İkizköy'de 'zeytin' katliamı başladı: 'Anayasaya tamamen aykırı, tarih önünde hesap verecekler!'

Maden Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik sonrası zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasının ardından; Limak Holding ve IC Enerji ortaklığı ile İkizköy'de zeytin ağaçları sökülmeye başlandı. Yurttaşların tepkisi sonrası söküm işlemi geçici olarak durduruldu. Cumhuriyet'e konuşan Tarım Orman-İş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş, "Bu, anayasaya aykırı bir yönetmelikle yapılıyor. Tarih önünde hesap verecekler" dedi.

Miray Özbilek

Muğla Milas’ta İkizköy yakınındaki Akbelen Ormanı’nın yok edilmemesi için başlatılan mücadele 3 yıldır devam ederken; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği yeni bir çevre katliamının önünü açtı.

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren kararla; zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına izin verildi. Söz konusu yönetmeliği fırsat bilen Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji, İkizköy'de zeytin ağacı sökümüne başladı.

ASIRLIK AĞAÇLAR SÖKÜLDÜ, DİRENENLER GÖZALTINA ALINDI

Yaklaşık 30 zeytin ağacı şirket tarafından söküldü. Zeytin ağaçlarını kökünden söken termik santral işçilerine engel olan çevreciler ve köylülere müdahale edildi. Şirket özel güvenliklerinin İkizköylü kadınları darp etmesine tepki gösteren EMEP İl Başkanı Nuri Alikoç ve TİP Muğla İl Başkanı Volkan Çetin jandarma tarafından gözaltına alındı. 

Söküm işlemi yurttaşların tepkisi sonrası geçici olarak durdurulurken; gözaltına alınanlar akşam serbest bırakıldı. Bölge halkının ise zeytin ağaçlarının kesilmemesi için alanda ortaya koyduğu direniş sürüyor.

"ANAYASAYA TAMAMEN AYKIRI"

İkizköy'deki hareketlilik devam ederken; Tarım Orman-İş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş, zeytin katliamını ve bu katliamın önünü açan yönetmeliği Cumhuriyet'e anlattı.

"Ülkemizi yöneten siyasi irade, kapitalist zihniyetin çıkarları adına ülkenin bütün değerlerini yok sayıyor" diyen Durmuş, "Zeytinlik yasası, anayasaya, kanunlara ve bu ülkenin gerçeklerine son derece aykırı, tamamen bir avuç sermayedarın çıkarına bir yasadır. Ama bu düzenleme aslında bugün ortaya çıkmış değil. Yıllardır bu anlayış hep vardı, şimdi çok daha yıkıcı bir hal aldı" sözlerini kullandı.

"ATATÜRK'ÜN TALİMATIYLA ZEYTİN SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMIŞTI"

"Bütün dünya bu değerleri korurken; maalesef bizde bir avuç çıkarcı, yandaş sermayedarın lehine, insanların ekmek paralarını kazandığı yaşam alanları ve hepimizin geleceği olan bir gıda yok edilmek isteniyor" diye konuşan Durmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Aslında zeytinlerin korunmasına ilişkin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla zeytin seferberliği başlatılmıştı. Halk, zeytin üretimine teşvik edilmiş ve daha sonra da 3573 Sayılı Zeytinleri Koruma Kanunu çıkartılmış. Hatta toz üreten tesislerin en az 3 kilometre mesafeden fazla yaklaşmaları engellenmişti.

Ama öylesine bir dönem yaşandı ki, 50'li yıllara gelindiğinde Menderes'in önderliğinde giderek sermayenin lehine düzenlenen yasalar, bizzat zeytin alanlarına girerek saldırıların başladığı, hatta zeytinyağından insanların arınması gerektiğine ilişkin bazı uygulamalar yapıldı. Mesela katı yağların piyasaya sürülme dönemi başlatıldı. Yani ülke halkını müşteri, ülkeyi de pazar görme anlayışı bugün ortaya çıkmış değil."

"6 BİN 110 ZEYTİN AĞACINI BİR GECEDE KATLETTİLER"

"Günümüze geldiğimizde aynı anlayış giderek arttı" diyen Durmuş, "2014 yılında Soma Yırca'da acele bir kamulaştırma olayı meydana geldi. Kolin İnşaat'ın termik santral arazisini, yurttaşın arazilerini acele kamulaştırma adı altında kamulaştırdılar. Ve 6 bin 110 zeytin ağacını bir gecede, yargı kararına rağmen katlettiler. Siyasi iktidar, burada da sermayeden yana ve halkın karşısında tavır koydu. Aynı süreç devam ediyor" sözlerini kullandı.

