Kargo ücretsiz "Diriliş Ertuğrul Kılıcı"

İstanbul’da sokak ortasında Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz cinayetinden sonra öldürme maksatlı kullanılabilecek kesici aletlerin internet üzerinden denetimsiz bir şekilde kolaylıkla satın alınabilmesi bir kez daha gündeme geldi.

cumhuriyet.com.tr

Eminönü’nde birçok dükkânda satır ve benzeri kesici aletler rahatlıkla alınabiliyor.

BirGün'den Filiz Gazi'nin haberine göre, ilgili sitelerde üstünde kurt resmi olan “sallama satırdan”, “Diriliş Ertuğrul Kılıcı”na kadar her çeşitte öldürücü aletler satılıyor. Dükkan sahipleri, “Diriliş Ertuğrul kılıcı” için bir miktar kapora istiyor. El yapımı olduğunu, sipariş üzerine üretildiğini söyleyerek “En geç 10 gün içinde elinize ulaşır” diyor.

‘SİLAH KÜLTÜRÜ’ BÜYÜK TEHLİKE

Yine yakın zamanda Çorum'un Bayat ilçesinde düğün töreninde havaya ateş açıldığı sırada kurşunların isabet ettiği iki kişi hayatını kaybetti. Ülkedeki “silah kültürü”, ruhsatsız silah sayısının yüksek olmasının bir nedeni. Silah üreticileri ve devletlerin yakın ilişkileri, silahlanmama karşıtı politikalar karşısındaki en büyük engel. Ülkede babadan, dededen kalma silah geleneğinin yerleşikliği de düşünüldüğünde ruhsatsız silah sayısını kestirmek zor.

Jandarma Genel Komutanlığı 2020 Yılı Faaliyet Raporu’na göre, Jandarmaya 2019 yılında silah bulundurma ruhsatı için 13 bin 206 başvuru yapılırken, 2020 yılında bu oran yüzde 34 artarak ve 17 bin 751’e çıkmış.

HER BAŞVURAN SİLAH ALMAMALI

Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan, “Silah ruhsat alımında gerekli prosedürlerin uygulandığını düşünüyor musunuz?” sorusuna “Uygulanmıyor. En azından sağlık muayenesi daha ayrıntılı olabilir” diyerek yanıt veriyor ve şöyle açıklıyor:

“Özellikle psikolojik değerlendirmesinde; kişilik özelliklerinde nevrotiklik, psikotiklik ve yalan söyleme düzeyi, bağımlılık düzeyi; özellikle kumar ve internet bağımlılık düzeyi, psikolojik hastalık düzeyi; takıntılı, aşırı kıskançlık, şizofren ve sürekli kaygı hali, şiddet boyutu ve ayrıca gerçeği değerlendirme özelliklerine bakılabilir.

Bu testler bilgisayar üzerinden dokunmatik ekran ile yapılmalı. Test öncesi onam alınarak, test anında video kayıt yapılmalı. Raporda test anında çekilen fotoğraflar mutlaka yer almalı. Sonuçta her başvuran silah almamalı. Silah ruhsatı için başvuranların üçte birinde psikiyatrik sorun olma ihtimali vardır. ‘Psikolojik değerlendirme’ eziyet ve külfete dönüşmemesi için; baştan imza attırarak taahhüt altına alındığında uygulanmalıdır. Çok dikkatli olunmalıdır. Terste tepebilir. Kayıt dışına talebi artırır.”

TAKSİTLE ALINMIŞ BİR SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜ

2019 yılında, 17 yaşındaki lise öğrencisi Helin Palandöken sosyal medya hesabında “Gizli bir platonik sapığım var. Sokağa çıkmaya korkuyorum” diye yazdıktan birkaç gün sonra pompalı tüfekle vurularak öldürülmüştü. Babası Nihat Palandöken’le konuşuyoruz. “Kızım 9 taksitle alınmış bir silahla öldürüldü” diyor. “Bu kadar basit…”

“Bugün bir bankaya kredi çekmek için gitsen, 9 taksit yaptıramazsın. Bir sürü evrak isterler, kefil isterler. İnternetten ekmek peynir gibi silah satılıyor. Ben kendim aradım, denedim. Evraka gerek var mı dedim, yok dedi. Kapıdan teslim… Devlet bile isteye bunu engellemiyor. O günden bu yana mücadele ediyorum, alanlardayım. Hiçbir şey değişmedi. İstanbul Sözleşmesi tam etkin kullanılmadığı sürece bu cinayetler durdurulamaz. Bundan en çok kadınlar zarar görüyor.”

