Soylu’dan ‘dokunulmazlık’ hamlesi... Hamle var, ‘hukuki karşılık’ yok!

Eski İçişleri Bakanı, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle Meclis Başkanlığı’na başvuruda bulundu. Ancak TBMM İçtüzüğü’ne göre bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması bizzat üyenin, yani “milletvekilinin” istemesi yeterli değil.

Selda Güneysu

Eski İçişleri Bakanı, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, TBMM Başkanlığı’na dilekçeyle başvurarak, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi. Dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı görevine getirildiği günden, görev süresi sonuna kadar tüm birimlerle başta terör, kaçak göç, afet, uyuşturucu ve organize suç örgütleriyle hiçbir şekilde ayrım yapmaksızın tüm suç şebekeleriyle kesintisiz ve tavizsiz mücadele edilmesine yönelik kararlılık gösterdiğini savunan Soylu, “Ancak, sonrasında bu mücadeleyi baltalamak, itibarsızlaştırmak ve bundan sonra da bu mücadeleye kendini adayacak herkesi yıldırmak maksadıyla, daha önce benzerine az rastlanan, organize ve sistematik bir şekilde kamuoyunun dezenforme edilmesine yönelik her türlü yazılı, görsel, sosyal medya ve tüm mecralarda tamamen yalan, iftira ve nitelikli karalama içerikli yayınlar ile bir itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıya kaldık” ifadelerini kulladnı. Hakkında görev dönemine ait TBMM’de herhangi bir konuda  fezleke işlemi bulunmamasına karşın CHP genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’in, CHP sözcülerinin mesnetsiz karalama ve iftiralar sarf ettiğini kaydeden Soylu, dilekçesinde şunları belirtti:

“CHP genel başkanları ve sözcüleri, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü yıllardır tehdit eden PKK terör örgütü ve onun siyasi birliktelik ve uzlaşı yürüttüğü Meclis’teki temsilcilerine, FETÖ ve DHKP-C’ye karşı yapmadıklarını, yapamadıklarını, söylemediklerini ve söyleyemediklerini, üstelik de onlarla birlikte, görev yaptığımız döneme ve şahsıma karşı, milletimizin gözü önünde eş zamanlı bir kampanya yürütmektedirler. Elbette ki demokrasiye ve hukuka olan bağlılığım, devletime olan sadakatim, milletimize karşı sorumluluğum ve Gazi Meclisimizin iradesine olan saygım; yaptığımız görevlerin ve verdiğimiz mücadelelerin her bir anının doğruluğuna olan inancım gereği tüm bu karalama, iftira ve itibarsızlaştırma kampanyası karşısında, işbu yasama dokunulmazlığımın kaldırılması başvurusunda bulunulması zorunluluğu hasıl olmuştur. Görevde bulunduğum dönemlerle ilgili hakkımda yürütülen karalama, iftira ve itibarsızlaştırma kampanyaları karşısında, hakkaniyetin ve gerçeklerin tecellisi için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve TBMM İçtüzüğü’nün ilgili maddeleri çerçevesinde, yasama dokunulmazlığımın kaldırılmasının gereğini arz ederim.”

‘BİZZAT İSTENMESİ YETERLİ DEĞİL’

Soylu dilekçesinde “dokunulmazlığının kaldırılması” talebinde bulunuyor ancak TBMM İçtüzüğü’ne göre bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması bizzat üyenin, yani “milletvekilinin” istemesi yeterli değil. TBMM İçtüğü’ne göre bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için savcının hakkında fezleke düzenlenmesi ve bu fezlekenin TBMM’ye gönderilmesi gerekiyor. TBMM’ye gönderilen fezlekenin de önce Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden oluşan Karma Komisyonu’nda görüşülmesi, komisyonda alınan kararın ise TBMM Genel Kurulu’nda okunması gerekiyor. Soylu, söz konusu dilekçesinde “İçişleri Bakanlığı dönemine yönelik kendisine karalama ve iftira kampanyası yürütüldüğünü” belirttiği için Soylu’nun bakanlığı sürecindeki icraatlarıyla ilgili ise anayasada ‘Yüce Divan’ sürecinin başlatılması ve bunun için de TBMM’de üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle “soruşturma açılmasının istenmesi” hükmü yer alıyor. 

360 VEKİLİN ‘EVET’ OYU GEREKLİ

Anayasanın 106. maddesinde bakanların yargılanmalarının önünün açılması sürecine ilişkin şu hükümler yer alıyor:

“Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun (301 milletvekili) vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün (360) gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclis’teki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak on beş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığı’na sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor, başkanlığa verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde dağıtılır ve dağıtımından itibaren 10 gün içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülür. TBMM, üye tamsayısının üçte ikisinin (400) gizli oyuyla Yüce Divan’a sevk kararı alabilir.”