‘Fazilet Apartmanı’ davası görülecek: ‘Geç gelen adalet öldürdü’

Depremde A bloğu yıkılan ve 19 kişiye mezar olan Fazilet Apartmanı Davası’nın ilk duruşması bugün görülecek. Binanın zemin katındaki Akın Fırını’nın sahipleri A.Y. ve F. Y.’nin 10 aydır firari olduğu davada tutuklu sanık bulunmuyor. Öte yandan yıkımda büyük payı olan fırın için apartman sakinleri 2012’de dava açmış, dava apartman sakinleri lehine depremden 7 ay sonra sonuçlanmıştı.

Çağdaş Bayraktar

6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesi Alparslan Türkeş Bulvarı’nda çok az bina yıkıldı. Yıkılan binaların ortak özelliği ise zemin katlarında bulunan işletmelerin bina statiğini bozacak ölçüde ruhsatsız tadilat yapmaları oldu. Bu binalardan birisi ise Ezgi Apartmanı’nın 200 metre mesafedeki Fazilet Apartmanı’nın A bloğuydu. Saniyeler içerisinde yıkılan 7 katlı blokta 19 kişi yaşamını yitirdi. Yıkım sonrasında, bina sakinleri ile fırın sahiplerinin 12 yıldır davalık oldukları ve mahkemenin bina yıkıldıktan sonra apartman sakinleri lehine karar verdiği ortaya çıktı. Binanın altındaki Akın Fırını’nın sahipleri hakkında yakalama kararı çıkarılmasına rağmen A.Y. ve F.Y. yaklaşık 10 aydır firari.

Diğer asli kusurlular kamu çalışanları için henüz İçişleri Bakanlığı onayı çıkmadığından ve başka davadan tutuklu bulunan fenni mesul bu davada tutuksuz yargılandığından tutuklu sanık bulunmuyor. Bugün saat 14.00’te Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlayan ilk duruşma öncesi binada annesini, ablasını ve kız kardeşini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci Cumhuriyet’e konuştu. Daire sakinlerinin binaya 2000’de girdiklerinde Akın Fırını’nın olduğunu belirten Kahveci, “Babamın anlattığına göre fırın sahipleri arsa sahipleri ile anlaşmış. Bizler geldiğimizde fırın aktifti” dedi. 

“30 TON UN ALACAK DEPOYA DÖNÜŞTÜ”

Binada yaşayanların en başından beri fırının varlığından rahatsız olduğunu söyleyen Kahveci, “Fırının iki bacası, apartmanın baca sistemini kullandığından daireler inanılmaz sıcak oluyordu. Banyoda fayanslara bile dokunamıyorduk. Sonra buna üçüncü bacayı eklediler. Asma katı da depo haline getirmek için tadilat yaptılar, 30 ton unu stoklayacak büyüklüğe geldi. Üç dükkanı birleştirip büyük bir fırına dönüştü. Aşırı gürültü de söz konusuydu, bu nedenlerle 2012’de dava açtık” ifadelerini kullandı. Akın Fırını ile davanın 12 yıl 40 duruşma sürdüğüne dikkat çeken Kahveci, sözlerine şöyle devam etti:

“TIR YOLLATIP MALLARINI KAÇIRDI”

“Fırın sahiplerini defalarca uyardık. Sahiplerden F.Y. bize ‘Biz çok zengin olduğumuz için bizi çekemiyorsunuz’ şeklinde çirkin bir yanıt verdi. Bir toplantıda apartman sakini Abdullah Öner A.Y.’ye ‘Yanlış yapıyorsun. Burada da bir deprem olursa bina yıkılır ve vebali sana kalır’ dedi. Sinirlenen A.Y. toplantıyı terk etti. Bir daha da toplantılara katılmadı. Öner depremde öldü, A.Y. ise ifadeye bile gelmedi. Yetmedi, depremden kısa süre sonra yolladığı tıra unlarını ve makinelerini yükletip kaçırdı. 

Önce 2012’de Kahramanmaraş Valiliği’ne gittik, sonuç alamadık. 6 Temmuz 2012’de apartman genel kurulu sonucu fırın sahiplerine noter aracılığıyla ihtar gönderdik. Devamında aynı yıl dava açtık. Duruşma aşamasına geçilmeden önce 31 Ocak 2013 tarihinde Kahramanmaraş Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü ilgili fırın işletmesini incelemeye gelmiş ve fırın sahibinin aleyhine yapı tatil zaptı düzenledi ve fırın sahibine haksız ve ruhsata aykırı bu müdahalelerin giderilmesi için 30 günlük süre verdi. 16 Nisan 2019’da mahkeme binanın güçlendirilmesi yönünde karar verdi. Sonra bu karar 2020’de usulden bozuldu. 

12 YIL DAHA BEKLEMEK İSTEMİYORUZ

2020 yılında içinde deprem vurgusu da olacak biçimde dava kabul edildi, 22 Mart 2022’de mahkeme tarafından verilen ‘Yapılan işlemlerin depremde binayı zayıflatabileceği’ vurgusuyla ‘120 gün içinde eski haline döndürülmesi’ kararına da fırın sahipleri itiraz etti. İstinaf bu itirazı Kasım 2023’te reddetti ancak iş işten geçmişti. 

Ailelerimiz hep yargıya güvendiler. Ne acı ki geç gelen adalet yüzünden 19 kişi öldü. Yasımızı bile yaşayamadan mücadele ediyoruz. O insanlara borçlu hissediyoruz. Biz bir 12 yıl daha beklemek istemiyoruz. Çünkü sabrımız da tahammülümüz de kalmadı.”