Masquerade gece kulübündeki yangında ölenlerin yakınları ve olaydan kurtulan bir çalışan anlatıyor: ‘Bu bir iş cinayeti’
İstanbul Beşiktaş'taki gece kulübü Masquerade'de çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetti. BBC Türkçe’nin görüştüğü, yaşamını yitirenlerin arkadaşları ve aile üyeleri ile yangından kurtulan bir çalışan, olayda birçok ihmalin iç içe geçtiğini savundu.
BBC TürkçeMahmut Hamsici
BBC Türkçe
İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki Masquerade adlı gece kulübünde, Salı günü çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetti.
Gayrettepe Mahallesi’ndeki bir binanın eksi bir ve eksi ikinci katındaki kulüpte yapılan tadilat sırasında gündüz saatlerinde yaşanan yangınla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 kişiden sekizi tutuklandı.
Olayla ilgili hazırlanan ön bilirkişi raporunda çeşitli ihmal ve kusurlar bulunduğu belirtildi.
BBC Türkçe’nin görüştüğü, yaşamını yitirenlerin arkadaşları ve aile üyeleri ile faciadan kurtulan bir çalışan, olayda birçok ihmalin iç içe geçtiğini savundu.
“Yangının seçim sonrasına denk geldiği için olması gerektiği kadar gündeme gelmediğini” ifade eden bu kişiler, yas sürecinin ardından hukuki mücadele başlatacaklarını söyledi.
Yangından kurtulan çalışan: ‘A’dan Z’ye tedbirsizlik vardı’
BBC Türkçe’ye konuşan, yangından kurtulan kulüp çalışanlardan biri “Dükkanda A’dan Z’ye tedbirsizlik vardı” diyor.
İsminin yazılmaması kaydıyla konuştuğumuz çalışan, “Ramazan döneminde işyerinde tadilat olduğunu, bir yandan usta ve işçi ekiplerinin mekâna gidip çalıştığını, diğer yandansa mekânın personeli olarak kendilerinden de oraya gidip çalışmalarının istendiğini” anlatıyor.
Tadilat sırasında ise hiçbir tedbir alınmadığını savunuyor:
“Komilik, garsonluk vs. yapan insanlar bunlar. Sen niye bu çocukları boşu boşuna o dükkana getiriyorsun? Bu insanların hiçbir inşaat bilgisi yok. Biz birkaç saat çalışıyorduk, sonra duruyorduk. Kimsede baret yok, maske yok. Toz oluyordu, demir kaldırıyorduk, yükseklere çıkıyorduk. Yangın olmasa dahi tehlikeliydi. Hiç tedbir yoktu.”
Bu kişi, mekânda, yangın durumunda nereden çıkılacağına dair herhangi bir işaret bulunmadığını, yangın tüplerinden bazılarının çalışmadığını, havalandırma sistemlerinin de çalışır durumda olmadığını savunuyor.
Kendisinin kurtulmasını ise şöyle anlatıyor:
“Ben saniyelerle kurtuldum. Depo çıkış kapısına yakındım. Tahtaları alıp molozların yanına atıyorduk. Yangın olduğundan hemen müdahale etmeye çalıştım ama çok fazla duman vardı, içeri giremedim. ‘Arkadaşlar buradan çıkın’ diye sesimi duyurmaya çalıştım.
“Birçok insan ise yangından dolayı bu kapıya değil de başka bir taraftaki müşteri çıkış kapısına doğru yönelmiş. Orada uzun bir koridor vardı. O kapı da anlatıldığına göre kapalıymış. Zaten o kadar ağır bir duman vardı ki insan hemen bayılır. Normal bir duman değildi, çok ağırdı.”
Bu çalışan yaşananlara, “Bu olay tamamen bir iş cinayetidir” diyerek tepki gösteriyor.
‘Ramazan’da insanlar çağrılıp tadilatta çalıştırılıyordu’
Bir dönem işletmede barmen olarak çalıştığını ve hayatını kaybedenlerden bazılarının yakın arkadaşları olduğunu söyleyen, isminin yazılmaması kaydıyla BBC Türkçe’ye konuşan bir başka kişi, Ramazan aylarında personelin hep bu tadilatlarda çalıştırıldığını öne sürüyor.
Hatta geçmişte, Ramazan ayında çalışanların ücretsiz izne çıkarıldığı halde çağrılıp çalıştırıldığını iddia ediyor ve ekliyor:
“Barmen, garson vs. her işi yapan olarak bu tadilat sürecinde oraya gittiğimizde moloz taşıma, eşya taşıma, gelen gidene yardımcı olma gibi işler yapardık.”