"BU BİR YIKIMDIR, CİNAYETTİR"

"1930'lu yıllarda bu ülkenin parlamentosu, zeytin alanlarının korunması için kanun çıkartırken; bugün, zeytin alanlarına termik santralinin kuruluyor olma sürecini başlatıyor. Bu bir yıkımdır, bu bir cinayettir" diye konuşan Durmuş, "Görülen sadece zeytinliklerin yok ediliyor olması değil, aslında geleceğimiz ipotek altına alınıyor. Bir avuç yandaşın ve sermayedarın çıkarı adına, toplumun sağlığı yok ediliyor" dedi.

"SAVAŞ HALİNDEKİ SURİYE, ZEYTİN ÜRETİMİNDE 4. SIRAYA YÜKSELDİ"

Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bütün dünya zeytinlikleri korurken; biz yok ediyoruz. Yanı başımızda, 10 yıldır savaş halindeki Suriye, dünya ölçeğinde zeytin ve zeytinyağı üretiminde 4. sıraya yükseldi. Dünya bunu korurken, biz yok ediyoruz. Bu hainliktir."

Sendika olarak zeytinlik yönetmeliğine açtıkları davanın devam ettiğini belirten Durmuş, "Biz sonuna kadar devam edeceğiz. Ama sorun şu; bunu, anayasaya ve kanunlara aykırı uygulamalar, yönetmeliklerle yapıyorlar bunu. Burada da öyle bir durum var. Anayasaya ve kanuna aykırı bir yönetmelikle yapılıyor. Aslında bu yönetmeliği çıkaranlar da; bunun yargıdan döneceğini biliyor. Ama 'fırsat bu fırsat' anlayışıyla saldırdılar" dedi.

"'KAMU YARARI' DİYE BİR ŞEY UYDURDULAR"

Yönetmeliğe göre; elektrik üretimi için yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine 'kamu yararı' dikkate alınarak bakanlık tarafından izin verilebilecek.

Söz konusu uygulamayı eleştiren Durmuş, "'Yüksek kamu menfaati' diye bir şey uydurdular. Bir enerji şirketinin 'yüksek kamu menfaati' nedir? Benim yaşam alanımdan çok mu önemli? Neresi kamu menfaati? Kamu, toplumun tamamıdır. Toplumun aleyhine olan bir şey kamu yararı içermez. Bunu kamu yararı diye adlandırmak, insanların aklıyla dalga geçmektir" dedi.

"BM'DE İMZA ATILDI AMA BİR GÜN SONRA ERDOĞAN’A YETKİ VERİLDİ"

2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda Türkiye'nin taahhütte bulunduğunu ve imza koyduğunu belirten Durmuş, "Bir gün sonra ise ormanların, orman alanlarının orman dışına çıkarılma yetkisini Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verildi. Bu bir ihanettir. Parlamentoda bu yasaları çıkartanlar, tarih önünde hesap verecektir" dedi.

"İKİZKÖY’DEKİ TAHRİBAT, YANLARINA KAR KALACAK"

"Belki yarın oradaki uygulama iptal olacak ama yaptıkları tahribat yanlarına kar kalacak" diye konuşan Durmuş, "Çanakkale Kirazlı'yı hatırlayalım. Yargıya gidildi ama Alamos Gold geldi, 360 hektarlık bir alanı tamamen kazıdı, üzerindeki canlı toprağı tamamen yok etti, ölü hale getirdi. Şu an defoldu gitti kendisi ama orada yarattığı tahribat, 300 yılda düzelmeyecek" ifadelerini kullandı.

"MİKROORGANİZMANIN OLUŞMASI ASIRLAR SÜRER"

Durmuş, şöyle devam etti:

"Zeytin ağaçları için önce 'taşırız' dediler. Nereye taşıyacaksın? O zeytinin bir yaşam alanı var. Onu taşıdığında tutmayacaktır. Veya bir başka alana taşıyacaksın, nereye taşıyacaksın? Ve burada yapılan tahribat, tekrar yerine gelmeyecek. Bir canlı toprağı yok ettiniz mi, yeniden o mikroorganizmanın oluşması asırlar sürer. Oradaki zeytinler sökülüyor, yok ediliyor, taşınıyor. Yargı kararı geldi diyelim, 'eskiye döneceğiz' dediğinizde çok büyük bir kayıp yaşanacak."

Kapitalizmin içine düştüğü ekonomik krizden çıkış yolunu, doğal kaynakları satmakta, amaç dışı kullanmakta ve rantta aradığını söyleyen Durmuş, "Bu da, bizim geleceğimizin son bulmasıdır. Bu politikalar, bir avuç insanın bir avuç yandaşın çıkarına yürütülüyor" ifadelerini kullandı.