Nirengi Derneği, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocukların katılım hakkına dikkat çekti
Milli egemenliğimizin sembolü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 102. yaşında. Nirengi Derneği, bu anlamlı ve özel güne dikkat çekmek için, çocukların katılım hakkıyla ilgili konuştu.
Sinem Nazlı DemirUlu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 101 yıl önce çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı büyük bir gurur ve mutlulukla kutluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurtuluş mücadelesinde önemli bir dönemeç olan bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi de 102. yaşını kutluyor.
Nirengi Derneği, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında, çocukların katılım hakkının önemini anlatan önemli bir çalışma hazırladı. Derneği avukatı Arsal Karakaş, çocukların katılım hakkı üzerine görüşlerini aktardı.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının önemine değinen Av. Arsal Karakaş; “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 günü açılmasının onuruna, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere TBMM temsilcileri tarafından dünya genelinde tüm çocuklara armağan edilen ve her yıl 23 Nisan günü kutlanan Türkiye’nin milli bayramıdır. Atatürk, yarınların bugünün çocukları tarafından kurulacağı ve geliştirileceğinin altını çizerek günümüzde üzerinde önemle durulan çocukların katılım hakkına ilişkin bakış açısını yüz yıl önce kurulan demokrasi temelli Türkiye Cumhuriyeti’nde ortaya koymuştur. Çocukların katılım hakkı, son yıllarda gündemde olan ve bu hakka yönelik düzenlemelerin görünür olmaya başladığı bir kavramdır.” dedi.
ÇOCUKLARIN KATILIM HAKKI NEDİR?
Av. Arsal Karakaş çocukların katılım hakkının ayrıntılarına değinmeden önce çocuk tanımının uluslararası sözleşmeler ve Türk hukuku çerçevesinde altını çizmenin önemli olduğunu vurgulayarak “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1.maddesine göre 18 yaşına kadar her birey çocuk olarak kabul edilmektedir. Bununla paralel olarak Türk Hukuku’nda da ergin kılınma durumu hariç olmak üzere 18 yaşına kadar (doldurana kadar) her birey çocuktur. Çocuklar, toplum içerisinde çalışma, eğitim, aile hayatı gibi pek çok farklı alanda çeşitli roller üstlenmektedir. Bu roller çoğunlukla yetişkinler tarafından sınırları keskin bir şekilde belirlenmiştir. 1980’lere kadar bu rollerin belirlenmesinde çocukların da söz hakkı/katılım hakkı olabileceği düşüncesi yaygın/kabul edilebilir değildi. Çocukların katılım hakkı ilk kez Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12.maddesinde “Taraf Devletler fikir oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını, bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.” şeklinde açıkça belirtmiştir.
Bu maddeden hareketle; çocukların kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren konuların karar alma süreçlerinde görüşlerini serbestçe ifade edebilmelerine çocukların katılım hakkı denilmektedir.” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARIN KATILIM HAKKI NELERİ KAPSAMAKTADIR?
Av. Arsal Karakaş “Çocukların karar alma süreçlerine katılım hakkının kapsamı oldukça geniştir. Örneğin; eğitim hayatı içerisinde kendilerine sunulan derslerden ilgi alanlarına uygun olanları seçebilme, kendi bedenine uygulanacak tıbbi tedavi ve girişimler hakkında bilgilendirilme/karar verebilme, çocuklarla ilgili yasaların yapım süreçlerine dahil olma vb. Görüldüğü üzere, toplum içerisindeki pek çok kural ve işleyiş doğrudan veya dolaylı olarak çocuklarla ilgili olup, çocukların bu süreçlerin dışında tutulması demokrasi ve insan haklarına aykırılık teşkil edecektir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12.maddesinde adalet sistemine katılım sürecinde çocukların doğrudan doğruya dinlenilmesinin önemine ayrıca vurgu yapılmıştır. Adli veya idari soruşturmalarda çocuklar mağdur veya suça sürüklenen çocuk olarak sistem içerisine dahil olabilmektedir. TÜİK verilerine göre; Güvenlik birimlerine 2020 yılında gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 450 bin 803 olmuştur. Bu olaylarda çocukların %37,9'unun mağdur olarak, %25,3'ünün kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme) sistem içerisine dahil olduğu görülmüştür.
