Saray’dan yeni anayasa mesajı: ‘50+1’ vurgusu

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından 'yeni anayasa' paylaşımı yaptı. Uçum, cumhurbaşkanı seçilmek için yüzde 50+1 kuralının devam etmesi gerektiğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 'yeni anayasa' hakkında paylaşım yaptı.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Uçum'un mesajında 'yüzde 50+1' sisteminin korunması önerisi dikkat çekiyor.

Uçum'un açıklaması şöyle:

Türkiye’nin olağan gündemi “Yeni Anayasa” tartışması yine öne çıkıyor. Ülkemiz yeni anayasaya kavuşuncaya kadar bu tartışma devam edecek. Yeni anayasa Türkiye’nin; subjektif değerlendirmelerden, öznel iradelerden bağımsız nesnel ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç karşılanana kadar yeni anayasa ülkemizin olağan gündemi olmayı sürdürecek.

Elbette yeni bir anayasa hedeflense de sıfırdan, sil baştan bir kurgu olmayacağı tüm toplumda genel kabul görüyor.

Cumhuriyetin, Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk’ün, üniter yapının, adalet ve insan haklarına dayanan, demokratik, laik, sosyal devlet ve hukuk devletinin temel olduğu, resmî dilin Türkçe, bayrağın ay yıldızlı Al Bayrak, millî marşın İstiklal Marşı, başkentin Ankara olduğu ve bunlara ilişkin değiştirilmezlik ilkesini içeren bir anayasa (yani ilk dört madde) Milletimizin vazgeçilmezidir.

"50+1'İN DEVAM ETTİRİLMESİ..."

Yeni anayasada halk iradesinin temel kazanımı olan başkanlık sisteminin ve tüm kuvvetler açısından demokratik meşruiyet ilkesinin korunması ve geliştirilmesi, % 50 +1 kuralının devam ettirilmesi halkın demokrasi mücadelesindeki zaferlerin bir gereğidir.

Açıktır ki Cumhuriyetimizin ilkeleri ve demokratik birikimimiz yeni anayasanın kaidesi yani en sağlam temelidir.

Yeni Anayasanın Ana İlkeleri Neler Olabilir:

Cumhuriyet ve demokrasi temeli üzerinde yükselecek ve 43 yıl sonra 2025’de darbe anayasasından tamamen kurtulmamızı sağlayacak adıyla, felsefesiyle, çağımıza uygun içeriğiyle “yeni bir anayasa”.

Kurumsal yapıların ve seçkinlerin taleplerine ve iradelerine değil halkın talep ve iradesine göre hazırlanan “sivil bir anayasa”.

Türkiye’nin her ferdinin kendini asli unsuru olarak saydığı kapsayıcı Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı yaklaşımının esas olduğu “kuşatıcı bir anayasa”.

Kişinin her türlü hak ve özgürlüklerinin eksiksiz yer aldığı, yeni kuşak hak ve özgürlük alanlarının tanımlandığı, hak ve özgürlüklerin esas, sınırlamaların istisna olduğu “özgürlükçü bir anayasa”.

Kişilerin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, doğanın, çevrenin, iklimin, denizlerin, kıyıların, ormanların, su kaynaklarının, doğal kaynakların, yer altı zenginliklerin korumasını, doğru ve kamu yararına kullanılmasını güvenceleyen, doğal afetlere karşı insanı koruma amacına hizmet edecek hukuksal tedbirleri içeren “koruyucu bir anayasa”.

Herkesin gelir güvencesine sahip olması, genel olarak fırsat eşitliği, çalışanlar bakımından adil bir asgari ücret, ücretsiz sağlık hakkı, ücretsiz eğitim hakkı, eksiksiz sosyal güvenlik hakkı, hassas sosyal gruplara ilave destekler, farklı sosyal yardım ve sosyal hizmet imkanlarının geliştirilmesi, çalışma hakkının eksiksiz gerçekleştirilmesi, toplumda gelir grupları arasındaki farkları yukarıya doğru azaltacak adil bir gelir dağılımı sistemine geçiş gibi bir çok sosyal adalet yaklaşımına ve yeni sosyal politikalara imkan veren “sosyal bir anayasa”.

"GELİŞKİN DEMOKRASİYE İMKAN VEREN BİR ANAYASA"

Elektronik demokrasi/birey inisiyatifli demokratik sistem işleyişinin geliştirilmesi için elektronik katılım hakkı, halkın milletvekilini geri çağırma hakkı, halkın yasa teklif hakkı, halkın itiraz edici referandum hakkı, halkın soyut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı, yasama sürecine halkın katılım imkanlarının ve mecralarının çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi, yargılama süreçlerinde halk iradesinin de etkili olacağı yapılar ve fonksiyonlar gibi kurumlar yoluyla “gelişkin demokrasiye imkân veren bir anayasa”.

Her egemen devlet pozitif hukukunu oluştururken ve uygularken beka esaslı bir politik hukuk anlayışıyla hukuk üretimini yapar ve beka anlayışıyla uygular. Nitekim pek çok batı devletinin yaptığı budur. Beka tehdidi oluşturacak ya da beka tehditlerine zemin ve güç kazandıracak bir hukuk uygulaması egemen bir devlet açısından meşru değildir ve asla kabul edilemez. Bu nedenle devletin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, ülkesel tam bağımsızlığı bütün boyutlarıyla korumaya ve güçlendirmeye imkân veren “milli bir anayasa”.