Sosyologdan gıda krizine 'çözüm': Hz. Yusuf'un yöntemi kullanılabilir

Sosyolog Doç. Dr. Adem Palabıyık, Türkiye'nin dünyadaki gıda krizinden etkilenmemek için Hazret-i Yusuf’un uyguladığı yöntemi uygulayabileceğini söyledi.

İHA

Gezi Davası'ndan, Diyarbakır annelerine, Suriye'den FETÖ'ye tüm konularda belirttiği görüşleriyle bilinen Bitlis Eren Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Adem Palabıyık, bu seferde dünyadaki gıda krizine ilişkin 'çözüm' buldu.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sonrasında dünyada petrol ve doğalgaz krizinin yanında buğday krizininde yaşandığını belirten Sosyolog Palabıyık, gıda krizlerinin ürünlerin yetişmesi için zamana ihtiyacı olduğundan dolayı kısa zamanda çözülemeyeceğini söyledi.

Palabıyık, konuya ilişkin şöyle konuştu:

Tam da bu süreçte ülkemiz, buğday üretimi için İslam geçmişinde de önemli bir yeri olan Hz. Yusuf’un Mısır’da uyguladığı tekniği kullanmalıdır.

ÇÖZÜM BİNLERCE YIL ÖNCESİNDEYMİŞ...

"Hazret-i Yusuf, Mısır’da buğday kıtlığı yaşadığı süreçte ekilebilir bütün alanlara buğday ve bazı tahıl ürünlerinin ekilmesini istedi. Öncelikle elinde buğday olan tüccarların buğdaylarının karaborsaya düşmesini engelledi. Çünkü bunlar tohumluk buğdaylardı. Sonra üretimden elde edilecek buğdayların silolarda muhafazasını sağladı ve hem nem hem de yağmurdan korunması için silolara taş ördürdü. Özellikle ürünlerin az olduğu süreçte vergilerden muafiyetler ve çeşitli vergi kolaylıkları sağladı. Buna ek olarak buğday ekenlere de vergi muafiyeti gibi benzer kolaylıkları temin etti. Çiftçilere topraklarını sürmek için hayvan tahsis etti. Böylelikle çiftçiler ve köylüler ekilebilecek bütün toprakları ekti ve iklimin de etkisiyle yılda birkaç defa hasat elde edildi. Elde edilen hasatların ambarlarda korunması için bilimsel bir yöntem kullandı ve buğdayların çürümesini önlemeyi başardı."

Her yıl bir silonun tüketilmesini sağladı ve böylece 7 silo için 7 yıl sürekli üretim ve buğday stoku yapıldı. Nil Nehrinin sularından devlet eliyle sulama imkânı sağlandı ve bu süreçte vergilendirmeye eklendi ama kıtlık sürecindeki vergilendirme düşük oranda devam etti. Buğdayların samanları ise hayvan sahiplerinin yem ihtiyacını karşıladı. Hz. Yusuf, kıtlık dönemlerinde de üretilen buğdayın ölçeği kadar köylülere buğdaylarını geri verecekti ve ekim süreci devam edecekti. Buradaki en değerli süreç ise Hz. Yusuf’un üreticiler ile sık sık bir araya gelmesiydi. Bu güveni artıran ve moral veren en önemli öğelerin başında geliyordu.

"BİZ MÜSLÜMAN ÜLKEYİZ"

Hz. Yusuf ise sürekli olarak buğdaylarını devlete verenlere kıtlık dönemlerinde buğday verme taahhüdünü yeniledi, buğdayda taban ve tavan fiyat belirledi. Ürünlerin ülke dışında çıkarılması bir süre izin vermedi ve sonrasında ihracatın yolunu açtı. Elbette Hz. Yusuf dönemi ile şimdiki dönem bir değil çünkü şimdi teknoloji oldukça ilerde ve bu sebeple buğday üretiminde daha etkili teknikler kullanılabilir ve doğalgaz depolama sistem gibi buğday ve tahıl stoku da yapılabilir. Biz Müslüman bir ülkeyiz, Hz. Yusuf’un uyguladığı yöntemin geliştirilmesi ile ülkemiz, yaşanabilecek gıda krizinde anahtar ülke konumuna gelebilir” ifadelerini kullandı.