Muazzez İlmiye Çığ’ın ardında bıraktığı ‘karanlık iddia’

Türkiye'de Sümeroloji çalışmalarının öncüsü, eski çağ tarihçiliğinin önemli isimlerinden Muazzez İlmiye Çığ’ın önceki gün yaşamını yitirmesinin ardından kardeşi nörolog psikiyatrist Prof. Dr. Turhan İtil’in 12 Eylül Darbesi’nin ardından tutuklanan sağcı ve/ veya solcu mahkûmlar üzerinde yaptığı ilaç deneyler yeniden gündeme geldi.

Aytunç Ürkmez

Türkiye’de Sümeroloji çalışmlarının öncüllerinden olan ve eski çağ tarihçiliğinin önemli isimlerinden Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, önceki gün 110 yaşındayken yaşamını yitirdi. Çığ’ın yaşamını yitirmesiyle kardeşi Nörolog psikiyatrist Prof. Dr. Turhan İtil ile 12 Eylül Cuntası’nın “Türk-İslam sentezi” fikrinin kuramcılarından psikiyatrist Prof. Dr. Ayhan Songar ile 12 Eylül darbesinin ardından tutuklanan sağcı ve/veya solcu mahkumlar üzerinde yaptığı ilaç deneyleri de yeniden gündeme geldi.

‘TARTIŞMALI DENEYLER’

Vakıf, Çığ tarafından 1971’de kuruldu. Çığ’ın kardeşi Nörolog psikiyatrist Prof. Dr. İtil ise yönetim kurulundaydı. Vakıf, ABD’nin New York kentindeki “HZI Research Center”in şubesiydi. Vakıf, yurt dışından getirilen ilaçların, Türk insanına uygunluğu için tıbbi araştırmalar yapıyordu. Vakıf özellikle 12 Eylül Darbesi’nin ardından siyasi tutuklular üzerinde yaptığı deneylerle gündeme geldi. Deneyleri ise Prof. Dr. İtil ve darbe rejimin desteklediği “Türk-İslam sentezi” fikrinin kuramcılarından psikiyatrist Prof. Dr. Ayhan Songar tarafından yapıldı. Gazeteci Serhat Öztürk’ün “Çivi Çiviyi Söker, Muazzez İlmiye Çığ” adlı röporatj kitabında Çığ, yapılan araştırmaları şu ifadelerle anlattı:

“Cinayet işlemiş ve mahkum olmuş sağcı ve solcu çocuklar üzerinde yapılıyordu. Aynı yaştaki aynı eğitim düzeyinde, benzer ailelere gelen ama farklı siyasi tercihleri olan çocuklar seçilmişti. Sonuçta, bu çocukların, ister sağcı ister solcu olsunlar, zeka derecelerininn yapılan kontrollere göre istatistik olarak çok düşük oldukları ortaya çıktı. Ayrıca tetiği çeken profillerin İtalyan-Amerikan mafya mensuplarının profillerine çok benzediği saptandı. Araştırma bitince kardeşim askerlere, ‘Dünyada terör uzamanları var. Siz onları çağırıp, bu bulguları onlara sunun. Size yol göstersinler’ dedi.”

SİYASİ TUTUKLULARA ‘İLAÇ’ DENEYİ

Vakıf tarafından yapılan deneyler, özellikle 12 Eylül Darbesinin ardından, tartışmaların merkezine oturdu. Söz konusu iddialara göre; vakıf tarafından cuntanın yardımıyla Mamak, Metris, Erzurum gibi siyasi tutuklu ve hükümlülerin çoğunlukta olduğu toplama kamplarında sağcı ve/veya solcular üzerinde “farmokolojik” (canlı organizmaya alınan ilaçların yapısını inceleyen bir bilim dalı) deneyler yapıldı. Deneyleri İtil ile Songar yürüttü. Songar, cuntanın emriyle cezaevindeki çalışmalara katıldı. İlaç çalışmaları kamuoyunun tepkilerine neden oldu.

SUNUMLAR CIA İLE ORDUYA YAPILDI

Vakfın, 5 bin kişi üstünde deney yaptığı ileri sürülüyor. İtil, 1985’te Nokta Dergisi’ne verdiği bir röportajında, siyasi tutuklu ve/veya hükümlüleri “terörist” olarak nitelendirerek; “Bunlar buluttan nem kapan insanlar. Kendileri de bilmiyorlar. Kontrol edilemeyen bir kızgınlıkları var. Terörist olmasalardı da katil olurlardı. Türkiye’nin çeşitli hapishanelerindeki teröristlerle görüştük. En iyi ilaç yaştır. Kimse 40 yaşından sonra terörist olmaz. 40 yaşına kadar içeride tutulmaları gerekir” dedi. İtil ile Songar; 1983’te Harbiye Orduevi’nde “Uluslararası Terörün Çağdaş Yönleri” adlı bir seminer düzenledi. İkili 1985’te “Türkiye’de Teröristlerin Rehabilitasyonu” başlıklı bir panel düzenlendi. Katılımcılar arasında İtil ile yakın dostluğu olduğu bilinen CIA İstasyon şefi Paul Henze, Orgeneral Necdet Öztorun, dönemin İstanbul Valisi Nevzat Ayaz vardı.

‘İNSANLARIMIZ KOBAY YAPILDI’

Vakıf, 1990’da Dev-Genç militanı olduğu bilinen kişiler tarafından bombalandı. Aynı zamanda örgüt tarafından bildiri yayımlandı. Bildiride İtil’in ilaç tekellerinin ürettiği yeni ilaçları Türk insanının üzerinde denenmesi için bu vakfın kurulduğu ileri sürülerek, “Sözde devrimciler psikopat kişiliğe sahip insanlar oldukları ispatlanacak ve nasıl ‘rehabilite’ edilecekleri ‘bilimsel’ olarak ortaya konacaktı. İtil, bu konuda 12 Eylül cuntasına akıl hocalığı yaptı. HZİ Vakfı, emperyalist tekeller hesabına çalışan halk düşmanı bir kuruluştur. İnsanlarımı kobay gibi kullanmıştır. Devrimciler tekellerin düşmanı değildir” denildi.

İLHAN SELÇUK GÜNDEME GETİRMİŞTİ

Gazetemiz Cumhuriyet’in eski başyazarı İlhan Selçuk, vakfın bu karanlık çalışmalarını 1985’te gündeme getirdi. Çığ, söz konusu kitapta Selçuk’tan ve Dev-Sol’un saldırısından şöyle bahsetti:

“O İlhan Selçuk filan, bizi rezil ettiler. En sonunda Dev-Sol geldi bizi bombaladı. Turan’ı beklemeişler. Bereket o ki gün sonra geldi. Bizim personeli silah zoruyla bir yere kapatıp Turan’ın odasına bomba koymuşlar. Bomba olayından sonra biz burayı kapattık.”

SADAT’A UZANAN SONUÇLAR

Dernekle bağlantılı olan bir kişi de Üsküdar Üniversitesi Rektörü SADAT’çı Prof. Dr. Nevzat Tarhan idi. Tarhan, Sorgan’ın asistanlığını yaptı. Tarhan, söz konusu vakfın çalışmalarına katılmadığını ileri sürse de Songar’ın bulduğu sonuçları kendisinin de bulunduğunu “Araştırmanın sonuçlarına göre sağcılar geri zekalı, solcularsa anti sosyal ve psikopat çıktı” ifadeleriyle açıkladı.