Enerji ve su maliyetleri turizmcileri endişelendiriyor
Küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin en fazla gözlendiği sektörlerden biri turizm. Bu nedenle sürdürülebilirlik turizmle ilgili her toplantının gündeminde ilk sırada yer alıyor.
Ece GüneşYazın gelmesiyle turistik işletmelerde klima ve su kullanımının artmasıyla oluşan enerji ve su maliyetlerinin sürdürülebilirliği de turizmcileri endişelendiriyor.
Antalya’da Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) bu ayki toplantısında katılımcılarıyla sürdürülebilir turizmi konuştu.
TURİZMDE GLOBAL REKABETİN KONUSU SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Turizm sektöründe karbon
emisyonlarının dengelenmesi, sürdürülebilir enerji konusunda danışmanlık veren
Tayfun Özatay, turizm sektörünün milli hasılanın dünyada yüzde 10’unun, sera
gazı emisyonunun yüzde 8’ini oluşturduğuna dikkat çekerek “Bunun azalması
gerekiyor, çünkü turizm sürekli büyüyen bir sektör. Bugün turizmde rekabet
global. Sürdürülebilirlik, turizmde
global rekabetin konusu haline gelmiş durumda. Türkiye de bu rekabetin içinde. Rakipleri
sürdürülebilir turizm konusunda aksiyon alıyor, Türkiye’de alıyor ancak daha
iyi olmak gerekiyor. Sürdürülebilirlik için yapılan yatırımın maliyeti büyük
değil ancak getirileri oldukça büyük”
dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN PERİYODİK ÖLÇÜM, DENETLEME VE RAPORLAMA ŞART
Özatalay, Türkiye’de turizm sektöründe sürdürülebilirlik konusunda Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın işletmelere zorunlu kıldığı sürdürülebilirlik sertifikasının alanda atılmış önemli bir adım olduğunu, ancak yeterli olmadığını “Dünyada konuşulan sera gazı üretiminin yönetimiyse, Türkiye’de turizm sektöründe sera gazı üretiminin periyodik ölçümü, raporlanması, analizi, hedef belirlenmesi, denetlenmesi gerekiyor” sözleriyle ileri sürdü.
“HER İŞLETME KENDİ KOMPOST
SİSTEMİNİ KURMALI”
Toplantıya katılan Kemer Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (KETOB) Başkanı Dinçer Sarıkaya ise Antalya’da her şey dahil sistemin yarattığı organik atıklarla ilgili zaman kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Sarıkaya, turizm ile konfor alanı arasında büyük bir ilişki olduğunu, turizmin bir konfor alanı olduğunu ancak israf alanı olmaması gerektiğine işaret etti.
Özellikle Antalya’da her şey dahil sistem
ile, açık büfe sistemi ile büyük bir atık üretimi olduğunu, bu atıkların
dönüştürülmesi için her turistik tesisin kendine bir kompost sistemi kurmasının
Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde de neredeyse bir mecburiyet haline
geldiğini öne sürdü.
“YAZIN ENERJİ VE SU
MALİYETLERİ İŞLETMECİ İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL”
Turizm sektöründe özellikle
Antalya’da yaz aylarında sıcak hava ile birlikte klimaların ve su tüketiminin
arttığını hatırlatan Sarıkaya, enerji ve su maliyetlerinin karşılanmasının
turizmci açısından sürdürülemez hale geldiğini belirterek, "Antalya dünyada en fazla güneş alan şehirlerden
biri, turizm işletmelerin temiz enerji olan güneş enerjisine yatırım yapması
gerekiyor ancak ne kadar teşvik de olsa bürokratik engellere takılacağı
çekincesi ve kaygısı sektöre hakim, bu nedenle bu yatırıma girişmiyorlar. Diğer
taraftan su da aynı şekilde. Suya gelen fiyat zammı yüzde 300 ile 500 arasında.
Metreküpü 3 lira olan su 80 liraya
dayandı. Arkasından atık su arıtma maliyet geliyor, metreküp başına 40 ile 50 lira arasında. Biz Antalya’ya
geldiğimizde Antalya’nın hiç sıkıntı çekmeyeceği şey su denmişti. Şu an ticari
işletmelerde su metreküp fiyatı baş edilebilir gibi değil. O nedenle de atık
suyun yeniden arıtılmasıyla üretilen gri su kullanımına yönelmek gerekiyor, en
azından temizlik, bahçe sulamada kaynak suyunu kullanmak bir israfa dönüştü”
dedi.