Siyaset, Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü dışişleri bakanları toplantısına kitlendi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Antalya'daki görüşmesi siyasetin gündemi oldu. Rusya ve Ukrayna’nın dışişleri bakanları ilk kez bir araya geldi.
Selda GüneysuRusya-Ukrayna savaşı sürerken, Rusya ve Ukrayna’nın dışişleri bakanları ilk kez Antalya’da bir araya geldi. Siyaset de dün Antalya’daki diplomasi forumuna “kilitlendi”. İktidar kanadı, Antalya zirvesine ilişkin “umutlu”. İlk görüşmede her iki ülke arasında “barış sağlanamasa” da söz konusu zirvenin “diyalog zeminini oluşturması” bakımından “önemli olduğuna” vurgu yapıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in kalıcı ateşkes için “elini yüksek tuttuğu”, Ukrayna’nın önceliğinin ise “Rus askerlerinin ülkeden çekilmesi” olduğuna dikkat çekilirken, “Eğer Türkiye, hedeflediği gibi Erdoğan, Putin ve Zelenski’yi bir araya getirebilirse o zaman kalıcı barışın ve ateşkesin sağlanmasına mutlak gözüyle bakılacağı” ifade ediliyor.
UKRAYNA'NIN İKİYE BÖLÜNMESİ SÖZ KONUSU
TBMM Genel Kurulu dün toplanmazken, siyasetçiler anbean Antalya’dan gelen haberlere kilitlendi. İktidar kanadında, zirvenin ayrıntıları da masaya yatırıldı. Rusya ve Ukrayna arasında “kalıcı barış sağlanamaması” halinde, “Ukrayna’nın Dinyeper Nehri’nin doğusu ve batısı olmak üzere ikiye bölünmesinin söz konusu olabileceği ve bu durumda ‘yeni bir dünya haritasının şekilleneceği’” değerlendirmeleri yapılırken, böylesi bir durumun “Batı’nın doğu bloku açısından bölünme anlamı taşıyabileceğinin” altı çizildi.
İktidar cephesinde, “sürecin Ukrayna açısından zorlu olduğu” görüşü de hâkim. Bunun en önemli nedeni ise “Başkent Kiev’e kadar askerlerini gönderen Rusya’nın görüşmelerde elini çok yükselttiği” olarak açıklanıyor. Rusya’nın başlıca isteklerinin “Ukrayna’nın başındaki yönetimin değişmesi, Donetsk ve Luhansk’ın Ukrayna tarafından özerkliğine yönelik anayasal değişikliklerin yapılması ve Kırım’ı tanıması” olduğunun altı çiziliyor. Rusya’nın, “Ukrayna’nın doğusunu içine alan bölgeyi de kontrol altına almayı amaçladığı” belirtilirken “böylesi bir senaryodan da tüm dünya ülkelerinin süreçten etkileneceği, dünyada yeni güç dengelerinin oluşacağı ve Türkiye’nin de bu süreçten zarar görebileceğinin” altı çiziliyor.