Seçim çalışması yapan CHP'lilere saldırıp, tehdit ettiler... 'Sizi bu ülkede yaşatmayacağız'
Kütahya’da kurulan bir semt pazarında seçim çalışması yapmak için stant kuran CHP’lilere dün bir grup, sözlü ve fiziki saldırıda bulundu. Saldırıya uğrayan CHP’liler darp raporu alarak saldırganlardan şikâyetçi oldu.
ANKACHP Kütahya Kadın Kolları, Kılıçdaroğlu Gönüllüleri, il teşkilatı ve partililer Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nin ikinci turu çalışmaları kapsamında dün Kütahya’da kurulan Perşembe Pazarı girişinde stant açtı. Stanttan rahatsız olan birkaç esnaf CHP standındaki partililere önce sözlü, sonra fiziki saldırıda bulundu.
Yaşanan saldırı üzerine olay yerine gelen CHP Kütahya İl Başkanı Zeliha Aksaz Şahbaz ve CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, milletvekili adayları ve partililerin bulunduğu bir grup basın açıklaması yapmak istedi. Basın açıklamasına izin vermeyen pazar yerindeki saldırganlar CHP ekibine ikinci kez önce sözlü, sonra fiziki saldırıda bulundu.
Olaya Emniyet güçleri müdahale ederken yaralananlar için de olay yerine ambulans geldi. Saldırıya uğrayan partililer, darp raporu aldıktan sonra emniyete giderek saldırganlardan şikâyetçi oldu.
"'VATAN HAİNLERİ' DİYEREK SALDIRDILAR"
Saldırıya uğrayan ve şikâyetçi olan CHP’li yurttaş şöyle konuştu:
"7-8 arkadaş küçük bir stant kurduk. Standımıza bir masa koyduk. Etrafına Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlık adayı resimlerini, Türk bayrağını koyduk. Broşürlerimizi koyduk, broşür dağıtıyorduk. Pazar esnafından 3 kişi saldırdılar bize. ‘Vatan hainleri, teröristler, sizi bu ülkede yaşatmayacağız, şerefsizler’ diyerek bize saldırdılar. Hatta biri dudağıma yumruk attı, ameliyatlı elimi burktu. Daha sonra bir arkadaşımızı yumrukla darp etti, yerlerde sürüdü. Bizim suçumuz ne?"
"BİZ BU ÜLKEDE YAŞAMAK İSTİYORUZ, BAŞKA BİR ÜLKEMİZ YOK"
71 yaşındaki Naciye Umu adlı bir parti üyesi ise şu açıklamada bulundu:
"Çalışmalarımızı sürdürebilmek için arkadaşlarla birlikte Perşembe pazarına gittik. Arkadaşlarımız elinde broşürlerle pazarın içine dağıldılar. Biz da standımızı kurduk. Cumhurbaşkanı adayımızın resimlerini, Türk Bayrağımızın resimlerini astık. Her şey normal gidiyordu yarım saat kadar. Arkadaşımız bir hanımefendiye broşür verebilmek için ilerlediğinde orada oturan 3 kişi, hanımefendinin neden broşür aldığını sorgulamış. Arkadaşımız da 'Niye almayacak demokratik hakkını kullanıyor, alması gayet normal' diye karşılık verince ona hakaret etmiş. 'Siz teröristsiniz, vatan hainisiniz, PKK’lısınız…' Olmayacak hakaretleri ettikten sonra bizim yanımıza geldi.
Türk bayrağını alarak 'Siz bu bayrağın altında yaşamayı hak etmiyorsunuz' diye bayrağı yere çarptı. Kılıçdaroğlu’nun resimlerini yırttı. Hıncını alamadı herhâlde, bu sefer masayı devirdi. O arada Cengiz arkadaşımız müdahale etmek istedi. Sonra Cengiz’in havada uçtuğunu gördüm ben. Orada bir araba vardı. Arabaya çarptı ve durdu. Eğer orada araba Cengiz’in hızını kesmemiş olsaydı yere, betona çarpacaktı. Tabi bunların hakaretleri devam etti. Teröristlikle suçlandık. PKK’lılıkla suçlandık. Bu bayrağın altında yaşatmayacaklarını söylediler. Bizi ölümle tehdit ettiler.
