Kızkulesi Adası açıklarında balık çiftliği garabeti!
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet Ege için yazdı...
cumhuriyet.com.trAKP yine yaptı yapacağını.
İzmir’in şirin ilçesi Dikili’de 1. derece SİT korumasındaki Kızkulesi Adası açıklarına yapılmak istenen balık çiftliği projesine onay verdi.
Projeye göre 100 bin metrekarelik alana bir balık çiftliği kurulması düşünülüyor.
Yılda 850 ton levrek, 100 ton çipura yetiştirilmesi hedefleniyor.
Ayrıca çiftlikte yılda 3 milyon yavru balık yetiştirilecek.
Lakin proje alanı birinci derece doğal SİT alanı olan Kızkulesi Adası’na neredeyse 700 metre uzaklıkta.
Hal böyleyken bir yurttaş olarak isyan etmemek elde değil.
Balık çiftliklerinin yarattığı hatta turizmi zorlayan kirlilik hala sürerken hem de SİT alanı olan bir alana balık çiftliği kurmak akıl alır gibi değil.
Denizlerimizin oksijen kaynağı olan posedonya çayırları yok olmuş, deniz kirlenmiş neredeyse içerisindeki hayat ölmüşken, çiftlikleri iki mil açığa alarak kirlilik sorununu çözmeye çalışan bir anlayışla yola devam ediyoruz.
Elbette balık çiftliklerinin ekonomimize katkısının farkındayız.
İhracat olarak düşünüldüğünde Avrupa’da yenen her 3 balıktan biri ülkemizin.
Ama üretimi denizlerimizi kirletmeden de yapabilir, çiftlikleri turizm bölgelerinin dışına taşıyabilir hatta ilerleyen teknoloji sayesinde balık yem ve dışkılarının suyu kirletme zararını önleyebiliriz değil mi?
Mesela SİT alana balık çiftliği kurmayabiliriz.
Peki “Ben yaptım oldu” dersek ne olur?
Cevabı çok net.
Eğer daha da kirletmeye devam edersek, yakın bir gelecekte denizlerimizde yüzemeyebiliriz.
Abartmıyorum.
Deniz Salyası sorununu henüz daha yeni yaşamadık mı?
Dediğim gibi bu sorunları çözmek elimizde.
İşe dünyanın ikinci en büyük deniz ürünü üreticisi konumundaki Norveç’i örnek alarak başlayabiliriz.
Norveç’in deniz ürünlerini yönetim prensibi; politik, çevresel ve endüstriyel menfaatlerin ortak sorumluluğunda sürdürülebilir bir endüstri yaratmayı hedeflemekte.
Ülkedeki bilimsel araştırma ve düzenleme maliyetlerinin tümü, ihracattan gelen satış vergileri ile sanayi tarafından ödeniyor.
Böylece paydaşlar arasındaki ekonomik, sosyal ve çevresel denge sağlanmış oluyor.
Bu nedenle balık çiftlikleri konusuna geniş bir perspektiften bakılmalı diye düşünmekteyim.
Norveç’in kafeslerinin yüzde 97.5’ini su; yüzde 2.5’ini balıkların oluşturması ve antibiyotik kullanımını 1980’lerden bu yana yüzde 99 azaltılmış olması iyi bir referans olmalı öyle değil mi?
Bizlerin de insan sağlığı kadar, balıkların refahı ve sağlını düşünmeye başlamamız bu yolda atılacak önemli adımlardan biri olacaktır.
Bu vesileyle hem denizlerimizin geleceğini korurken hem de Dikili örneğinde olduğu gibi SİT alanlarını koruma fırsatımız doğacaktır.
Kızkulesi Adası alelade bir yer değildir.
O yüzden düşünülen balık çiftliği projesi ortadan kaldırılmalı, illa yapılacaksa farklı bir yere ve Norveç örneğindeki gibi yapılmalıdır.
Yoksa denizlerimizi kısa zamanda yok edeceğiz.
Benden söylemesi…