Gündüz kuşağı programları yeniden gündeme oturdu: 'Yaşanan olaylar tüm toplumu temsil etmez'
Gündüz kuşağında yayımlanan programlarda yer alan olaylar ve cinayet haberleri toplumun büyük bir kısmı tarafından ilgiyle izleniyor. Uzmanlar, yayımlanan programların topluma etkisini değerlendirdi.
Şevval AydoğanUzunca bir süre gündüz kuşağında yayımlanan bir programda yer alan uzman psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, bu tür programları “Davranış bozukluğu gösteren gruptan bir tutam insanı getirip bin kişiye izletiyorlar. Toplum o değil” sözleriyle eleştirdi.
Verimli’nin sözlerinin ardından söz konusu programlarda işlenen konuların gerçek olup olmadığı ve insanların neden programa çıkma gereği duydukları sorusu yeniden akıllara geldi. Cumhuriyet’e konuşan uzmanlar, programda izlenen olayların tüm toplumu temsil etmediğini vurguladı.
ADALETİ TELEVİZYONDA ARAMAK
Psikolog Ebru Şen, kişilik bozukluğunun toplumda görülme sıklığının yüzde 6-10 arasında olduğunu ve gündüz kuşağı programlarında ele alınan durumların bu yüzde içeriğine girdiğini kaydetti. Şen, programları analiz ederek toplumun genelinde bir bozukluk olduğu önyargısı oluşturulamayacağını söyledi. Şen, “Adaleti televizyon programlarında arıyor olmak, devletin mahkemelerine karşı güvensizliğin işareti şeklinde görülme riski taşıyabilir. Bu açıdan ele alındığında adalet duygumuzun neden bu kadar gevşek olduğu farklı bir tartışma konusudur” diye konuştu.
"DİZİ İZLER GİBİ İZLİYORLAR"
Sosyolog Doç. Dr. Hatice Yaprak Civelek ise ekranlarda işlenen konulara ilişkin, ‘Belli suç örneklerinin, suça potansiyeli olan insanların, grupların programlara getirilmeleri dikkat çekmek adına toplumda bunlar da oluyor, 'toplumdaki sosyal psikolojik sorunlar bunlar' diye göstermek adına yayınlanıyor. Eğer bir toplumda suç potansiyeli yükseliyorsa, farklı suç türleri varsa bunların örneklerinin ekrandan yansıtılmasının, suçun hangi eksiklikler üzerinden işlendiğini kavratabilmek açısından olumsuz bir yanı yok. Programa konuk olan kişiler ve işlenen olaylar tüm toplumu temsil etmez. Ekranda gördüğümüz belli sınıfsal yapılardaki insanları alıp da tüm toplumu temsil ediyor diye gösteremeyiz. Türk toplumunda kurumsal, toplumsal ilişkilerdeki sorunların, belli bir sınıfa etkisini ekrandan görebiliyoruz’ ifadelerini kullandı. Civelek ayrıca kişilerin bu tarz suç unsuru taşıyan programların cinayet yöntemi öğrenmekten ziyade gerçek hayat deneyimlerine de dayanan diziler izler gibi izlendiğini kaydetti.