Kuduz paniği! Köpeklerin saldırdığı 2 çocukla ilgili yeni gelişme: 'Tanı kesinleşti'
Bitlis'te sokak köpeklerinin ısırması sonucu kuduz şüphesi ile Ankara'ya sevk edilen 2 çocuktan Mustafa Erçetin'e (10) kuduz tanısı konulurken, Polat Ergün'ün (9) ise kuduz olmadığı belirlendi.
DHAHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, Mustafa Erçetin'in durumunun ciddiyetini koruduğunu belirterek, "Solunum cihazına bağlı olarak hastamız yoğun bakım ünitesinde izleniyor. Sağlık durumu biraz olumsuz yönde. Kuduz hastalığı geliştikten sonra özel bir tedavisi yok, destekleyici tedavi uygulanıyor" dedi.
Bitlis'in Adilcevaz ilçesinin Göldüzü köyünde yaşanan olayda, Mustafa Erçetin ve Polat Ergün, sokak köpekleri tarafından ısırıldı. Adilcevaz Onkoloji Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan çocuklar, kuduz şüphesi ile Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Tedavi altına alınan ve sağlık durumu ciddiyetini koruyan Mustafa Erçetin'e kuduz tanısı konuldu. P
olat Ergün'ün ise yapılan tetkiklerde kuduz olmadığı anlaşıldı. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, Hasan Doğramacı Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Serap Sivri ve Sağlık Hizmetleri Birimi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Necla Özer, çocukların sağlık durumuna ilişkin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde basın mensuplarına açıklamada bulundu.
'SAĞLIK DURUMU OLUMSUZ YÖNDE'
Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, Mustafa Erçetin'in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu belirterek, "İlk vaka Sağlık Bakanlığı aracılığı ile 21 Ekim tarihinde geldi. Kuduz bulguları olan çocuğun sevk edilmesi istendi. 10 yaşında bir erkek çocuk. Okul çıkışında eve dönerken bir köpek tarafından ısırılmış, aileye ise bisikletten düştüğünü söylemiş. 19 Ekim'de sağ kolunda uyuşma başlamış. Bitlis'te doktora götürüldü, kuduz aşısının ilk dozu yapıldı. Uyuşukluk artınca gözlem altında tutuldu.
Çocuk buraya geldiğinde bilinci açıktı, belirtilerini bize kendisi söyledi. Kolunda uyuşma olduğunu, karnının ağrıdığını, sudan korktuğunu söyledi. Muayene bulguları normalken birkaç saat içinde hırçın, anlamsız davranışların görülmesi, kollarını kasması gibi bazı davranışları ortaya çıktı. Ondan sonra yoğun bakım ünitesine alındı. İlk iki tetkiki negatif geldi, yalnız 3'üncü örneğinde tükürükte kuduz virüsünün saptandığı belirtildi. Tanı kesinleşti, hasta sakinleştirilerek uyutuldu. Solunum cihazına bağlı olarak hastamız yoğun bakım ünitesinde izleniyor. Sağlık durumu biraz olumsuz yönde, arkadaşlarımız tüm yaşam desteğini veriyorlar. Kuduz hastalığı geliştikten sonra özel bir tedavisi yok, destekleyici tedavi uygulanıyor. Isıran köpek ölü olarak bulundu, kuduz virüsünü taşıyan köpekler ısırdıktan 10 gün sonra ölür" dedi.
'KUDUZ TANISI NEGATİF ÇIKTI'
Prof. Dr. Cengiz, Polat Ergün'ün aynı bölgede yaşadığını, yavru köpeğe taş atması sonucu ısırıldığını belirterek, "Aynı bölgede temaslı hasta taraması yapılırken, küçük köpek tarafından ısırıldığını söylemiş. Bu hastamız da hastanemize sevk edildi. Köpek canlı olarak bulundu. Çocuğun ilk 3 doz aşısını tamamladık. Kuduz tanısı negatif çıktı, bugün yarın taburcu edeceğiz. Köpeğin kışkırtma, taş atma sonucu mu yoksa durduk yere mi ısırdığı bizim için önemli" diye konuştu.
'ERKEN TANI İLE ÖLÜMLER ÖNLENEBİLİR'
Prof. Dr. Cengiz, kuduz belirtileri, ilk müdahale ve dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin de şunları söyledi:
"Ülkemizdeki kuduz vakalarının tamamına yakını köpek ısırması sonucu gerçekleşiyor. Burada önemli olan temastan sonra yaranın temizliğini yapmak. Hasta hayvan, tükürüğündeki mikropları kas içine bulaştırınca, kas içindeki sinirler boyu ilerleyerek omuriliğe, sonra beyne doğru gidiyor. Bulguların çıkması 1-3 ay kadar sürebiliyor. Önemli olan, kuduz virüsü sinir dokusuna daha girmeden oraya girişini engellemek. Bunun için çok iyi yara temizliği yapılması gerekiyor.
Akan suda basınçlı olarak yaranın 10-15 dakika temizlenmesi gerekiyor. Bir alkol ile de temizliğin tamamlanması öneriliyor. Bundan sonra hastanın en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor. Özellikle yüze, beyne yakın yaralanmalar, parmaklardan olan ısırılmalar bizim için daha önemli, virüs buralardan daha kolaylıkla beyne ulaşıyor. Hastanın izlenmesine başlandıktan sonra hayvanın da gözlem altında tutulması lazım. Hastanın özellikle riskli yaralanmada lokal yara bakımından, sonra kuduz aşısının başlanması bizim için önemli. Erken tanı ile tedavisine başlanırsa ölümlerin çoğu engellenmiş oluyor."
'BELİRTİLER ORTAYA ÇIKINCA AŞININ FAYDASI OLMUYOR'
Prof. Dr. Cengiz, kuduz aşılarının sağlık kuruluşları tarafından ücretsiz yapıldığını hatırlatarak, "Aşıların gözetim altında, sağlık personeli tarafından yapılması önemli. El teması ya da diğer yollarla bulaş söz konusu değil. Çocukların ailelerine haber vermesi, bu durumda çok önemli.
Kuduz hastalığı önlenebilir. Sağlık sistemine henüz ulaşamamış, ailenin bilmediği zamanlarda maalesef istenmeyen sonuçlar olabiliyor. Kuduz hastalığının belirtileri öne çıktıktan sonra aşı ya da hazır antikorların faydası olmuyor. Ailelerin farkındalığı önemli. Bazen çocuklar, korkuyor, söylemiyor. Kuduz hastalığı gerçekleştikten sonra hayatta kalma olasılığı düşük. Kuduz hastalığı geliştikten sonra hastalığı durdurmak imkansıza yakın. Erken teşhis, sinir dokularına yayılmadan hastalığın önlenmesi önemli. Tedavi edilebilir bir hastalık; ama geciktirilmemesi lazım" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Serap Sivri ise, ailelere önerilerde bulunarak, "Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatında da aşı ile önlenebilir hastalıklar belirtiliyor. Aile çocuğuna banyo yaptırırken bir ısırma gördüğünde bu olayın üstüne gitmesi gerekir. Bunun bir basit düşme veya sıyrılma olmadığın fark ediliyor olması lazım" dedi.