‘Alternatif bir giriş kapısının olmaması akla ziyan’
Hayatını yitirenlerden DJ Mehmet Okumuş’un hem yakın arkadaşı hem de iş ortağı olan ve yine isminin yazılmaması şartıyla konuştuğumuz bir kişi de kendisinin daha önce bu mekâna gittiğini belirtiyor, personel girişi ve malzemeler için kullanılan kapıdan sonraki koridorun çok dar olduğunu savunuyor.
Bu kişi, “Orası çok büyük bir yer. Böyle bir olayın içeride 1500 kişi varken yaşandığını hayal bile edemiyorum. Bu kadar çok insanın tahliye edilebileceği alternatif bir giriş kapısının olmaması akla ziyan” diyor.
Bu kişi bir keresinde Mehmet Okumuş ile yangın muhabbeti yaptığını da anlatıyor: “Ben bir keresinde Mehmet’e merak edip sordum. ‘Mehmet, burası yerin iki kat altı. Sadece bir tane ana kapısı var. Allah korusun burada bir yangın olsa nasıl olur?’ dedim.”
Mehmet Okumuş’un arkadaşı, yas sürecinin ardından tüm yakınları bir araya getirmeye çalışacaklarını ve hukuki süreci yürüteceklerini söylüyor:
“En azından bu şekilde işletme açan kişilere en ağır cezalar verilsin. Bir sürü insanın canı yandı. Gelip hastane önünde, adli tıpta yaşananları, çığlıkları, anlatılanları duymanız lazımdı.”
‘Labirent gibi bir yapısı varmış’
Hayatını kaybeden çalışanlardan, mekânda garson olarak görev yapan Şivan Dolu’nun komşusu ve hemşehrisi olan, isminin yazılmamasını isteyen bir kişi de hem Dolu ile hem de diğer çalışanlarla sohbetlerinden, mekânın karmaşık bir mimari yapısı olduğunu anladığını anlatıyor:
“Orada bizzat çalışan arkadaşlarım bana hep ‘Oraya gittiğimizde bazen kayboluyorduk’ diyorlardı. ‘Labirent gibi bir yapısı var, bir yerden giriyoruz sonra aynı yerden hemen çıkamıyoruz’ diyorlardı. Hatta mahalleden bir arkadaşım sırf bu yüzden orada çalışmak istemediğini söylemişti.”
Bu kişi de mekân çalışanlarının tadilata çağrılmasına tepki gösteriyor: “O insanları tadilata çağırıp getir götür işleri yaptırıyorlar. Bu hiç profesyonelce değil. Kaynakçı değilsin, usta değilsin vs.”
Bu kişi, hem bu mekânda hem de bu tür kulüplerde çalışma şartlarının zor olduğunu söyleyip devam ediyor:
“Bu insanlar gece çalışıyor, gündüz yatıyorlar. Hiçbir sosyal hayatları yok. Bazı insanlar bu işleri bırakamıyor çünkü kazandıkları para diğer işlere göre biraz daha iyi olduğu için mecbur kalıyorlar. Şivan’ın ailesi de onun o işi yapmasını hiç istemiyordu. Hatta bırakması için yalvarmışlar.”
BBC Türkçe’ye konuşan, olayda teyzesinin oğlu Gökhan Akbulut’u kaybeden Murat Solmaz da, Akbulut’un dönem dönem kendisine işletmedeki şartlardan yakındığını anlatıyor:
“Teyzemin oğlu üniversiteye gitmişti. İstediği gibi bir iş bulamadığı için burada barmen olarak çalışmaya başladı. Bana işinin çok ağır olduğunu, çıkmak istediğini söylüyordu. Başka iş arıyordu ama bulamamıştı.”
17 yaşındaki Efe Demir'in babası: “Efe bana, 'Burada Allah korusun bir şey olsa nasıl çıkarız bilmiyorum' diyordu”
17 yaşındaki Efe Demir de yangında yaşamını yitirenler arasında yer alıyor.
Efe Demir'in babası Adem Demir yaşananlara, "Bu yangın, 29 kişinin cinayetidir" diyerek tepki gösterdi.
Baba Demir emniyette verdiği ifadesinin ardından basın mensuplarına açıklama yaptı.
