İzmir Barosu'ndan polis şiddetine tepki: Devlet, işkence suçunun failidir
İzmir Barosu, Avukat Mustafa Akyol’un hasar tespit çalışmaları ve depremzede yurttaşlara hukuki destek sağlamak üzere bulunduğu Hatay’da uğradığı polis şiddetine “Meslektaşımıza yönelik polis saldırısının hesabını soracağız!” diyerek tepki gösterdi. Baro, şiddetin sorumlusunun AKP iktidarı olduğuna dikkat çekerek, “Devlet, işkence suçunun failidir” dedi.
İZMİR / Cumhuriyetİzmir Barosu, Türkiye Barolar Birliği’nin koordinasyonuyla, hasar tespit çalışmalarında ve depremzede yurttaşlara hukuksal destek sunmak üzere gönüllü olarak Hatay’a gelen İzmir Barosu üyesi Av. Mustafa Akyol’un polislerin saldırısına maruz kalmasına tepki gösterdi.
İzmir Barosu’ndan “Meslektaşımıza yönelik polis saldırısının hesabını soracağız” başlıklı yapılan açıklamada, “İki yurttaşımızın polisler tarafından sokak ortasında acımasızca dövülmesine avukat olduğunu belirterek müdahale eden meslektaşımız darp edilmiş ve bir süre polis aracında alıkonulmuştur. Olay yerine gelen İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Gamze Şimşek ve diğer meslektaşlarımızın müdahalesiyle serbest bırakılan Av. Mustafa Akyol şikayet başvurusunda bulunmuş ve darp izlerini tespit eden sağlık raporu düzenlenmiştir” denildi.
“BAŞSAVCILIĞA BAŞVURULDU”
Olayı ve sonrasında gerçekleşenlerin anlatıldığı açıklamada, “Hatay Barosu Başkanı Av. Cihat Açıkalın, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde başvuruda bulunmuş, Türkiye Barolar Birliği’nin deprem bölgesinde görev yapan koordinatörü Av. Özkan Yücel de adli süreçte müdahil olmuştur. Meslektaşımızın sağlığı iyi durumda olup, gönüllü çalışmasını sonuna kadar sürdürmüş ve İzmir Barosu üyesi ekip arkadaşlarıyla beraber Hatay’dan ayrılıp İzmir’e dönmüştür” ifadeleri kullanıldı.
“MÜNFERİT BİR OLAY NİTELİĞİNDE DEĞİLDİR”
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası büyük yıkımların yaşandığı bölgede, on binlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği, yaralandığı, yol ve diğer altyapı hizmetlerinin çöktüğü belirtilen açıklamada, “Her türlü afete hazır olduğu söylenen kurumlarının, afet sonrasına ilişkin örgütlenmesinin aslında kumdan bir kale, kağıttan bir kaplan olduğu gerçeği gözler önüne serilmiştir. Bu acizlik açıkça ortadayken, kamu görevlilerinin meslektaşımıza yönelik saldırısı münferit bir olay niteliğinde değildir. Biz avukatlar, artık hem bilinçli bir şekilde yönetenlerce itibarsızlaştırmanın, hem bu itibarsızlaştırmanın kaçınılmaz sonucu olarak fiziksel şiddetin de mağdurlarıyız” denildi.
“DEVLET, İŞKENCE SUÇUNUN FAİLİDİR”
“Siyasi iktidar, sürekli tekrarlanan polis şiddetini, cezasızlık politikaları ile ‘sıradanlaştırmakta’ ve özendirmektedir” diye devam eden açıklama, “Bu saldırı ve şiddetin artmasından siyasal iktidar birinci derecede sorumludur. Bilinsin ki; İşkence ve kötü muamele hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda kabul edilemez. Yasalara, Anayasamıza ve Anayasanın 90. maddesine göre usulüne uygun şekilde onaylanmış ve iç hukuk normu (üst norm) haline gelmiş Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası belgelerin içerdiği hükümler uyarınca işkence her koşulda yasaktır. Hiçbir istisna hali işkenceyi meşru ve haklı kılmaz. Devlet, işkence yapmama yükümlülüğü altında olduğu gibi aynı zamanda işkenceyi önleme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen devlet, işkence suçunun failidir” ifadeleri kullanıldı.
“BOĞUN EĞMEYECEĞİZ”
Tüm baskılara rağmen boyun eğmeyeceklerini ifade eden İzmir Barosu’nun açıklaması, “Bilinsin ki; Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, yasaca barolara verilmiş bir görevdir ve avukatlar bu görevin yerine getirilmesinde etkin birer unsurdur. Avukatların, hak ihlallerinin tespiti, önlenmesi ve bu ihlallerle mücadele süreçlerinde yer alması avukatlık mesleğinin gereğidir. Bilinsin ki; İzmir Barosu, muktedirlerin haklara ve özgürlüklere yönelik saldırıları karşısında, yılmadan, boyun eğmeden, insan haklarını, demokrasiyi ve hukuk devletini savunmaktan geri durmadı, durmayacak. Bilinsin ki; meslektaşımız Av. Mustafa Akyol’un şahsında, avukatın hakkını, hukukunu savunmaktan, mağduriyet yaşayan her avukatın yanında olmaktan, mesleğe ve meslektaşa sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” denilerek noktalandı.