Haaretz: MİT ve Mossad'tan İran'a karşı ittifak

İsrail'in önde gelen basın kuruluşlarından Haaretz'de yer alan bir analizde, Türkiye ve İsrail gizli servislerinin, 'İran'ın entrikalarını bozmak için ittifak yaptıkları' iddia edildi. Analizde, iki ülke istihbarat servislerinin kriz zamanlarında dahi iletişim kanallarını açık tuttukları ve iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin yeni ortak çıkarlar yarattığı kaydedildi.

cumhuriyet.com.tr

İsrailli araştırmacı gazeteci ve yazar Yossi Melman imzasıyla, Haaretz'de yayınlanan, "İran neden, İsrail'den intikam almak için Türkiye'yi tercih ediyor" başlıklı analizde, Türkiye ve İsrail arasında devam eden normalleşme süreci çerçevesinde, İsrail gizli servisi Mossad ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) arasında İran'a karşı geliştirilen işbirliğine ilişkin çarpıcı detaylara yer verildi.

Mossad Genel Merkezi ile İstanbul'daki Türk istihbarat yetkilileri arasındaki bağların son aylarda güçlendiğini öne süren Melman analizinde, "Mossad görevlileri, İran topraklarında Mossad'a atfedilen bir dizi suikast ve sabotaj operasyonu nedeniyle İsrail'den intikam almak isteyen İran istihbaratının planlarını engellemek için Türk mevkidaşlarıyla düzenli temas halinde" ifadelerine yer verdi.

Melman, MİT'in geçen ekim ayında, Filistinlilerden oluşan bir Mossad hücresini ortaya çıkarmasından bu yana iki servis arasındaki ilişkilerin önemli ölçüde değiştiğini öne sürerek, "Daha önce birbirlerini gözetleyen rakip servisler olan MİT ve Mossad, İran'ın entrikalarını bozmak için bir kez daha 'birlikte çalışan müttefikler' haline geldi" dedi.

İşte, o analizden öne çıkan ifade ve iddialar:

"SERVİSLER ARASI GİZLİ TEMAS HEP DEVAM ETTİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son zamanlarda İsrail ile ilişkileri ısıtmaya yönelik çabaları, Mossad ve MİT arasındaki işbirliğinin yenilenmesine yönelik ortak bir çıkar yarattı. Bununla birlikte, Türkiye ve İsrail (ve iki ülkenin istihbarat servisleri) arasındaki ilişkiler en düşük seviyedeyken bile, taraflar arasında gizli temasların devam ettiğini belirtmek gerekir.

Milli İstihbarat Teşkiları Başkanı Hakan Fidan'ın, İsrail istihbarat şefleri Meir Dagan, Tamir Pardo ve Yossi Cohen ile görüştüğü biliniyor. Tek başına bu bile istihbarat teşkilatlarının kriz zamanlarında dahi iletişim kanallarını nasıl açık tuttuklarını ve “boruları tıkamaktan” kaçındıklarını gösteriyor.

MOSSAD'IN OPERASYONLARDAKİ ROLÜ

Mossad ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) arasında giderek artan yakın işbirliği, İranlıların hedeflerine ulaşmalarını şimdiye dek engelledi. Bu işbirliğinde Mossad genel olarak istihbarat sağlayan, MİT de operasyon için inisiyatif alan taraftır.

İran'ın bu hafta boşa çıkarılan Türkiye'deki en son operasyonunda; Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü'ne ait bir suikast hücresinin, İsrailli turistleri hedef alacağı ortaya çıktı. Şüpheliler, Türk istihbaratı tarafından tutuklandı; milliyetleri kamuoyuna açıklanmadı.

İRAN İSTİHBARATI NEDEN TÜRKİYE'Yİ TERCİH EDİYOR?

İran'ın son zamanlarda İsraillilere saldırma girişimlerini içeren taktikler, yıllardır yürüttüğü terörist faaliyetlerin karakteristiğini yansıtıyor. İran istihbaratı, Pakistanlı ve Afgan paralı askerleri, uyuşturucu kaçakçılarını ve Türkiye'de bağlantıları olan İranlı suçluları ajan olarak kullanıyor.

İran'ın, Türkiye ve ayrıca Azerbaycan'ı İsrail'e yönelik eylemlerde meşru ve hatta arzu edilen bir saha olarak görmesinin temel nedeni coğrafi yakınlık, yani erişilebilirliktir. Turist ve mal ticareti ve daha önce de belirttiğimiz gibi, suçlular arasındaki sınır ötesi bağlar söz konusu saldırılar için gerekli altyapıyı kurmayı kolaylaştırıyor.

MİT-MOSSAD İLİŞKİSİNİN MİMARI: ADNAN MENDERES

Mossad; MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile elli yılı aşkın süredir mükemmel ilişkiler içindedir. Bu ilişkiler, 1958'de dönemin İsrail Başbakanı David Ben-Gurion ile [1960'taki] bir askeri darbenin ardından idam edilen Türk mevkidaşı Adnan Menderes arasında yapılan görüşmede şekillenmişti.

“Çevre ittifakı” olarak adlandırılan bu ilişkinin mimarı, Mossad'ın ilk başkanı ve Ben-Gurion'un danışmanı Reuven Shiloah idi. “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” fikrine dayanan gizli ilişkiler aynı dönemde benzer şekilde Arap olmayan diğer Müslüman ülkeler (örneğin, Şah Muhammed Rıza Pehlevi yönetimindeki İran) ve düşman ülkelerdeki etnik ve dinsel gruplar (örneğin, Irak'taki Kürtler, Suriye ve Lübnan'daki Dürziler, yine Lübnan'daki Hıristiyanlar ve Güney Sudan'daki gayrimüslim kabileler) ile de tesis edilmişti...