Sağlıkta şiddet bitmiyor: 2022 yılında 422 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı
Türkiye'de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonu gelmiyor. Son olarak Sağlık-Sen'in raporuna göre; 2022 yılında 422 sağlık çalışanı şiddete maruz bırakıldı. Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, "Şiddet olaylarının yoğun yaşandığı acil servislerde ilave güvenlik tedbirlerine yer verilmelidir" dedi.
DHASağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası’nın (Sağlık-Sen) ‘2022 Yılı Sağlıkta Şiddet Raporu’nda sağlık çalışanlarına yönelik 249 şiddet olayının meydana geldiği, 422 sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığı belirtildi.
Sağlık-Sen tarafından yapılan yazılı açıklamada, sağlık çalışanlarının kronik bazı sorunlarının çözüme kavuştuğu, ekonomik ve özlük haklarında nisbi iyileştirmelerin yaşandığı 2022 yılında, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artarak devam ettiği belirtildi.
‘PAYLAŞTIĞIMIZ RAPORLARLA FARKINDALIK OLUŞTURDUK’
Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Sağlık-Sen olarak verilen mücadele ve yayınlanan raporlarla sağlıkta şiddeti bilinir ve duyulur hale getirildiği kaydedilen açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
- “Her ay düzenli olarak kamuoyu ile paylaştığımız şiddet raporlarıyla farkındalık oluşturduk. Şiddet olaylarına yönelik verdiğimiz tüm bu tepkilerle toplumsal duyarlılığın artmasına ve karar mercilerinin harekete geçmesine katkı sağladık. Neticede sağlıkta şiddet konusunda önemli adımlar atıldı. Beyaz kod uygulaması, cezaların yüzde 50 oranında artırılması, sağlıkta şiddetin bir kamu davası niteliğine dönüşmesi, şiddetin katalog suçlar arasına girmesi en dikkat çekici yasal adımlar oldu. Ancak tüm bu adımların şiddet vakalarını sonlandırmadığı görüldü.
- Sağlıkta Şiddet Yasası’na rağmen saldırganların adli mercilerce serbest bırakılması, her zaman olduğu gibi sağlık çalışanlarını yaralarken, failleri cesaretlendirmiştir. Bu nedenle, hâkim, savcı ve kolluk kuvvetlerine önemli görevler düştüğünü hatırlamakta fayda var. Elbette sağlık idaresine de her zaman olduğu gibi önemli görevler düşmektedir. Bu kapsamda X-ray cihazlarının hastanelere yerleştirilmeleri hızlandırılmalıdır. Güvenlik görevlilerine hem eğitim verilmeli hem de yetkileri arttırılmalıdır. Hasta ve hasta yakınlarının hastanede bekleme alanları ayrı tutulmalıdır. Şiddet olaylarının yoğun yaşandığı acil servislerde ilave güvenlik tedbirlerine yer verilmelidir."
‘2023 YILINDA BU TÜR FAALİYETLERE AĞIRLIK VERECEĞİZ’
2022 yılında yaşanan şiddet olaylarına bakıldığında, olayların bir önceki yıla göre arttığını ifade eden Durmuş, şunları söyledi:
- “Aralık ayında yaşanan 15 şiddet olayıyla birlikte 2022 yılında toplamda 249 şiddet olayı yaşandı. 2021 yılında bu rakam 190 idi. Yıl boyunca yaşanan 494 saldırganın neden olduğu 249 şiddet vakasında 422 sağlık çalışanı şiddet kurbanı oldu. 1 doktor ve 1 güvenlik görevlisi ise görevi başında hayatını kaybetti. Şiddet olaylarının 210’una hasta ve hasta yakınları neden olurken, 35’ine kendini bilmez kişiler sebebiyet verdi. 4 olaya ise idareciler neden oldu. 249 şiddet olayının 216’sı hem sözlü hem fiili, 32’si sözlü, 1’i mobbing şeklinde cereyan etti.
- Şiddet olaylarının adresi yine değişmedi. 2022 yılı boyunca yaşanan 249 şiddet olayının 206’sı hastanelerde vuku buldu. 23 olay sahada yaşanırken, 16 şiddet olayı ise aile sağlık merkezlerinde gerçekleşti. Aynı zamanda 1 olay sosyal medya, 3 olay ise SABİM üzerinden tehditle gerçekleşti. Mağdurlara branş bazlı baktığımızda ise yıl boyunca en çok şiddete maruz kalanların doktor ve hemşireler olduğunu görüyoruz. Temennimiz, hiçbir çalışanın zarar görmemesi, burnunun kanamamasıdır.
- Ülkemizin en ücra köşelerine kadar örgütlü tek yetkili sendika olarak, eğitimden hukuki desteğe, bilgilendirici medya çalışmalarından farkındalık oluşturucu sosyal sorumluluk projelerine kadar her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir defa hatırlatmak istiyoruz. 2023 yılında üyelerimize ve isteyen tüm sağlık çalışanlarına yönelik olarak bu tür faaliyetlere ağırlık vereceğiz. Bu faaliyetler elbette sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Ancak nihai çözümün kamu öncülüğündeki toplumsal seferberlikten geçtiğini özellikle vurgulamak isteriz.”