İYİ Parti'li Çıray, Manisa ve İzmir'deki radyasyon tehlikesini Meclis'e taşıdı
İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, Avrupa’daki en yüksek radyasyon oranının Manisa’da tespit edilmesini ve İzmir'in Gaziemir ilçesindeki radyoaktif atıkları TBMM'de sordu.
cumhuriyet.com.trAvrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) Radyoaktivite Çevresel İzleme (REM) grubunun yayımladığı grafiklere göre 26 ve 27 Nisan’da Avrupa’daki en yüksek radyasyon oranı Manisa’da tespit edilmiş, Nükleer Düzenleme Kurumu ortaya çıkan bu yüksek değerin elektriksel bir dalgalanmadan kaynaklandığı açıklamıştı. İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, konuyu bir soru önergesiyle meclis gündemine taşıdı.
MANİSA RADYASYON SAÇIYOR
Çıray, “1970-1980 yılları arasında Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde işletilen uranyum madeni kapandıktan sonra tesis işletme sahasının, ocakların, açılan kuyuların etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakıldığı uzmanlar ve bölge halkı tarafından dile getiriliyor" dedi.
2014 yılında uzmanlarca 300’den fazla açık radyasyon kaynağı tespit edildiğini belirten Çıray şunları söyledi:
“Bu bölgedeki çevre köylerin uranyum yatağı üzerinde olduğu, yeraltı sularında, toprakta, bitkide, hayvanda ve tarım ürünlerinde radyasyon olduğu bir TÜBİTAK projesiyle ortaya konulmuş olmasına rağmen konuya dair hiçbir önlem alınmadığı ortada. Üstelik bu proje devletin yaptırdığı bir proje. Dostlar alışverişte görsün zihniyeti sonucu tüm canlıların yaşamı tehlikeye atılıyor. Bölgedeki kanser vakalarının dramatik artışı ise açık radyasyon kaynakları konusunda önlem alınmadığını adeta doğrular nitelikte. Ayrıca, Manisa Köprübaşı’nda 10 yıl boyunca nükleer reaktörlerde kullanılan ve yakıt çubukları için hammadde üretildiği fakat bu nükleer yakıt çubuklarından kaç ton üretildiği, kime satıldığı, ne kadar gelir elde edildiği bilgileri de tam bir muamma.
"İZMİR DE RADYASYON TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA"
Çıray, “Uzmanların uranyum tesisinin Demirköprü Barajı ve Gediz Nehri’yle 200 kilometrelik bir hat boyunca İzmir Körfezi’ne kadar bu radyasyonu yaydığını söylemesine ve devletin ilgili kurumlarına rapor etmesine rağmen bakanlık hiçbir önlem almadı" dedi.
Çıray şöyle devam etti:
"Uzmanlar Söke’de de radyasyon yayan uranyum madenlerinin olduğunu, Menderes havzasını boydan boya kirlettiğini ortaya koyuyor. Diğer yandan, Gaziemir şehir merkezinde ise halen 250 bin tondan fazla radyoaktif atık bulunduğu ve yeraltı suları ile İzmir Körfezi üzerinden İzmir şehrine yayıldığı iddia edilmektedir. Uzmanlar uyarıyor, bakanlık izliyor. Olan İzmir halkına, çocuklarımızın geleceğine oluyor. İçtiğimiz sudan, yediğimiz yemeğe kadar İzmir halkı geri dönüşü olmayan hastalıklarla baş başa bırakılıyor.
Buradan Enerji Bakanı Sayın Fatih Dönmez’e ve Cumhurbaşkanına bağlı olan ve 2020 yılında kararnameyle kurulan Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) yetkililerine çağrıda bulunuyorum. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak anayasal bir haktır. Derhal gereken tedbirler alınmalıdır."
Çıray önergesinde şu soruları sıraladı:
• 1970-1980 yılları arasında Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde işletilen uranyum madeni kapandıktan sonra tesis işletme sahasının, ocakların, açılan kuyuların, etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakıldığı ve rehabilitasyon çalışmalarının yapılmadığı doğru mudur? Eğer doğruysa önlem alınmamasının sebebi nedir?
• 2014 yılında uzmanların yaptığı araştırmalarda Manisa Köprübaşı’nda 300’den fazla açık radyasyon kaynağı tespit edildiği belirtilmektedir. Türkiye genelinde açık radyasyon kaynakları devlet kayıtlarında var mıdır ve bu bölgeler ile ilgili önlem alınmış mıdır?
•2008’de Manisa/Köprübaşı’nda Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz TÜBİTAK adına yürüttüğü çalışmada, Köprübaşı’nın kuzeyindeki Kasar, Kınık, Killik, Çamyurdu, Kemhallı ve Döğüşören köylerinin uranyum yatağının üstünde olduğunu tespit ettiği, yeraltı sularında toprakta, bitkide, hayvanda ve tarım ürünlerinde radyasyon olduğunu belirleyerek bu durumu devletin ilgili kurumlarına rapor ettiği açıklanmıştır. Bu rapor ile ilgili atılan adımlar ve alınan önlemler nelerdir? Eğer gerekli çevresel önlemler alınmadıysa bu projeler neden yaptırılmıştır?
• İzmir/Gaziemir şehir merkezinde halen 250 bin tondan daha fazla radyoaktif atık olduğu doğru mudur? Bu atıklar ile ilgili bir projeniz var mıdır? Var ise bu proje nedir ve ne zaman hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
• Manisa Köprübaşı’nda 10 yıl boyunca nükleer reaktörlerde kullanılan yakıt çubukları için hammadde üretildiği doğru mudur? Eğer doğruysa bu hammaddeden kaç ton üretilmiştir ve kime satılmış ya da verilmiştir?
• 2006 yılında İzmir/Gaziemir’de bir gece yarısı üç kamyon dolusu nükleer yakıt çubuğu getirilerek bir fabrikada eritildiği doğru mudur? Uluslararası suç sayılan nükleer yakıt çubuklarının Türkiye’de ne işi vardır, kim ya da kimler tarafından getirilmiştir?