Adalet sistemi içerisine dahil olan çocukların, kendileri hakkında verilebilecek herhangi bir karar sürecine aktif olarak katılma hakları bulunmaktadır. Adalet sistemi içerisinde çocukların süreçle ilgili olarak mutlaka bilgilendirilmesi, bir uzman eşliğinde beyanlarının alınması, her aşamada yasadaki haklarının teker teker bildirilmesi zorunludur. Çocukların adalet sistemine katılımında iyi örneklerden birinin Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) olduğu söylenebilir. İstismar mağduru çocukların, maruz kaldıkları suça ilişkin beyanları ÇİM denilen yerlerde alınmaktadır. Burada çocuğun bir uzman eşliğinde beyanları alınarak, karakol veya adliye gibi kurumlarda bulunmasının önüne geçilmektedir. Uygulamada bu merkezler genellikle cinsel istismar mağduru çocuklar için kullanılmakla beraber yasal düzenlemelerde istismar türüne ilişkin bir sınırlama bulunmamaktadır. Yasal düzenlemelere göre; fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik fark etmeksizin istismar mağduru her çocuğun ifadesi ÇİM’de alınmasında bir engel yoktur.” dedi.
TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIN KATILIM HAKKINA İLİŞKİN VERİLER NEYİ SÖYLEMEKTEDİR?
Av. Karakaş Türkiye’de çocukların katılım hakkına ilişkin veri bulmanın güç olduğuna da değinerek şunları ekledi “Nispeten yeni bir kavram olan çocukların katılım hakkına yönelik detaylı bir araştırmaya dayalı veri bulmak güçtür. Literatürde oldukça kapsamlı bir araştırmaya dayalı veriye en iyi örnek Oğuz Polat ve Tanzer Gezer’in Çocukların Sosyal İçerilmesi ve Katılım Haklarının Hayata Geçirilmesi başlıklı eseridir. Bu araştırma 2007 yılında Türkiye’de 10 ilde 7-18 yaşları arasında toplam 10.000 çocukla yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Görüşmelere göre; kız çocuklarının evde yaşamlarını etkileyen konularda söz sahibi olmalarına katılım oranı %9,7 iken bu oran okulda yaşamlarını etkileyen konularda söz hakkı olma ifadesinde %8,9’a düşmüştür. Oğlan çocuklarının evde kendilerini etkileyen kararlarda söz sahibi olmalarına katılım oranı %13,5 iken bu oran okulda %12,3’e gerilemiştir. Tüm çocukların %36,6’sı her platformda yaşamlarını etkileyen konularda söz hakkına sahip oldukları ifadesine katılmıştır.
Bu veriler ışığında iki sonuca varmak mümkündür. Birincisi hem oğlan hem de kız çocuklarının eğitim hayatı içerisinde karar alma süreçlerine katılımları, aile hayatı içerisindeki katılımlarından oldukça düşüktür. Çocuklar eğitim hayatı içerisinde yetişkinler tarafından belirlenenlere göre hareket edebilmektedir. İkinci ise, kız çocuklarının oğlan çocuklarına göre aile ve eğitim hayatı içerisindeki karar alma süreçlerine katılım oranı oldukça düşüktür. Bu durum da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en açık göstergesidir. Kız çocukları kendileri hakkındaki bir konuda karar alma sürecinde aile veya eğitim hayatı içerisinde aktif bir rol oynayamamaktadır. Kız çocukları yetişkinlerin katı kurallarına oğlan çocuklarından daha fazla uymaya zorlanmaktadır.”
TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARIN KATILIM HAKKINA İLİŞKİN İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ NELERDİR?
