Marmara'da denizkestanesi artışıyla gelen tehlike sinyali

İstanbul Üniversitesi tarafından Marmara Denizi'nde yapılan araştırmada, organik kirliliği seven denizkestanesi türünde aşırı artış olduğu tespit edildi. İstanbul Üniversitesi Balıkçılık ve Su Ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü, Balıkçılık Teknolojisi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, "Bu durum biyoçeşitliliği değiştirebiliyor, biyoçeşitliliği düşürdüğünü görmekteyiz. Balık türlerinde bir azalma söz konusu. Her bir türün dengede olması lazım. Bu iyi bir durum değil" diye konuştu.

DHA

Marmara Denizi'nde ekosistemi dengede tutan denizkestanelerinin çoğaldığı tespit edildi.

Bir kısmı veya tamamı su içinde yaşayan, suda serbest yüzen ve çıplak gözle görülebilecek büyüklüğe sahip, yüksek yapılı su bitkileri olan makrofitlerin artışını kontrol altında tutan denizkestaneleri, su altındaki oksijen akışının dengesini de sağlıyor. İstanbul Üniversitesi tarafından haziran ayında Marmara Denizi'nde gerçekleştirilen seferde denizkestanelerinin çoğaldığı ortaya çıktı.

"DENİZKESTANELERİNİN FAZLA OLMASI ALGLERİN AZALMASINA NEDEN OLUR"

İstanbul Üniversitesi Balıkçılık ve Su Ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü, Balıkçılık Teknolojisi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Firdes Saadet Karakulak, denizkestanelerinin Marmara Denizi'ndeki önemine değinerek, "Denizkestanesi özellikle bentik bölge dediğimiz deniz dibinde yaşayan bir canlı. Daha çok alglerle beslenen diğer balıkların da besinini oluşturan bir canlı. Bu canlılar aslında suyu süzerek beslenme eğilimi gösterirler. Türkiye denizlerinde 20'ye yakın denizkestanesi türü var. Marmara Denizi'nde 18 tane tür var. Her biri farklı özelliğe sahip. Ticareti yapılan Paracentrotus lividus türü, oksijeni bol olan denizlerde daha çok bulunur. Onun olduğu bölgeleri temiz bölge olarak isimlendirebiliriz. Ama İstanbul'da, Brissopsis lyrifera türler ise; organik kirliliğin yoğun olduğu yerlerde aşırı çoğalma eğilimi gösterir. Her bir tür, bize o deniz hakkında bilgiler verebiliyor. İklim değişikliğinin etkisi de var, bununla birlikte denizlerde de asitleşme söz konusu. Bu tüm deniz canlılarını etkilemekte. Mercanlar, denizkestaneleri de bu durumdan etkileniyorlar. Dolayısıyla popülasyonlarında bir azalma var. Özellikle Marmara Denizi hassas bir deniz, müsilaj oluşumları var. Müsilaj oluşumunda biliyorsunuz diğer deniz canlıların etkisi olabiliyor. Biz bu alglerin aşırı çoğalmasını engellememiz için mutlaka denizkestanesinin avcılığının Marmara Denizi'nde yapılmaması lazım. Denizkestanesinin az olması alglerin aşırı çoğalmasına, denizkestanelerinin fazla olması alglerin azalmasına neden olur. Bu dengenin sağlanması lazım. Denizkestanesi ile beslenen balıklarda da aşırı avcılığın yapılmaması gerekiyor" dedi.

"DENİZKESTANESİNDE AŞIRI BİR ARTIŞ SÖZ KONUSU"

Prof.Dr. Firdes Saadet Karakulak, "Geçen ay Marmara Denizi'nin seferini gerçekleştirdik, şu an ekosistemde bir canlılık var. Geçen ay Marmara Denizi'nde Oksijeni seven denizkestanesinde (Paracentrotus lividus) bir artış söz konusu. Diğer organik kirliliği seven denizkestanesinde de (Brissopsis lyrifera) aşırı bir artış var. Bu durum biyoçeşitliliği değiştirebiliyor, biyoçeşitliliği düşürdüğünü görmekteyiz. Balık türlerinde bir azalma söz konusu. Her bir türün dengede olması lazım. Bu iyi bir durum değil" diye konuştu. 

"BU DURUM MÜSİLAJI TETİKLEYEBİLİR"

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, makrofitlerin aşırı çoğalması nedeniyle denizde oksijensiz alanlar oluşabileceğini belirterek, "Denizkestanelerinin sayısı azaldığı zaman makrofitler çoğalmış olurlar. Bunların çoğalması o bölgedeki azotu, fosforu azaltır ama kıyısal anlamda biyolojik çeşitliliğe bağlı olarak birtakım ekolojik olayların negatif etkiler ortaya çıkmasına neden olur. Aşırı alg çoğalması o bölgede üretimden daha çok oksijen tüketimine neden olacağı için ölü bölgelerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu durum müsilajı tetikleyebilir" şeklinde konuştu