İstanbul Barosu Başkanı avukat Filiz Saraç, müteahhitlerden hesap sorulması gerektiğini söyledi

Hatay’da yıkılan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun yurtdışına kaçarken yakalandı. İstanbul Barosu Başkanı Saraç, delillerin kaybolmaması için hızlı tespit yapılması gerektiğini söyledi. Saraç, “Sorumlular Bilinçli taksir ve olası kasıtla yargılanmalı” dedi.

Rengin Temoçin

Deprem faciasının ardından binlerce kişi yaşamını yitirirken on binlerce kişi ise yaralı olarak kurtuldu. Peki moloz yığınına dönen binaları yapan müteahhitlerden hesap nasıl sorulacak?

Cumhuriyet konuya ilişkin İstanbul Barosu Başkanı avukat Filiz Saraç’ın görüşlerine başvurdu.

Saraç suç duyurusunda bulunnalacağını ve maddi ve manevi tazminat davalarınını da açılabileceğini belirtti.

1999 Marmara depreminde depremzedelerin de avukatı olan Saraç süreci şu şekilde anlattı: “Delillerin kaybolmaması için hızlı tespit çok önemlidir. Enkazların doğru yerlerinden karot alınması gerekmektedir. Tespit yapılırken yargılama sırasında sorumluluğu gündeme gelebilecek olan belediye yetkilileri gibi kamu görevlilerinin bilirkişi heyetlerinde yer almaması gerekir. Aksi takdirde yargılama sürecinde raporların geçersizliği itirazları gündeme gelebilir. Tespitte binanın yıkılmasına sebebiyet veren kusur ve  kusurluların kimler olduğu belirlenecektir. Kusurlular hakkında kamu davası açılacaktır.”

OLASI KASIT UYGULANMALI

Saraç, “1999 depremi sırasında 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu (TCK) yoktu. Yeni TCK daha ağır hükümler getirmiştir. Bu nedenle yargılamalarda daha ağır ceza öngören ve farklı hükümler uygulanacaktır. Burada ağırlatıcı neden olarak ‘bilinçli taksir’ ve ‘olası kasıt’  gündeme gelecektir. Depremin olacağı ve öngörülebilir olduğu ülkemizde bu depremde en az “olası kasıt” dediğimiz ağırlatıcı halin uygulanması gerekir kanısındayım” dedi. Saraç söyle devam etti: “Hukuki desteği de deprem bölgesindeki illerin barolarıyla birlikte sürdürmek için gerekli organizasyonu yapmak için hazırız. AİHM’ye depremle ilgili ilk ve kriter kararın başvurucu vekili olarak da tüm bilgimi gönüllü olarak sunacağım.”

Saraç sözlerini şu şekilde noktaladı: “Afet, doğa olayı olan depremin kendisi değildir. Afet, zararlı sonucun adıdır. Bu kavramlar sürekli karıştırılmaktadır. Doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi ise insan unsuru ile olmaktadır. Can kayıplarının, yaralanmaların nedeni deprem ülkesi olan bir ülkede gerekli tedbirlerin alınmaması, gerekli özenin gösterilmemesi, rant hırsı ile yaşam hakkının hiçe sayılmasıdır. İdarenin deprem sonrası müdahale aşamasında yetersiz kaldığı çok açıktır. Deprem ülkesiyiz. Afeti yönetmek ve  zararları en aza indirmek yönetenlerin ve idarenin sorumluluğudur”