Av. Arsal Karakaş “2013 yılında UNICEF’in desteği ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde 81 ilde İl Çocuk Hakları Komiteleri kurulmuştur. Bu komitelerde her yaştan ve kesimden çocuğun temsil edilmesi amaçlanmıştır. Aynı dönemde yeni Anayasa çalışmaları kapsamında il komitelerinden gelen çocuklarla birlikte bir çalıştay düzenleyen Bakanlık, çalıştay raporunu TBMM’ye sunmuştur.
Bir diğer öne çıkan örnek ise; 2004 yılında yürürlüğe giren Dernekler Kanunu’nda görülmektedir. Kanunun 3.maddesi ile On beş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlaki, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurma veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilme hakkı tanınmıştır.
Bununla birlikte on iki yaşını bitiren çocukların da yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilecekleri ancak denetim ve yönetim organlarında görev alamayacakları belirtilmiştir. Böylece çocukların sivil toplum aracılığıyla hak arama, savunuculuk, karar alma süreçlerine dahil olma faaliyetlerine katılımının sağlanması desteklenmiştir.
Bu örnekler haricinde de yasalar aracılığıyla çocukların karar alma süreçlerine aktif katılım sağlamalarını destekleyen düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu düzenlemelere uygulamada daha etkin bir şekilde erişimin önü açılması gerekmektedir.” şeklinde belirtti.
Son olarak çocuğun katılım hakkı kapsamında yapılabileceklere de değinen Av. Arsal Karakaş “Öncelikle çocuklara birey olma bilinci ve ifade özgürlüğü alanlarında yaşlarına uygun temel eğitimler verilmelidir.
Çocuklar sistem içerisinde kendilerinin de bir birey ve kendilerine ilgilendiren konular başta olmak üzere pek çok alanda söz ve hak sahibi olduğunu bilmelidir. Bahsettiğimiz söz ve hak sahibi olma bilinci ile büyüyen çocukların; istismar olaylarına karşı hayır deme, istismara maruz kaldıklarında bunun suç olduğunu bilerek bildirimde bulunma, travmalarla başa çıkma oranlarının daha yüksek olduğu da bilinmektedir.
Bununla birlikte, yukarıda vermiş olduğumuz İl Çocuk Hakları Komiteleri ve Çocuk Dernekleri gibi iyi örneklerin uygulamada desteklenmesi ve daha işlevsel hale getirilmesi gerekmektedir. Ek olarak;
Çocukların eğitim hayatında kendi ilgilerine yönelik ders seçebilmelerine imkân tanınması,
Çocukların sağlık alanında kendilerine uygulanacak tıbbi müdahaleler ve girişimlerle ilgili yaşlarına uygun olarak bilgilendirilmesi/karar vermelerine fırsat verilmesi,
Çocukların medyada yer almaları halinde, yer alma nedenleri ile de bağlantılı olarak gizliliklerine önem verilmesi, özellikle istismar mağduru çocukların unutulma hakkına saygı gösterilmesi,
Çocukların yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan işte çalışmalarının önüne geçilmesi, çocukların zorla çalıştırılmasına ortam sağlanmaması,
Çocuklarla ilgili birey olma bilinci ve katılım hakkı gibi kavramların yetişkinlere yönelik eğitimlerle toplum ve ailelerin bilinçlendirilmesi ve benzeri temel faaliyetler çocukların katılım haklarının desteklenmesine yönelik uygulanabileceklerdir” dedi.
Nirengi Derneği, Psikososyal Destek, İnsani Yardım-Afet ve Acil Durum Yönetimi ve Kalkınma, Risk Altındaki Gruplara Yönelik Doğrudan Destekleme, Savunuculuk ve Ağ Oluşturma, Politika Oluşturma, Toplumsal Diyalog ve Kalkınma, Kapasite Geliştirme ve Araştırma alanlarında projeler yürüten bir sivil toplum kuruluşudur.