Küfürler savurdular. Sonra Pazarcılar Odası Başkanı geldi. Durumu ona izah ettik. Hakan Akdaş olduğunu öğrendiğim beyefendi bize saldıranı tanıdığını söyledi. Bir süre sonra bize getireceğini söyledi. Tabii biz o arada emniyeti çağırdık. Emniyet'e getiririm demesine rağmen herhangi bir getiren olmadı. Biz şikâyetçiyiz. Biz bu ülkede yaşamak istiyoruz, başka bir ülkemiz yok. Şiddetle kınıyoruz.”
"SÖZLÜ SALDIRININ YANI SIRA FİZİKSEL ŞİDDET"
Fiziksel saldırıya uğrayan başka bir partili ise yaşananlardan dolayı vicdanen rahatsız olduğunu belirtti. Milliyetçi, yurtsever, Kuvayı Milliyeci olduklarını söyleyen parti üyesi, "Biz Anayasamızın bize vermiş olduğu hakka dayanarak saat 14.00 gibi standımızı kurduk, 15.00 gibi bu olay cereyan etti. Biz gündeme ilişkin arkadaşlarla konuşurken biri geldi ve beni aldığı gibi itti. Ayaklarım yerden kesildi. 3-4 adım geri gittikten sonra arkamızdaki araca çarptım. O çarpmanın sonucu sol kolumda kasılma var. Sonra arkadaşlarımızı aradık, güvenliği aradık. Gerekli ilgilerinden dolayı ben kendilerine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"TÜRK BAYRAĞINI YIRTIP YERE ATTILAR"
Seçim çalışması için pazarda bulunan bir başka parti üyesi de, çok üzgün olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Yaşlı bir teyzeye broşür verdim ben. Broşürü aldı teyze. Oradan 3 kişi teyzeye müdahale ettiler. Teyze müdahil olmadı. Ben de ‘Neden öyle söylüyorsunuz’ diyerek yanlarından uzaklaştım, arkadaşlarımın yanına gittim. O sırada hemen arkamızdan gelip Türk Bayrağını öncelikle çekip kopardılar masadan. Onu yırtıp yere attı. Sonra Kılıçdaroğlu’nun resimlerini yırttı attı. Sonra bütün masayı dağıttı. O sırada Cengiz Beyin yakasından tutup fırlattılar. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bütün pazar halkı, esnafı, pazara gelen insanlar bir anda toparlandı ve ‘Siz hainsiniz. PKK’lısınız. Sizi bu ülkede yaşatmayacağız. Vatan hainleri. Sizin burada yeriniz yok’ gibi bir sürü hakaretlerde bulundular. Ben kameraya çekmek istedim, engel oldular. Bu şekilde olay kaosa dönüştü."
"GÜN KILIÇDAROĞLU’NUN ETRAFINDA KİLİTLENME GÜNÜDÜR"
Avukat Şeref Han ise açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ülkemin getirildiği hal. 71 yaşındaki Naciye ablanın, Münüre ablanın, PKK ile mücadele eden evlatları doğuran ve büyüten annelerin, adına milliyetçi denen kişiler tarafından saldırıya uğradığı bir hal. Normal bir hal değil. Bu mudur gerçekten Türk kültürü. Adına milliyetçi diyen insanlar artık yaşlı annelere, yaşlı teyzelere mi saldırıyor. Üstelik elinde Türk Bayrağı olan 71 yaşındaki anneye saldırabilmek erkeklik midir, insanlık mıdır ya da Türk Kültürünün bir parçası mıdır? Düşünülmesi gereken nokta 71 yaşındaki bu saygıdeğer annelere, bu saygıdeğer teyzelere saldırabilecek, hale getirilen insanlar nasıl bir moral ve motivasyon içinde. Hangi moral, motivasyon bu insanları bu insanlık dışı canavarca ruh haline getirdi.