O GÜN ÜÇ KİŞİ ÖLDÜ

Sinem Cebeci, 12 Ağustos 2019’da bayram tatili için gittiği Balıkesir’in Erdek ilçesinde 10 yaşındaki kızı Selen’i maganda kurşunları sebebiyle kaybetti. Cebeci o günü şu sözlerle anlatıyor:

“Eğlence için gittiğimiz yere pompalı tüfekle ateş edildi. Çıkan saçmalar kızımın başına isabet etti. Ruhsatsız, pompalı tüfekle tek el ateş etti, tek mermiden çıkan saçmalardan o gün üç kişi öldü. Kızımı ve üç kişiyi öldüren kişi, saldırdığı kişilerle bir gün önce tartıştıkları için tahrik indirimi aldı.”

“Bir insanı hayattan kopararak birçok insanın da hayatını değiştirmiş oluyorsunuz. Çekirdek ailemin, yakınlarımızın hayatı değişti. Eski fotoğraflarımıza bakıyoruz, ne kadar çok gülüyormuşuz diyoruz. Çünkü şu an öyle bir gülüşümüz yok.”

YILDA BİNLERCE KİŞİ ÖLÜYOR

Bireysel silahlanma ve bireysel şiddete karşı mücadele eden Umut Vakfı’nın "Türkiye’nin silahlı şiddet haritası” adlı 2020 yılına ait silahlı şiddetle ilgili hazırladığı rapora göre; yıl içinde yaşanan 3 bin 682 silahlı şiddetin yüzde 85’i ateşli silahlarla işlendi. Bu olayların 3 bin 128’inde ateşli silahlar (bin 303’ü tüfek, bin 825’i tabanca), 554’ünde ise kesici ve delici aletler kullanıldı.

Umut Vakfı’nın 1 Ocak 2021- 24 Eylül 2021 tarihleri arasında basına yansıyan silahlı şiddetle ilgili haberleri tarayarak hazırladığı rapora göre ise 2 bin 592 silahlı şiddet olayı tespit edildi. Bu olaylarda 1470 kişi öldü, 2 bin 693 kişi yaralandı. 2 bin 592 silahlı şiddet olayının 208’i direkt; düğün, nişan, asker eğlencesi gibi kutlamalarda ve trafikteki tartışmalarda ya da havaya ateş açılması sonucu gerçekleşti. 2 bin 185’inde ateşli silahlar, 407’sinde ise kesici aletler kullanıldı. Raporun bir dikkat çekici verisi ise ateşli silahlarla işlenen cinayetlerin 98’inin polis-asker ve emekli güvenlik mensupları tarafından işlenmesi.

SİLAH, ERKEKLİK VE GÜÇ

Kadına şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanmış İstanbul Sözleşmesi’ni 11 Mayıs 2011’de ilk imzalayan ülkelerden biriydik ve sözleşme 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni 20 Mart 2021 tarihinde bir gecede feshetti. Sözleşmeden çıkılan tarih olan 20 Mart- 24 Eylül 2021 arasında 304 kadın cinayeti işlendi.

