TBMM Deprem Araştırma Komisyonu 23 yıl önce de uyarmış
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nun 23 yıl önce de depreme karşı önemli uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı.
cumhuriyet.com.trTBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nun 23 yıl önce de depreme karşı önemli uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı. Komisyon raporunda, “imar affı politikasından kesinlikle vazgeçilmesi” istenirken, “fay hattı üzerinde enine geçen yapılara gerekli şartlar sağlanmadıkça izin verilmemeli” denildi. 2010'daki raporda da kurumlar arası koordinasyon eksikliğine vurgu yapıldı.
T24'ten Eray Görgülü'nün haberine göre, Kahramanmaraş merkezli iki depremde yaşamını kaybeden kişi sayısı 35 bini geçerken, deprem felaketi hem can kaybı hem de yıkılan bina sayısı itibariyle merkez üssü Gölcük olan 17 Ağustos 1999 Marmara depremini geri de bıraktı. Deprem felaketinin büyüklüğü gözleri, bugüne kadar yapılan uyarılara çevirirken, TBMM’nin 2000 ve 2010'da hazırladığı raporlarla da imar affı, depreme hazırlık ve koordinasyon konularında önemli uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı.
17 Ağustos depreminin ardından kurulan, “Deprem Felaketi Konusunda Yapılan Çalışmaların Tüm Yönleriyle İncelenerek Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”, hazırladığı raporu, 18 Şubat 2000'de yayımladı.
Afet planlaması ile ilgili Kızılay’ın önemine vurgu yapılan ve yaşanan sıkıntılara dikkat çekilen raporda, “Kızılay’ın kuruluş ve teşkilat yapısı son Marmara depreminde yaşanan sıkıntılar ışığında yeniden gözden geçirilmelidir” denildi.
"GÖNÜLLÜ SİVİL ÖRGÜTLER TEŞVİK EDİLMELİ"
Öte yandan Kahramanmaraş depreminin ardından birçok bölgede önemli yardımlara imza atan, ancak iktidara yakın kesimler tarafından eleştirilen yardım örgütü AHBAP’la ilgili tartışmalar sürerken, 2010'daki raporda, gönüllü sivil örgütlerin önemine dikkat çekildi.
Raporda, bu örgütlerle ilgili, “Son depremde değişik isimler altında arama ve kurtarma faaliyetlerine katılan gönüllü sivil örgütler teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Bu anlamda son depremde yapmış oldukları özverili çalışmalar ile büyük takdir toplayan Zonguldak maden işçilerinden, olası felaketlerde de faydalanılabileceği hatırdan çıkartılmamalı ve bu amaç doğrultusunda gerekli araç ve gereçle donatılması için gayret sarf edilmelidir” denildi.
Afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere mevcut yapı ve altyapıların güçlendirilmesi gerektiği belirtilen raporda, müteahhitlerle ilgili de şu uyarılar dikkati çekti:
“Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır.”
Raporda, beton kullanımı ile ilgili de şunlar kaydedildi:
“Yurt çapında hazır beton kullanımı zorunlu hale getirmek için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ayrıca, inşaat yapı sektöründe kullanılan kum, çakıl, çimento, demir ve tuğla gibi inşaat malzemeleri ile hazır betonun standartlara uygun üretimi, akredite kuruluşlar tarafından sürekli denetlenmelidir. Bunlara uymayanlar için cezai müeyyideler getirilmelidir.”
Zemin etütleri ile ilgili de uyarılarda bulunulan raporda, “İskana açılacak yeni yerleşim alanları, sanayi tesisleri ve her tür yapılaşmada arazi kullanım planları hazırlanmalı, zemin etütleri mutlaka yapılmalıdır. Doğurabileceği zemin büyütmesi, farklı oturma, sıvılaşma gibi ek tehlikeler ciddiyetle incelenmeden, dolgu, yumuşak zemin ve fay üzerinde enine geçen yapılara, gerekli şartlar sağlanmadıkça kesinlikle izin verilmemelidir” ifadesine yer verildi.
"VİZYON BELİRLENMELİ"
2000'da hazırlanan bu raporun ardından 2010'da da TBMM’de yeni bir, “Deprem Araştırma Komisyonu” kuruldu. Temmuz'da yayımlanan raporun giriş kısmındaki, “vizyon” uyarısı dikkati çekti. Raporda, bu konudaki uyarılarla ilgili şöyle denildi:
“Geçmişten dersler aldığımızı; deprem gerçeğinin bir ‘yaşam biçimi’ olduğunu; afetlerin yıkıcı etkilerinden sonra kendini yapılandıran (yenileyebilen) bir toplum olabilmeyi ifade eden ve bu şekilde toplumun afet etkilerine karşı dirençli olmasını amaçlayan bir vizyon belirlenmelidir."
Fay zonlarına yönelik uyarıların yapıldığı raporda şu ifadeler dikkati çekti:
“Deprem tehlike analizlerinde kullanılan ve temel veri tabanı niteliğinde olan Diri Fay Veri Tabanı sistemi güncellenerek işler hale getirilmelidir. Fay zonları boyunca deprem zararlarını en aza indirgemede gereksinim duyulan verileri kapsayan özel amaçlı jeolojik haritalar yapılmalıdır. Merkezi Yönetim içinde 2009'da kurulmuş olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın verimli olacak şekilde desteklenmesi ve işlerlik kazanması sağlanmalıdır.
Adı geçen başkanlık hizmetlerinin, ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması; başkanlığın olaylardan önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarının esaslarını belirlemesi; kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlaması gerekmektedir. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerinin yapılanmasındaki sorunların gözden geçirilmesi gerekmektedir.”
KURUMLAR ARASI KOORDINASYON EKSİKLİĞİ
Afet ile ilgili çalışmalarda, kurumlar arası koordinasyon eksikliği bulunmaktadır. Konuların ve kurumların önceliklerinin belirlendiği; birlikte çalışma esaslarını ve performansının ölçülmesini sağlayacak bir koordinasyon anlayışı ve koordinasyon hukuku geliştirilmelidir.
Kamuoyunda, ‘TBMM Deprem Komisyonu’ olarak da bilinen Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun her iki yılda bir toplanarak 2010 senesinde çalışma yapan bu Komisyonun raporunda yer alan önerilerin güncellenmesi sağlanmalı, veya, deprem (afet) zararlarının azaltılması ile ilgili TBMM’de bir ‘daimi komisyon’ kurularak afetler konusunun sürdürülebilir bir şekilde değerlendirileceği bir kurumsal düzenleme yapılmalıdır.”