Ülkeyi birbirine düşürüp, kendi evladını annesine saldıracak hale getirmek ülkenin yararına mıdır? Asıl sorulması gereken soru budur. Bu on günlük süre içinde gerçekten Türkiye’yi bu halinde, Naciye ablanın, Münüre ablanın, elindeki bayrağa saldırıp, fiziken onu dövüp, elindeki bayrağı yere atan insanlara destek vermekse takdir sizin ama burası Kütahya. Bırakın Naciye ablamızı, bırakın Münüre ablamızı, bırakın basın açıklaması yaparken yaşı 40’ın üzerindeki bütün yönetim organizasyonumuza saldırmayı, kendi adıma söylüyorum; öldürseniz vatan mücadelesinin başladığı bu topraklarda bugün zerre geri adım atılmayacak. Cumhuriyet Halk Partisi demek Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti demek. Cumhuriyet Halk Partisi demek Kuvayı Milliye demek. Yüz yıl önce vazgeçmemiştik. Yüz yıl sonra da vazgeçmeyeceğiz. Bütün Atatürk milliyetçilerine sesleniyorum. Biz özünü, benliğini, kimliğini kaybetmemiş Atatürk çocukları. Millet İttifakı’nın bütün unsurları ve Cumhur İttifakı’nın içinde hala şuurunu kaybetmemiş, anneyi, bayrağı, dini ve toprağa sadakati süren herkese sesleniyorum. Gün Kılıçdaroğlu’nun etrafında kilitlenme günüdür."
"HEDEF GÖSTERİLMEMİZİN SONUÇLARI"
Basın açıklaması yapmak için pazara gittiğinde ikinci saldırıya maruz kalan CHP Kütahya İl Başkanı Zeliha Aksaz Şahbaz ise şu açıklamalarda bulundu:
"Arkadaşlarımızın saldırıya uğradığını öğrendik ve hemen olay yerine, pazara gittik. Broşürlerimizin hepsi yerdeydi ve Naciye ablamız orada ağlamaktaydı. Münüre Hanıma 112 ambulansında müdahale ediliyordu. Herkes çok üzgündü ve sonrasında bir basın açıklamasında bulunmak istedik. Açıklamaya başladığımızda arkadan ‘yuh’ sesleri başladı. Olay bir anda büyüdü ve linç girişimine dönüştü. Biz orada Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokratik bir seçim çalışması yapıyorduk. Bu esnada arkadaşlarımız saldırıya uğruyorlar. Bu saldırıları kınıyoruz, lanetliyoruz. Bu sadece bizlerin şahsına değil, insanların demokratik haklarına, özgürlüklerine yapılan bir saldırıdır. İnsanlık suçudur. Bu bir demokrasi suçu. Anayasaya karşı ciddi bir suçtur.
Arkadaşlarımız fiili saldırıya uğradılar. Çok daha kötüsü olabilirdi. Çok daha ağır sonuçları olabilirdi. Biz orada linç ediliyor olabilirdik. Bütün bunlar bizim bu seçim kampanyasında hedef gösterilmemizin sonuçları. Birtakım siyasi menfaatler için terörle ilişkilendirilmemizin sonuçları. Zaten sosyal medyadaki paylaşımlarda bunu net bir şekilde görüyoruz. Bu hiç kimseye fayda sağlamaz. Biz bu ülkede barış istiyoruz, adalet istiyoruz, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz. Bu sonuçlar çok daha büyük yıkımlara neden olabilir. Biz hakkımızı arayacağız. Kanun önünde de cezalarını almalarını istiyoruz ve Kütahya’da ülkemizde barış içinde kendimizi ifade etmek ve demokratik bir şekilde bu seçim sürecini yaşamak istiyoruz."