İzmir Barosu Başkanı Yılmaz: Şiddetin sorumlusu siyasi iktidardır

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, 6 Şubat depremlerinin ardından hasar tespit çalışmaları ve depremzede vatandaşlara hukuksal destek sağlamak için Hatay’a giden Avukat Mustafa Akyol’un güvenlik güçlerince darp edildiğini belirterek, “Hukukçulara yönelik şiddetin artma sebebi yapılan şiddetin cezasızlıkla ödüllendirilmesidir. Bunun sorumlusu da siyasi iktidardır” dedi. Avukat Mustafa Akyol ise bir vatandaşın coplanmasını görüntülediği için polislerin kendisine müdahale ettiğini, darp raporu alarak şikayetçi olduğunu söyledi.

İZMİR / Cumhuriyet

İzmir Barosu Yönetim Kurulu, Türkiye Barolar Birliği’nin koordinasyonuyla hasar tespit çalışmalarında görev yapmak ve depremzede yurttaşlara hukuksal destek sağlamak için gönüllü olarak Hatay’a giden İzmir Barosu üyesi Avukat Mustafa Akyol’un 3 Mart 2023 Cuma günü iki polis tarafından darp edildiği iddiasıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

“ELLERİMİ ARKADAN KİLİTLEDİLER”

Toplantıda yaşadıklarını anlatan Avukat Mustafa Akyol, şunları söyledi:

“Muammer Aksoy Caddesi üzerinde Türkiye Barolar Birliği’nin geliştirdiği enkaz radarı uygulamasını kullanıyorduk. O esnada taşımacı olduğunu düşündüğümüz kişilerle polis arasında tartışma başladı. Biz önce olayın seyrinin nereye gideceğine baktık. Ev sahibinin ortada olmadığını söylediler. Daha sonra ev sahibi ordaymış, anlaşmış kişilerle. Daha sonra o kişileri polis coplamaya başladı. Bir noktada cop vatandaşın kafasına gelince yere yıkıldı, ben müdahale ettim. Çünkü vatandaş yere düşüp hareketsiz kalmasına rağmen coplamaya devam ediyordu. Sözlü olarak uyarmaya çalıştım ama beni dinlemedi duymadı. Daha sonra araç plakasını videoya almaya çalıştım daha sonrasında bir işlem yapılır diye. O noktada benim kameraya aldığımı gördü, sen kimsin, ne yapıyorsun derken avukat olduğumu söyledim ama o esnada elimi arkadan kilitleyerek polis aracının kaputuna yasladı. O esnada kasketim, gözlüğüm her şeyim gitti. Sonrasında üçüncü bir polis bu olayı görünce diğer polisin elinde beni aldı ve polis aracının içerisine koydu. Diğer avukat arkadaşlarıma haber verdim onlar da geldiler. Bunun üzerine çevik kuvvet, özel harekat da hemen geldi aracın etrafında barikat kurdular. Daha sonra çektiğim videonun silinmesi talep edildi fakat diğer avukat arkadaşlarımın müdahalesi ile bu işlem olmadı. Daha sonra hastaneye gidip darp raporu almaya gittik ama ilk gün bu raporun bir örneğini de alamamıştık. Daha sonra savcıların talimatı ile darp raporu alındı, getirildi. Şikayetçi olduk tanıklarımızı dinletip tutanaklarımızı tuttuk ve savcılığa başvurduk bundan sonra soruşma devam edecek. Arkamdan kolu tutup kaputu vurduğunda ensemden de bastırıyordu. Ensemde, boynumda kızarıklık, kaskın çıkmasıyla birlikte kulağımda da aşınma oldu.”

“SON 10 YILDA 500 AVUKAT ŞİDDET GÖRDÜ”  

Akyol’un ardından konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, konuyla ilgili polis memurun geçici olarak görevden alındığını ancak soruşturma kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı bilgisinin geldiğini söyledi.

Hukukçulara şiddetin her geçen gün giderek arttığına dikkat çeken Yılmaz, şöyle konuştu:

“Şu an soruşturma devam ediyor. Buradan varmak istediğimiz sonuç şu; son yıllarda avukatların, hukukçuların bununla ilgili de bir istatistik var son 10 yılda 500’e yakın avukat şiddete maruz kaldı. İcra dairelerinde, adliyelerde avukatlar darp edildi, öldürüldü, bir kısmı da cinayete kurban gitti. Aslında burada avukatlara bu eylemler yapılırken bu eylemleri işleyenlerin cezasızlıkla ödüllendirilmesi bu eylemlerin artarak devam etmesinin en büyük sebebidir ve bunun sorumlusu da siyasal iktidardır. Hukuku, avukatı, baroyu itibarsızlaştıran ve vatandaş gözünde kolluk güçleri gözünde güçleştiren itibarsızlaştıran ve cezasızlıkla ödüllendiren siyasal iktidar gelinen sürecin tek sorumlusudur. Aslında yasalarımızda çok açıktır. Görevi başında avukata karşı işlenen suç hâkim ve savcılara işlenmiş addedilir. Yargılamanın bu madde üzerinden yapılması ve buna göre de emniyet tedbirlerinin alınması gerekir. Oysa avukatlar adliyelerden, kamu binalarından, sokaklardan, alanlardan, vatandaşların yanından uzaklaştırılmak, avukatsız savunmasız bir yargılama, avukatsız savunmasız bir adliye düşüncesinde olan bir siyasal iktidarın avukatlarını haklarını korumak gibi bir düşüncesinin olmadığını bu eylemler çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır.”