TBMM’de ‘etnisite’ tartışması: ‘Bir süredir Kürtçe öğrenmeye çalışıyorum’

TBMM Genel Kurulu'nda DEM Parti'nin tutuklulara ilişkin verdiği grup önerisiyle ilgili konuşan İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz önergenin ‘etnisite temelli’ olduğunu eleştirerek, "Bir süredir Kürtçe öğrenmeye çalışıyorum. Kürtçe şarkıların ezgisi kadar sözlerini de anlamlı buluyorum. Kürtlerin bir konuya ilişkin analizlerinden de son derece istifade ediyorum. Kürt'e dair hiçbirimizi rahatsız eden bir durum söz konusu değil" dedi.

ANKA

TBMM Genel Kurulu'nda, sokak hayvanlarının uyutulmasına ilişkin düzenlemeler içeren 17 maddelik ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri öncesinde milletvekilleri gündem dışı konuştu. 

Ardından partilerin grup önerileri üzerinde görüşmelere başlandı.

“YARGI EN ÇOK KÜRTLER VE DOSTLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA SİYASALLAŞTI”

DEM Parti'nin "siyasi yargılamaların ortaya çıkardığı fiili anayasasızlık halinin ve sonuçlarının" araştırılmasına ilişkin verdiği önergenin gerekçesine ilişkin DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan konuştu. Bozan, kürsüde Gezi ve Kobani davalarındaki hükümlülerin isimlerini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:

"Aslında gündem Kürtçe halay çeken Kürt'lerin, trollerin hedef göstermesiyle gözaltına alınıp tutuklanması ancak; halaya kadar inen sürecin arka planını biraz anımsayalım, artık yargının bu ülkede siyaset kurumun sopası olduğunu bilmeyen kalmadı. Yargı en çok da Kürtler ve dostları söz konusu olduğunda siyasallaştı. Gezi Davasında, özgür basın davalarında, kayyım atanmasına gerekçe gösterilen davalarda mahkeme kürsüsünde yargıçlar değil, AKP ve MHP iktidarı oturuyordu. Hakkari'de 14 yıl süren ve neredeyse hiçbir işlem yapılmayan bir davada Mehmet Sıddık Akış'ın belediye eş başkanı seçilmesinden sonra ceza verilmesi siyasallaşmış yargının en yakın zamandaki örneklerinden birisiydi. Kobani Kumpas davasında yargıçlardan çok siyasetçiler konuştu. Her duruşma öncesinde iktidar temsilcileri mahkeme heyetine talimatlar yağdırdı."

“SİYASİ SAVAŞ ALANINA DÖNÜŞTÜRMEKTEDİR”

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ise, "Biz ve onlar kavramı üzerinden keskin, kutuplaştırıcı, çatışmacı... Siyaseti bir varoluş yok oluş zeminine taşımakta kazananın her şeyi kazandığı kaybedenin ise her şeyi kaybettiği adeta bir siyasi savaş alanına dönüştürmektedir" dedi.

“BİR SÜREDİR KÜRTÇE ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORUM”

Grubu adına konuşan İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, DEM Parti'nin önergesini eleştirerek, "Adaletsizlik ve hukuku sadece bir etnisiteye indirgemek, bunun çözümsüzlüğüne hizmet etmektedir" ifadelerini kullandı. 

Poyraz, "Bir süredir Kürtçe öğrenmeye çalışıyorum. Kürtçe şarkıların ezgisi kadar sözlerini de anlamlı buluyorum. Kürtlerin bir konuya ilişkin analizlerinden de son derece istifade ediyorum. En çok güldüğüm filmler arasında da Vizontele var. Kürt'ün saflığı, samimiyetini esprilerini anlatan en güzel film. Yani Kürt'e dair hiçbirimizi rahatsız eden bir durum söz konusu değil" diye konuştu.

“CIMBIZLAYIP SÖZ SÖYLEMEK GELENEĞE DÖNDÜ”

Poyraz'ın konuşmalarına ilişkin sataşmadan söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Önergelerimiz üzerinde cımbızlayıp söz söylemek geleneğe döndü. Önergemizin içerisinde etnisite temelli hiçbir şey yok. İçeride sadece Kürt arkadaşlarımız değil, aynı zamanda ittifakımız ve birçok bileşenimizden arkadaşımız var. Diğer yandan Hakkari Belediyesi eş başkanımız Mehmet Sıddık Akış'ın yargılama süreci var. Nasıl etnisite temelli olmaz bu" diyerek tepki gösterdi. 

Koçyiğit'in sözleri üzerine İYİ Partili Poyraz, "Uygulama ayrıdır devlet aklı ve ahlakı ayrıdır. Devlet aklı ve ahlakını savunmadığınız ve inşasına katkı sunmadığınız sürece olay ve kavramlarına yönelik eleştirileriniz sadece oturduğunuz yerden sınırlı kalır" eleştirisinde bulundu. 

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Genel Kurul'a 15 dakika ara verdi. Aranın ardından CHP grubu adına CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar konuştu. 

CAN ATALAY HATIRLATMASI

Coşar, konuşarak şunları söyledi:

"2017 referandumu ile gelen tek adam rejimiyle yargı siyasi iktidarın kontrolüne girmiştir. Tek adam rejimi ile ülkemizde Anayasa Mahkemesi kararları yok sayılmaktadır. Bunun en son örneği Can Atalay Davası'dır...Can Atalay kararı ne ilk ne de son hukuk tanımamazlıktır. Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği 'hak ihlali' kararını İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de tanımamıştı."