‘Organize Tarım Bölgesi yatırımcısı küskün’

Türkiye’de yıllık 500 milyon dolar pazar büyüklüğüne ulaşan sera imalat ve konstrüksiyon sektörünün çatı kuruluşu SERKONDER Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yaylalı, Türkiye’nin 200 bin dönümden fazla modern seraya ihtiyacı olduğunu öne sürdü. Tarım ve Orman Bakanlığı’na Organize Tarım Bölgesi projesini hızlandırması ve mevzuattaki bürokratik engel yaratan unsurları ortadan kaldırması çağrısı yapan Yaylalı, “Uzun zamandır bekleyen yatırımcıda küskünlük görebiliyoruz” dedi.

Ece Güneş

Sera Konstrüksiyon Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Yaylalı, son beş yılda Türkiye’nin Hollanda ve İspanya’dan sonra dünyada sera üretiminde lider ülke konumuna yükseldiğini belirterek, sektörün 450- 500 milyon dolarlık bir pazar hacmine ulaştığını söyledi.

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Asya’daki Türki cumhuriyetlerde doğalgaz tabanlı seraların kurulumunda Türkiye’nin öncülük ettiği bilgisini veren Yaylalı,  “Tarım Türkiye’de biraz geri planda algılanıyor. Özellikle inşaatta güçlü bir tanınırlığımız var  ama tarımda az. Biz Almanya’da nasıl firmalarla ortak olabiliriz, Hollandalı firmalarla nasıl işbirliği geliştirebiliriz, o firmaları nasıl satın alabiliriz bunları  tartışıp önümüzdeki beş on yılı planlamaya odaklandık” diyor.

“TÜRKİYE’NİN 200 BİN DÖNEMDEN FAZLA MODERN SERAYA İHTİYACI VAR”

Türkiye’deki sera varlığı ile ilgili “Temelde Türkiye’ye baktığımızda örtü altı dediğimizde küçük ve alçak tünel, 50-60 santimlik olanları bir kenara koyarsak, çiftçi seralarını ve  modern seraları toplarsak 550 bin dönüm sera varlığından bahsedebiliriz. Bu sera varlığının yaklaşık 470 bin dönümü çiftçi serası yani, 1 dönümden başlayıp 10 dönüme kadar giden, ısıtma, otomosayon ve kontrol sisteminin olmadığı, 2- 3 metre yüksekliğe sahip seralarken kalanı en az 30 bin dönümden başlayan,  geniş otomasyon, sulama, iklimlendirme sistemi olan, 4 - 9 metre oluk altı  yüksekliğe sahip modern seralardır” bilgilerini veren Yaylalı,  endüstriyel seraların, açık alanda yapılan tarımdan 14 kat daha az su kullandığını, bitki zararlıların daha kontrollü dolayısıyla pestisit kalıntısının olmadığını, daha yüksek besin değerine sahip daha fazla rekolte sağladığını öne sürerek Türkiye’de daha fazla modern sera kurulmasına ihtiyaç olduğunu öne sürüyor. “Neredeyse biz ortalama 100 milyon insana cevap verebilecek şekilde tarımı organize etmemiz gerekiyor. Seralarla ilgili ilave seralarla beraber 215 bin sera yapmamız lazım. Yılda 15-20 bin dönüm sera yaparak bu talebi karşılamamız gerekiyor. Son on yılda domatesin ihracat oranı hiç değişmiyor yüzde 4. Neden: çünkü gelişen nüfus bizim yeme içme alışkanlıklarımız nedeniyle. 1920’lerde  220 kilo idi yıllık sebze tüketimimiz, 2024’te yıllık 600 kiloya çıktı. Bunun 800 kiloya çıkması bekleniyor. Daha sağlıklı sebze meyve üretmek zorundayız” diyor. 