Umut Vakfı’ndan Ebru İlke, silahlı şiddet olaylarının her geçen yıl arttığını söylüyor:

“15 Temmuz’dan sonra çok daha fazla bireysel silahlanma oldu. Öyle telefonlar alıyoruz ki! ‘Biz 15 Temmuz’u gördük, silahı nasıl yasaklamak istersiniz’ deniyor. Geçtiğimiz yıl pandemiden dolayı yılın yarıdan fazlasını evlerimizde geçirdik. Bu süreçte aile içinde öldürülmelerin arttığını gördük. Silahlı şiddet olaylarının daha çok eğitimsiz kesimlerde olduğu düşünülür oysa son yıllarda iş bulamadığı, ekonomik sıkıntı çektiği için psikolojik rahatsızlıkları olan insanlar artık annelerini, babalarını, en yakınlarını öldürüyorlar.”

İLGİLİ MERCİLERDEN YANIT ALAMIYORUZ

İlke, silahlı şiddete ilişkin olaylarda, “at, avrat, silah” geleneğinden kaynaklı etkiden de bahsediyor:

“Bize özgün şöyle bir tarafı var. ‘At, avrat, silah’ geleneğinden kaynaklı bir durum var. Silah, erkeklik ve güçle ilişkilendiriliyor. Boşandıktan 10 yıl sonra eşi başkasıyla evlenmek istediği zaman gidip eşini öldürüyor. Olabilecek şey değil, insanın mantığı almıyor. Trafikte de öyle, niye bana baktın diye insanlar birbirini vuruyor. Bizi yönetenlerde de şiddet dili hâkim. Televizyonlarda haftada kaç gün şiddet dizileri veriliyor. Tüm bunların hepsi etkili.

Açıkladığımız sayılardan çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. CİMER’den ve ilgili bakanlıklardan defalarca bilgi edinmeye çalıştık, yanıt alamadık. Yerelde çoğu olayların basına yansıdığını düşünmüyoruz. Şöyle bir örnek vermek isterim. Samsun’da bir köyde İstanbul’dan bir aile düğüne gidiyor. Düğünde maganda kurşunuyla 9 yaşında kızları öldürülüyor. Aynı köyde bir yıl sonra yine İstanbul’dan giden iki çocuk annesi bir kadın hayatını maganda kurşunuyla kaybetti.”

HUKUK İŞLETİLMİYOR

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, öncelikle “Yasal düzenleme var ama uygulanmıyor. Cezası olsa bile cezasızlık var” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Av silahları bakımından yeterli koruma sağlanmıyor. 6136 sayılı kanundaki gibi hapis cezası verilsin diyoruz ama genellikle para cezası öngörülüyor. Pompalı tüfeklerin internette satışı yapılıyor. Normal olarak bu tip olaylardan o ilin Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanı sorumludur ama böyle bir sorumluluk hiç konuşulmuyor. Bakın, İstanbul’da Esenyurt her gün Teksas gibi…”

Demirbaş, 25 Mart. 2020 tarihinde, 7226 sayılı Kanun ile 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun’un 11’inci maddesinde yapılan değişiklikle pompalı ya da av tüfeği olarak bilinen silahların izinsiz ya da izin belgesine aykırı üretim, satış ve reklam yasağına ilişkin olumlu düzenlemeler yapıldığını belirtiyor.

“Buna göre, izinsiz üretim yapanlara 5 yıla, yasadışı satışını yapanlara 3 yıla kadar hapis cezası getirildi. Herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla ticari reklamı veya tanıtımının yapılamayacağı, bu silahların kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemeyeceği de yasaya eklendi. Örneğin, internette ya da sosyal medyada bu silahların reklamını yapmanın cezası bu yıl 114 bin 326 TL oldu. Ancak ruhsatsız tüfek sahibi olmakla ilgili yaptırımların hâlâ herhangi bir caydırıcılığı bulunmuyor.”

KAYIP SİLAHLAR TEHDİT OLUŞTURUYOR

İçişleri Bakanlığı’nın faaliyet raporunda yer alan istatistiklere göre kayıp ve çalıntı silah sayısı yıllara göre şöyle:

› 2014’te 14 bin 682 silah

› 2015’te 91 bin 120 silah

› 2016’da 107 bin 628 silah

› 2017’de 106 bin 740 silah.

Buna göre 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kayıp silah sayısının 7,5 kat arttığı görülüyor.