Metal’deki grev, cumhurbaşkanı kararıyla milli güvenliğe aykırı bulunarak ‘ertelendi’
Metal sektöründe Birleşik Metal-İş Sendikası’nın, yürüttüğü toplu iş sözleşmesinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasıyla başlayan grevler ertelendi. Karara tepki gösteren sendika başkanı Atar, “Bu işyerlerinde yurtiçine yönelik üretim yok. Yani milli güvenlik söz konusu değil” dedi. Zorunlu Yüksek Hakem Kurulu süreci nedeniyle “erteleme” fiilen “yasak” anlamına geliyor. Birleşik Metal-İş ise yasağı tanımadığını, grevlerin devam edeceğini duyurdu.
Cengiz Karagöz / Eylül BarutBirleşik Metal-İş Sendikası’nın, beş işletmede 2 bin işçi için yürüttüğü toplu iş sözleşmesi sürecindeki anlaşmazlık nedeniyle uygulamaya koyduğu grev kararları, dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan bir kararla MESS’e bağlı dört işletmede 60 gün süreyle ertelendi. Ertelemenin gerekçesi ise bir kez daha “milli güvenliği bozucu nitelikte görülmesi” oldu. Ancak ilgili yasaya göre “erteleme” fiilen grevin “yasaklanması” anlamına geliyor. Çünkü bu kararla birlikte toplu iş sözleşmesiyle ilgili zorunlu Yüksek Hakem Kurulu süreci başlıyor. Bu kurulun kararları da kesin oluyor.
ANAYASAYA AYKIRI
Yeni durumla ilgili açıklama yapan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, çeşitli sektörlerde çok sayıda grev olduğunu ancak yasaklama kararının yalnızca MESS’e üye olan dört işletmede uygulandığını ifade ederek şöyle devam etti: “Bu grev yasağının hukuk dışı olduğunun özetidir. Sadece MESS üyesi işletmelerdeki grevler tam da adrese teslim olarak yasaklanmıştır. Oysa birkaç ay önce MESS’ten ayrılan ve yine grev kararı aldığımız bir işyeri olan Green Transfo’da grev yasaklanmadı. Yapılan işlemin milli güvenlikle ilgisi yok ve bir sermaye örgütünün korunmasından başka bir anlamı da yok. Ayrıca grev yasaklamalarının yapıldığı işyerleri trafo üreten ve ürettiklerinin tümünü de ihraç eden işletmeler. Dolayısıyla, bu fabrikaların yurtiçine yönelik üretimleri yoktur ve bu nedenle de Türkiye’nin milli güvenliği bozması söz konusu değil.”
Erteleme uygulamasının Anayasaya da aykırı olduğunu ve bu nedenle grevlere devam edeceklerini açıklayan Atar, konuya ilişkin daha önce verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını anımsattı. Atar, “Sermaye ve iktidara düşen görev grev yasaklayarak toplu sözleşme hakkını engellemek değil, işçinin toplu pazarlık hakkının kullanılmasının önünü açmaktır” diye konuştu.
Toplu iş sözleşmesiyle ilgili süreçte yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili de bilgi veren Atar, yoksulluk sınırının altında düşük ücretlerle çalışan işçilerin ücretlerini iyileştirmek amacıyla yüzde 125 ücret zammı talep ettiklerini anımsattı ve şu bilgiyi verdi: “Aylarca süren görüşmelerde MESS bize yüzde 40 ücret zammı teklif etti. Bu oranın anlamı, metal işçilerinin açlık sınırında ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam etmeleri anlamına geldiğinden anlaşma sağlanamadı. Sendikamızın bu süreci masada bitirme çabasına karşın maalesef talep ve beklentilerimize uygun bir ücret zammı teklifi verilmedi. Bunun yanında, hiçbir talebimiz kabul edilmediği gibi haklarımızı geriye götürmeyi hedefleyen tekliflerle karşı karşıyayız.”
21 YILDA 21 ERTELEME
Öte yandan Prof. Dr. Aziz Çelik’in dün yayımladığı çalışamaya göre 2003-2024 yıllarında grev erteleme için 21 kararname yayımlandı. Verilen son kararla birlikte 197 bin işçinin grevi yasaklandı. Bu dönemde greve çıkabilen işçi sayısı 90 binde kaldı.
‘EMEKÇİDEN DEĞİL SERMAYEDEN YANA’
Birleşik Metal-İş’in grevlerini desteklediklerini belirten Birleşik Kamu-ş Genel Sekreteri Özgür Aras, şunları vurguladı: “Bugün emekçiden değil sermayeden yana tavır alan bir hükümetle karşı karşıyayız. Oysa grev hakkı son noktadır. Hakkınızı almak için bir mücadele yürütürsünüz, bu doğrultuda gerekli görüşmeleri yapar ve uğraşırsınız. Burada grev son kozumuzdur. Siz bu kozu, yani hakları için eylem yapmayı işçilerin elinden alırsanız bunu kabul edemeyiz. Erteleme emekçinin içinde bulunduğu durumu görmezden gelmek demektir.”