İzmir’den zirveye giden yol
KONUK YAZAR | Suavi Yardımoğlu, Cumhuriyet Ege için yazdı...
İZMİR / CumhuriyetGenç arkadaşlarıma şunu öğütlemiştim, İzmir’de 12 Yaş Uluslararası Futbol Organizasyonu İzmir Cup ve 16 Yaş Milli Takımlar Şampiyonası Mercedes Benz Ege Cup maçları oynanırken;
“Buradaki çocuk ve genç futbolcuları iyi izleyin. Hatta arşivlerini tutun. İleri de buradan dünya yıldızları çıkabilir…”
Zaman beni haklı çıkardı. Gazetelerde bir haber:
“Erling Haaland’ın yolu 6 yıl önce İzmir’den geçti!”
Haaland… Premier Lig’e 75 milyon Euro serbest kalma bedeli yıllık 30 milyon Euro maaşla transfer olan Norveçli yeni futbol fenomeni…
Bu hafta Southampton'ı da boş geçmeyen Haaland, Premier Lig'de 10 maç üst üste gol atarak İrlandalı eski oyuncu Billy Adams'ın rekoruna ortak oldu.
Bu sezon City formasıyla çıktığı 13 maçta 20 gol ve 3 asist katkısı yapan Haaland, maç başı 2.2 gol ortalaması da elde etti. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ise 3 maçta 5 gole ulaştı.
Bundan 6 yıl önce, 18-23 Ocak 2016 tarihleri arasında Atatürk Stadı yan sahalarında top koşturan genç Norveçli (bizim de öylesine izlediğimiz) ülkesinin U16 Milli Takımı’nda 3 maça çıkmış. Haaland’lı Norveç U16, Ukrayna ve Türkiye’ye 2-1 yenilip, Çek Cumhuriyeti ile 1-1 berabere kalarak finalleri görememiş. Şimdinin dünyaca ünlü yıldızı sadece 1 gol atabilmiş.
Şampiyon olan Türkiye’de turnuvanın gol kralı Malik Karaahmet 3 gol atarken, “ay – yıldız” ı kürsünün en tepesine çıkartmayı başarmış.
Genç Erling birer yıl arayla Molde, Salzburg derken 2019’da Borussia Dortmund’a transfer olmuş. Bugün İngiliz taraftarlar, Haaland'ın “robot” olduğunu ve haksız bir rekabet ortaya koyduğunu iddia ederek, ligden çıkarılması için imza kampanyası başlatıyor… Hem de birkaç çılgın tarafından değil. İngiliz basınında bu kampanyaya 2 milyondan fazla oy kullanılıyor.
Ya bizim Malik’e ne olmuş. O dönem Eintracht Frankfurt altyapısında yer alıp 2018’de Galatasaray’a transfer olan ve 2016’daki şampiyonada Haaland’a “nal toplatan” Malik, birçok alt lig takımına kiralık gönderildikten sonra bu sezon başında 3 yıllığına Çorum FK’ya imza atarak kiralık olarak 3’üncü Lig 3’üncü Grup ekibi Çankaya FK’ya gönderilmiş.
İşin özeti:
İki futbolcunun da yolu İzmir’den geçmiş. Biri dünyanın en önemli liglerinden birinde zirvede, diğeri Türkiye’nin 3. Ligi’nde …
Sadece Haaland değil, İzmir’den yolu geçip zirveye gidenler. Kimler yok ki;
2016’da tüm zamanların rekorunu 120 milyon Euro bonservis bedeliyle kıran Fransız yıldız Paul Pogba, şampiyon Chelsea’nin yıldızı Christian Pulisic, Anthony Martial, Divock Origi, Alexandre Lacazette, Samuel Umtiti, Thorgan Hazard … Ve daha bir çok yıldız…
“Neden Haaland orada, zamanında onu sollayan bizimkiler burada? Fark nerede?”
Türk sporu yıllardır bu sorunun yanıtını arıyor. Birkaç branşta yanıtı keşfettiyse de, futbolda, “Piontek dönemi hariç” bir türlü bulamadı.
Kah Anadolu’nun bağrından, kah gurbet elden bulduğumuz cevherleri bir türlü işleyip, bilim – akıl ve sistem potasında eritip parlatamıyoruz. Atalarımızın “Sabırla koruk, helva olur” sözüne kulak tıkayıp, varsa yoksa günü kurtarma, futbol üzerinden bir takım rantlar elde etme peşindeyiz. Böyle olunca da yaş gruplarında gelen başarılar, zaman ilerledikçe hüsrana hayal kırıklığına, hatta utanca dönüşüyor.
Öyle ya; Avrupa’nın 3.sınıf futbol renkleri, Lüksemburg’la berabere kalıp, Faroe Adaları’na yenilip, gruptan “büyük başarıyla şampiyon olarak!” çıktığımız UEFA 2024 Elemeleri’nde kura çekimi de bizim için yeni bir utanç kaynağı oluşturdu.
D Grubunda Hırvatistan, Galler, Letonya ve Ermenistan ile eşleşirken, 26 yıl sonra ilk kez, “4. Torba” dan kuraya girdik, üstelik de Türk futbol tarihinin UEFA Avrupa Şampiyonaları tarihindeki en kötü kura sıralaması, 35.ci sıradan (FIFA Ranking 45.ci) …
Zamanında “2-0 yendiğimiz için, az attık” diye dalga geçtiğimiz Belçika, o dönemler skora aldırmayıp, doğru bildiği yoldan giderken, gözünü kırpmadan Olimpiyat Takımı’na A Takım forması vermiş ve sabırla, ödün vermeden kendi sistemini uygulamaya koymuş, en önemlisi de kendi ekolünü yaratmıştı. Şimdi bırakın Avrupa’yı, Belçika, Dünya futbolunun zirvesinde (FIFA Ranking’te Brezilya’nın ardından ikinci) oynuyor.
Biz ise hala “Antrenörü ne zaman kovarız? Yerine kimi getiririz? “ sorusunun yanıtını aramakla meşgulüz.
Ne diyelim? Allah akıl fikir ihsan eylesin!