Kalıcı yaz saati uygulaması yarattığı sorunlarla birlikte 5. yılına girdi
Berat Albayrak’ın bakanlığı döneminde başlanan ve beş yılı geride bırakan kalıcı yaz saati uygulamasına Ekrem İmamoğlu ve Tunç Soyer tepki gösterdi.
Hazal OcakKalıcı yaz saati uygulaması bir işkenceye dönüştü. Yurttaşlar karanlığa uyanıyor, karanlıkta işlerine gidiyor ve yine hava karardığında evlerine dönüyor. Çocuklar karanlıkta okula gidip geliyor. Gün ışığından faydalanmanın güç hale geldiği bu uygulamaya tepkiler her geçen gün yükseliyor.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Bir an önce sabit saat uygulamasından vazgeçilmeli” ifadelerini kullanırken İzmir Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Tunç Soyer “Bu anlamsız, faydasız uygulama bitsin” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’de kalıcı yaz saati uygulaması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde, 7 Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile başladı. “İleri saat” uygulaması, 2 Ekim 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla kalıcı hale geldi.
Cumhurbaşkanı kararında, bütün yurtta uygulanan mevcut ileri saat uygulamasının her sene, yıl boyu sürdürülmesinin kararlaştırıldığı belirtildi. Albayrak tarafından kalıcı hale getirilen bu uygulamanın gerekçesi olarak “enerji tasarrufu sağlamak, gün ışığından daha fazla faydalanmak” olduğu ileri sürülmüş olsa da birçok uzman aksi görüşte.
OKULA KARANLIKTA GİDİYORLAR
Uygulamaya tepki gösteren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından “Bir an önce sabit saat uygulamasından vazgeçilmeli, yaz/kış saatine geçilmeli. Hiçbir tasarrufa yol açmadığı gibi vatandaşların güne karanlıkta başlamalarına, çocukların okula karanlıkta gitmesine, milli maçları izlemek için bile gece yarılarına kadar beklemek gerekiyor” ifadelerini kullandı. İBB Başkanı Tunç Soyer ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları dile getirdi:
“2017 kışından bir kare. Fotoğrafta gün ışığı göremememizin sebebi sabit saat uygulaması. O karanlık hâlâ sürüyor. Vatandaşlarımız yıllardır okul için, iş için, sevdiklerine ulaşmak için gece karanlığında yollara düşüyor. Bu anlamsız, faydasız uygulama bitsin. Gün aydın olsun.”
"RAPOR VARSA AÇIKLANSIN"
Uygulamayı gazetemize değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ise kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle son haftalarda en çok ticari ilişkinin olduğu Avrupa ile 2 ila 3 saati bulan bir zaman farkı yaşanmaya başlandığını belirterek “Nüfus yoğunluğu ve üretimin daha fazla olduğu Türkiye’nin batısındaki yerleşim yerlerinde kalıcı yaz saati uygulaması adeta eziyete dönmüş durumda. Üstelik bu durum kış ayları boyunca sürecek. İktidar bu uygulamayı son 5 yıldır enerji tasarrufu olduğu gerekçesiyle sürdürüyor” dedi.
Akın, bütçe görüşmelerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na sorduklarında tasarruf olduğunu söylediğini ancak bunun bir dayanağı olmadığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Böyle bir rapor varsa, bu raporun açıklanması gerekiyor. İktidar tasarruf iddiasıyla somut bilimsel bir veri açıklamadan evlatlarımızı karanlığa mahkûm ediyor. Sabah okula giden öğrenciler ile mesaiye başlayan çalışanlar karanlığa uyandıklarında evlerinden çıkana kadar ister istemez birkaç saat aydınlanma için daha fazla elektrik kullanıyor.”
TASARRUF DEĞİL TÜKETİM ARTTI
Sorularımızı yanıtlayan Elektirik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ özetle şöyle konuştu: “EMO’nun Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Elektrik İstatistikleri Raporu`ndaki çalışmasında, yaz saatinin kalıcı olarak uygulanmaya başlandığı 2016 ve 2017’nin ilk aylarında gereksiz bir elektrik tüketimi yaratıldığı görülmektedir. Tüketim artışları hesaplandığında 2016’nın Kasım ayında yüzde 6.66; Aralık’ta yüzde 5.97 tüketim artışı kaydedildi. Aralık 2016 ve Ocak 2017’de Türkiye’nin elektrik ihtiyacının karşılanamadığı doğalgaz ve elektrik üretim krizi yaşanmıştır. Bu nedenle bu aylardaki tüketim artışları, elektrik verilemediği için baskılanmıştır. Buna rağmen tüketim artışı Ocak 2017’de de yüzde 5.75 olmuştur. Artış Şubat 2017’de yüzde 6.22, Mart 2017’de ise yüzde 6.43’e ulaşmıştır. Bu zarara ek olarak sanayide ve hizmet sektöründe üretim ve verimlilik olumlu etkilenmedi. Yakıt tüketimi arttı, iş yerleri daha fazla elektrik öderken kaza sayısı ve asayiş sorunları katlandı.”