Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçundan soruşturmalar açılıyor: Kim tespit edecek yanıltıcı bilgiyi?

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturma açılan gazeteciler ve eski AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, hukukçular tarafından 'ifade özgürlüğü' ve 'siyasi soruşturma' kapsamında eleştiriliyor. Avukat Hüseyin Köprülü, "Bu soruşturmalar hukuki değil, siyasi. Tutuklamalar ve soruşturmalar, bir mesaj verme ve yıldırma amacı taşıyor" dedi.

Rengin Temoçin

Son dönemde birçok kişi hakkında yaptıkları sosyal medya paylaşımları ya da haberlerden dolayı ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçundan soruşturma açılıyor. Eski Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki, geçen gün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı" gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanırken, gazeteciler İsmail Saymaz ile Fatih Altaylı hakkında da "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan soruşturma açıldı. Gazeteci Furkan Karabay ise geçen haftalarda "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan tutuklandı, ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Cumhuriyet ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçuna ilişkin hukukçularla konuştu. 

"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TAMAMEN YOK EDİYORLAR"

Avukat Hüseyin Köprülü, “Soruşturmalar her ne kadar hukuk yoluyla yapılsa da, TCK'da bir suça dayandırılsa da gördüğümüz kadarıyla siyasi soruşturmalar. Siyasal iktidar etki ajanlığını toplumsal baskıyla çıkarttırmadı ancak bu maddeyle dolaylı olarak uyguluyor. Bunu göstermek istiyor aslında. Ben cezalandırabilirim, tutuklayabilirim ya da soruşturmayla hukuki bir silah olarak kullanıp yıldırabilirim mesajı veriyor” dedi. Tutuklamalara ilişkin konuşan Köprülü, “Açık cezaevinden denetimli serbestliğe sevk edilecek suçlarda tutuklama tamamen bir yıldırma ve bir mesaj. Burada yapılanın bir anlamda sindirme olduğunu düşünüyorum. Suç yok ki bir tedbir olsun. Tamamen hukuka aykırı” dedi. Hukukçu Prof. Dr. Metin Günday da, “İfade özgürlüğünü tamamen yok ediyorlar. Ben şimdi desem ki, ‘Türkiye'deki seçimler dürüst yapılmıyor’ ondan sonra diyecekler ki, ‘hayır efendim, Türkiye'deki seçimler dürüst yapılıyor, sen yalan söylüyorsun. Bu yanlış bilgiyi de yayıp dezenformasyona yol açıyorsun’ Böyle bir şey olabilir mi ? İfade özgürlüğünü ortadan kaldırmanın bir aracı bu. O zaman biz hiçbir şeyi eleştiremeyeceğiz” ifadelerini kullandı. 

‘SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ’

Eski cumhuriyet savcısı ve avukat Ruşen Gültekin ise, “Ben bunu yaklaşık 5 yıldır söylüyorum. Hatta TCK 217/ A yürürlüğe girmeden çok defa söyledim. CHP de bu maddeyi Anayasa Mahkemesi'ne  götürdü. Anayasa Mahkemesi'yi iptal etmedi. Bu madde doğal olarak kendi içinde büyük yanılgılar taşıyor. Ceza hukukundaki belirlilik, öngörülebilirlik özellikleri yok. Dolayısıyla suçun tanımı belirli değil. Böyle olunca Cumhuriyet Savcısı ve yargıca suç yaratma imkanı tanıyor. Bunun bir adı da düşman ceza hukuku uygulamalarıdır. Çünkü kim tespit edecek yanıltıcı bilgiyi? Toplumda hedef seçilen kişiler bu maddeyle birlikte sindiriliyor. Tutuklama tedbiri çok ağır bir tedbir. Kaçma şüphesi olmayana, delilleri karartması şüphesi olmayana uygulanmaz. Sözün bittiği yerdeyiz. Hele geri çekilen etki ajanları çıkarsa zaten kimse konuşmaz. Çünkü orada ceza 15 yıla kadar çıkıyor. Konuştuğun zaman bir daha içeriden çıkmayan durumun yok” dedi.