Hastanelerin sayısı yetersiz kaldı! Yurttaş mağdur oldu, doktorların iş yükü arttı
Büyük kayıplara neden olan depremin yıldönümünde, bölgede hizmet veren doktorlar sağlık emekçilerinin ve yurttaşın çektiği sıkıntıları anlattı.
Şevval AydoğanKahramanmaraş merkezli deprem felaketinin üzerinden geçen bir yıla karşın bölgedeki birçok sorun hala çözülemedi. Bu sorunlardan en önemlisi ise sağlık hizmeti. Bölgede ilk günlerden beri birçok sorun yaşandı. Bir yandan uyuz ve bit salgınları yaşanırken, bir yandan da yıkımın esnasında ortaya çıkan tozlar asbest tehlikesiyle beraber solunum yolu hastalıklarına neden oldu. Bölgede enkaz kaldırma çalışmalarının başlamasıyla birlikte, güvenli suya erişim de zorlaştı. Yüzlerce hastane ve Aile Sağlığı Merkezleri yıkılarak kullanılamayacak hale geldi. Depremin üzerinden aylar geçmesine karşın çoğu kentte ameliyatlar yapılamadı, bölgedeki sağlık çalışanları sık sık malzeme eksikliğine dikkat çekti. Hastalar başka illerdeki hastanelere gitmek zorunda kaldı. Bölgede şu anda ise sık sık yaşanan elektrik kesintileri ve olumsuz hava koşulları yaşamı felç ederken sağlık hizmetlerini de aksatıyor. Birinci basamak sağlık hizmetlerini kapsayan Aile Sağlığı Merkezleri bölgede yetersiz kalırken, doktorlar zor şartlar altında muayenelerini sürdürüyor. Depremin ilk gününden bu yana bölgede olan hekimler ise yaşanan yıkımın tanıklarından. Büyük kayıplara neden olan depremin yıldönümünde, depremin ilk gününden bu yana bölgede olan doktorlarla konuştuk.
'VAKTİNDE MÜDAHALE UMUYORDUK'
Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan Hatay Tabip Odası Denetleme Kurulu üyesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Ümit Oğur, bir sene boyunca yaşanan süreci Cumhuriyet’e değerlendirdi. Deprem sonrası hastanelerin yıkılması veya hasar görmesi nedeniyle ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin felç olduğunu dile getiren Oğur, “Yıkılan hastanelerde görev yapan hekim ve diğer sağlık emekçilerinden çok fazla kaybımız oldu. Bu durumda da kentte sağlık hizmeti sunabilecek, ayakta duran pek fazla hastane kalmadı. Ayakta kalan ilçe hastaneleri de talebi karşılayabilecek kapsamda değildi. Sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi açısından kamu otoritesinin vaktinde müdahale edebileceğini umuyorduk. Şu an bir yıl geride kaldı ve hala kent içerisinde Mustafa Kemal Üniversitesi dışında birçok alanda işlem yapabilen bir kamu hastanesi yok” diye konuştu.
'HASTALAR İL DIŞINA GİTTİ'
Oğur, sözlerini şöyle noktaladı: “Nükleer tıp ağırlıklı olarak kanser, kalp ve böbrek hastaları başta olmak üzere özellikli hizmet veren bir bölüm. İki ay öncesine kadar Hatay’da Nükleer Tıp alanında işlem yapan bir merkez yoktu. Hastalar bu süreç içerisinde il dışına gitmek zorunda kaldı. Kanser hastaları tanı konduktan sonra tedavi ve periyodik olarak takip edilmeleri gerekiyor. Şu anda Hatay Merkez’de kemoterapi ve radyoterapi hizmeti verebilen bir hastane yok, en yakın yer bu ağır yükü yüklenen İskenderun devlet hastanesi ve özel bir hastanedir” dedi.
'SAĞLIK HİZMETİNE ULAŞIM ORANI DÜŞTÜ'
Kahramanmaraş’ta da durum farklı değil. Burada yaşanan süreci ise Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde görev alan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı ve Kahramanmaraş Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Sadık Yurttutan ile konuştuk. Kahramanmaraş’ta sürecin Hatay’da olduğu gibi hızlı ilerlemediğini belirten Yurttutan, “Hatay’da geçen günlerde eğitim ve araştırma hastanesi açıldı. Burada ise acil durum hastanesinin temeli atılalı daha 15 gün oldu. Şu anda bakanlığa bağlı hastaneler tam faal olmadığından tüm yük üniversite hastanelerine binmiş durumda. Burada görev alan asistanlar ve hocalar çok ciddi hizmet talebine maruz kalıyorlar. Kamu hastanelerinin etkin çalışamaması nedeniyle hastaların sağlık hizmetine ulaşım oranları düştü. Bu da hastalar yönüyle mağduriyet yaratırken, sağlık çalışanlarının iş yükü açısından da üzerine yük bindi. Sağlık alanında bu zaman kadar çok daha hızlı işler yapılabilirdi. Bugün gelinen noktada Kahramanmaraş baz alındığında maalesef ki sağlık alanında gereken refleksler gösterilemedi” dedi.