Oğlunun mobilya ve dekorasyon alanında çalıştığını söyleyen Demir, “O, meslek sahibi olmak istiyordu. Dışarıdan okulunu okuyordu. ‘Hem okuyup hem çalışayım baba, bir meslek sahibi olayım’ diyordu. O gün orada çalışıyordu. Mobilya dekorasyon üzerine oraya montaja gitmişlerdi" dedi.
Baba Demir, “Efe bana, 'Burada Allah korusun bir şey olsa nasıl çıkarız bilmiyorum' diyordu. İçine mi doğdu artık bilmiyorum” diye konuştu.
“Bundan sonraki süreci de takip edeceğiz. Olayın arkasındayım babası olarak” diye de ekledi.
Ön bilirkişi raporunda neler var?
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında, “şüphelilerin kusurlu oldukları, iş yerinin fenni ve teknik açıdan çalışmaya elverişli şekilde tutulması amacıyla üzerlerine düşen yasanın yüklediği yükümlülükleri yerine getirmedikleri ve bu sebeple birden fazla kişinin ölümüne sebep oldukları” belirtiliyor.
Ön bilirkişi raporunda ise “kulübün tüm kısımlarında aynı anda çalışma yapıldığı için çok fazla çalışan içeride olduğu, yangına ilk olarak çalışanlar tarafından müdahale edildiği ancak başarı sağlanamadığı, yangının bir dakikadan az süre içerisinde büyüdüğü ve çıkış yolunun alevlerle kesildiği” aktarılıyor.
Raporda, “yanıcı malzemelerin iş yerinde depo edildiği, açık kaynak yapıldığı ve kaynak çapaklarının etrafa sıçradığı, yangın çıkış kapılarının kapalı olduğu, yangın söndürme sisteminin çalışmadığı, ayrıca ifadelere göre yangın söndürme tüplerinin bir kısmının çalışmadığına” dikkat çekildi.
Raporda, “mahsur kalan 29 çalışanın yangın esnasında oluşan yüksek ısı ve karbonmonoksit gazından etkilenerek eks oldukları (öldükleri) tahmin edilmektedir” ifadesi yer aldı.
Ajanslar; iş yerinin ruhsatlandırılması, çalışma izni ve esasları ile süreç içindeki denetimlerine dair tüm bilgi ve belgelerin toplanmakta olup, ilgili kamu ve belediye görevlileri hakkında soruşturma başlatılacağının öğrenildiğini de aktarıyor.
Şirket yetkilileri ne diyor?
BBC Türkçe, kulübe ait tüm iletişim kanalları üzerinden, yetkililer veya avukatlardan görüş talebinde bulundu ancak henüz bir yanıt alamadı.
Haber ajansları, şüphelilerin emniyetteki ifadelerini yayımladı.
Buna göre gece kulübünün sahiplerinden, şüpheli Ş.Ş. ifadesinde, söz konusu yerde kiracı olduğunu, bir mimarlık ofisiyle görüştüğünü, ardından iş yerine gelerek projeyi çizdiklerini söyledi.
Mimarlarla sadece proje üzerinde anlaştıklarını ifade eden Ş.Ş, geri kalan işleri, daha önce de iş yaptırdığı K.E. ve R.A'ya vermek istediğini, bu kişilerle iş yerinde görüştüğünü, ardından da şüpheliler İ.B. ve M.M.C. ile görüşme yaptıklarını belirtti.
Şüphelilerden K.E. ile anlaştıklarını belirten Ş.Ş, iş yerinde son üç gün sahneyi düzenleyen ustaların da çalışmaya başladığını anlattı.
Gece kulübünün ortağı şüpheli F.D. ise ifadesinde, ücretli öğretmen olarak çalıştığını, gece kulübünde herhangi bir pozisyonda görev yapmadığını öne sürdü.
F.D, kulübün sahibi eniştesi Ş.Ş'nin borçları nedeniyle yaklaşık üç yıl önce kağıt üstünde iş yerinin oranını bilmediği bir ortaklığını üzerine aldığını söyledi.
Kulübün ortaklarından şüpheli M.M.C. ise yaklaşık iki yıldır kulübün satın alma ve ön muhasebe bölümünde çalıştığını, iş yerinin yüzde 50 ortağı olduğunu söyledi.
Bu kişi, olay günüyle ilgili olarak da çalıştığı bölümün yanındaki ofisten, yan taraftaki mağazaya açılan bir kapı olduğunu, bu kapıyı açıp kendilerini dışarı attıklarını belirtti ve “İş yerinde yoğun duman ve ateş olması sebebiyle içeriye girip müdahalede bulunamadık" dedi.