riskler ve salgında varyantlar, küresel ve bölgesel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin daha da artmasına yol açmaktadır.
Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belirgin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir.
Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında son dönemde hisse senedi piyasası fonlarına girişler ivme kaybetmekle birlikte devam etmiş, borçlanma senedi piyasası fonlarından ise çıkışlar gözlenmiştir. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.
"DÖVİZ KURUNDAKİ ILIMLI SEYRE RAĞMEN..."
Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; sıcak çatışma ortamının yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır.
Döviz kurundaki ılımlı seyre rağmen süregelen arz yönlü sorunlar ve jeopolitik gelişmelerle belirginleşen emtia fiyatlarındaki artışlar, üretici fiyatlarını Şubat ayında olumsuz etkilemiştir. Yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselirken enerji grubu uluslararası gelişmelere paralel olarak olumsuz ayrışmıştır. Alt gruplar bazında, aylık değişimler dikkate alındığında elektrik-gaz üretimi ile dağıtımı, ham petrol-doğalgaz, temel eczacılık, ağaç ve inşaat ile bağlantılı ürünler öne çıkmıştır."