İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden gözaltılara tepki: Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı
Türkiye genelinde Eskişehir merkezli bir soruşturma kapsamında siyasetçi, sendikacı, insan hakları savunucusu, gazeteci ve yazarların olduğu 231 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, dün Mecidiyeköy’deki bir alışveriş merkezinin önünde eylem yaptı. Eyleme siyasi parti temsilcileri ve sendikalar katıldı.
Rengin TemoçinFotoğraf: Vedat Arık*
İktidara seslenen İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, "Korku politikası üretmekten vazgeçin. Haksız, hukuksuz bir şekilde arkadaşlarımızı gözaltına almaktan vazgeçin. Sizin bu politikanız bizlere geri adım attırmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Ortak basın açıklamasını ise Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Eren Ertin okudu. Ertin, “Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, kısacası OHAL’in kalıcı hale getirildiği ülkemizde her güne yeni baskılarla, yeni gözaltı ve tutuklama haberleri ile uyanır hale geldik. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı bu düzene itiraz edenleri hedef alan baskılar, yaşanan gözaltılarla sürmektedir. Dosyaya gizlilik kararı konulduğu için arkadaşlarımızın hangi gerekçe ile gözaltına alındığını tam olarak bilemiyoruz. Ancak bu kadar kişinin gözaltına alındığı operasyonların tamamının gösterdiği tek şey vardır. Mevcut iktidar kayyumlarla birlikte başlayan sendikal hak ve özgürlüklerine, emek, barış ve demokrasi taleplerine sahip çıkanların nezdinde tüm demokratik kamuoyunu baskı altına almak istemektedir” dedi.
SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KULLANMASI “SUÇ” DEĞİL
Ertin sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Mevcut iktidar kayyumlarla birlikte başlayan sendikal hak ve özgürlüklerine, emek, barış ve demokrasi taleplerine sahip çıkanların nezdinde tüm demokratik kamuoyunu baskı altına almak istemektedir. Muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedefleyenler sistematik hale getirdikleri gözaltı ve tutuklama politikasını devreye sokarken hukuku tamamen ayaklar altına almaktan geri durmamaktadır. Demokratik eylem ve etkinliklere katılmak yasadışı faaliyetlermiş gibi sunularak iş ve ikamet adresleri belli olan, ifade vermekten kaçmayan insanlar şafak baskınları ile gözaltına alınmaktadır. Bu operasyonları yapanlar, milyonları açlık sınırının altında asgari ücrete mahkum etmek, kıdem tazminatına el uzatmak, hızla artan gelir ve vergi adaletsizliğine karşı işyerlerinden meydanlara sesini yükseltenleri susturmak, işçilerin birliğini bölmek, parçalamak için yaptıklarını söylemeyecekler. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. sendikaların, konfederasyonların; Anayasa ile yasalarla, ülkemizin altında imzası bulunan uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması “suç” değildir. Arkadaşlarımızın gözaltına alınmasını kınıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, hukuk tanımaz saldırılara son verilmelidir."