SERA İŞLETMECİLERİNE VE MÜHENDİSLERİNE İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de gençlerin tarıma ilgi duymadığını öne süren Yaylalı, “Gençlerimizi modern seraları göstererek, anlatarak seracılığın, endüstriyel tarımın harika, heyecanlı bir iş olduğunu anlatmamız gerekiyor. 500 bin dönüm sera, dönüm başına 1 kişinin çalıştığını varsayarsak 500 bin insanın istihdam edilebileceği bir alan demek. Özellikle modern seraların ziraat mühendisleri tarafnıdan daha derli toplu işletilmesi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bunun için mühendisin aynı zamanda işletme bilgisine, seradaki mekanizasyon, otomasyon konusunda temel yönetim bilgisine sahip olması gerekiyor” diyerek Adana’da sera mühendisliği, sera işletmeciliği bölümleri açılması konusunda Tarım ve orman Bakanlığı ile üniversitelerle görüşmeler başlattıklarını açıkladı.  

Çiftçi ve modern endüstriyel seralarla ilgili teknik standartların tanımlamasının Türkiye’de net olduğunu söyleyen Yaylalı,  modern seralarda Avrupa standartı EN13031’e de tüm üyelerinin bileşeni olması için çalışma yürüttüklerini belirterek, Hafif Yapı Çelik derneği  ve ODTÜ ortaklaşa çalışması ile bir sertifikasyon  hedeflediklerini söyledi. 

“OTB YATIRIMCISI KÜSKÜN”

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Organize Tarım Bölgeleri projesiyle ilgili Organize tarım bölgelerinin topraksız tarımın ortak bölgelere toplanması, nakliye için tır parkurlarının oluşturulması, jeotermal enerjiyle ilgili bu bölgelere altyapı yatırımlarının sunulması harika. Bu şekilde 52 tarım organize sanayi bölgesi oluşturulması hedefleniyor. Bunlardan 3 - 4 tanesi de geçti ancak bu projeler uzun zaman alıyor. Faaliyete girmemiş 11- 12 bölge var, her birinde 40 - 50 yatırımcı olduğunu düşünürseniz 500-600 yatırımcıdan bahsediyoruz. Bir  yatırımcır ortalama 50 dönümden, dönümü 80-85 dolar maliyeti ile 4 milyon dolarlık yatırım yapmış , 600 yatırımcı 2.4 milyar dolar yatırım yapmış.  Ancak bunlar bekliyor. Çünkü altyapı ile ilgili hazırlıkları geç kalmış, enerji arzında problemler yaşanıyor. Tarım organize sanayi bölgesine yönlendiriyorsunzu yatırımcıyı ama orada beklemede olan yatırımcıda küskünlük görebiliyorsunuz” diyor. 

OTB MEVZUATININ DÜZENLEMEYE İHTİYACI VAR

Organize tarım bölgelerinde arazilerin tahis edilse dahi teminatlandırma sorunu ile karşılaştığını belirten Yaylalı, bu konudaki bürokratik tıkanıkların açılması konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrı yapıyor.  Mevzuat konusunda Yaylalı, sanayi organize bölgeleri mevzuatının tarım organize sanayi bölgelerine özgülenmesi gerektiğini söylüyor. Yaylalı “  Organize tarım bölgeleri yasası 4-5 yıl önce çıktı. Mevcut organize sanayi bölgelerinin mevzuatı alındı. Şu anda bizim yatırımcılarımız sera kurmak istediklerinde bir inşaat kuruyormuş gibi algılanıyor. İnşaat ruhsatı almamız gerekiyor, inşaat ile ilgili kriterlere uymamız gerekiyor ama bizim yapılarımız hafif çelik yapılar, deprem yönetmeliğinden muaflar. Mevcut yönetmelik bizim ayağımıza dolanıyor ve ilerlememizle ilgili bürokratik bir engel oluyor. OTB mevzuatının biricik şekilde tekrar düzenlenmesini bekliyoruz. Ruhsat ve diğer problemlerle ilgili düzenlemeler yapılıp sektörün önünün açılması gerekiyor” diyor.