İstibdat ne demek? İstibdat ne anlama gelir? İstibdat dönemi nedir?

AKP ve MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırladığı, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi ile "İstibdat" sözcüğü sıkça kullanılmaya başlandı. İstibdat ne demek? İstibdat ne anlama geliyor? İstibdat dönemi ne zaman?

cumhuriyet.com.tr

Kamuoyunda “sansür yasası” olarak bilinen; internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören, 40 maddelik kanun teklifi; dün akşam TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’nin oyları ile kabul edildi. Yasaya "Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet" sözleri ile tepki gösterildi

İSTİBDAT NE DEMEK?

TDK'ya göre  İstibdat; hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm anlamına geliyor.

İSTİBDAT NE ANLAMA GELİR?

Arapça kökenli bir kelime olan istibdat tek bir yöneticinin toplumu baskı altında yönetmesine dayanan düzen, baskıcılık, hiçbir hakkın ve özgürlüğün bulunmadığı tek adam yönetimidir.

İSTİBDAT DÖNEMİ NEDİR?

Osmanlı'da istibdat dönemi II.Abdülhamit'in padişahlık yaptığı 1878-1908 yıllarını kapsamaktadır. Abdülhamid, anayasa ve değişim yanlılarını sürgüne yollayarak ve kendine muhalif olacakları tek tek uzaklaştırarak, sultanlığının ve hükümdarlığının garantisini sağladıktan sonra, 1878'de meclisi kapattı. 1889'da İttihat ve Terakkî Cemiyeti kuruldu. İttihatçılar Abdülhamid'i istibdatçı olarak nitelendirdi. Eylül 1877'de çıkarılan sıkıyönetim kararnamesine dayanılarak birçok gazeteci sürgün edilmiş, ilk kez sansür kurulu oluşturulmuştur.Politik yayımların ağır sansüre maruz kaldığı bu dönemde gazeteler ağırlıklı olarak teknik, bilimsel ve edebi konular içermekteydi. Bu sert denetleme ortamında devletin kendi gazetesi olan Takvim-i Vekayi dahi 1879 yılında bir dizgi yanlışı nedeniyle kapatılmış, 1891'de yeniden çıkmaya başlasa da 1892'de aynı sebeple tekrar kapatılmıştır.

Prof. Dr. Emre Kongar Abdülhamid döneminde yakılan kitapları listelediği yazısında, "bu sansürün arkasında 'ideolojik bir toplum mühendisliği' amacıyla, din, siyaset, tarih ve edebiyat kitaplarını da kapsayan biçimde yapılan 'düşünce yasaklamaları' ve 'toplumsal manipülasyon' vardır" ifadelerini kullanmaktadır.

24 Temmuz 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile birlikte basın üzerindeki sansür de kaldırılmıştır.