Emekli astsubaylar tazminat talebiyle sokağa çıktı: ‘Derebeylik döneminde değiliz’

Emekli astsubaylar, 2001 yılında astsubaylara Kanun Hükmünde Kararname ile verilen ancak, kararnamenin süresi dolduğu için artık ödenmeyen, bugün yaklaşık 8 bin lira karşılığı olan 10 bin ek göstergenin yansıtılmasını bekliyor. Emekli Astsubay Haraketi İnisiyatifi Başkanı Levent Ulucan “21. yüzyıldayız derebeylik dönemi değil. Bu lale devri anlayışı nereye kadar” diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Emekli Astsubaylar İnisiyatifi Hareketi üyesi emekli astsubaylar, 2001 yılında astsubaylara Kanun Hükmünde Kararname ile verilen, ancak kararnamenin süresi dolduğu için günümüzde 8 bin liranın karşılığı olan, yansıtılmamış 10 bin puanlık göstergenin sigortalarına yansıtılmasını ve kendilerine vaat edilen tazminatların ödenmesini talep ediyor.

Emekli astsubaylar, söz konusu taleplerini dile getirmek için ve emekli aylıklarını protesto etmek için bugün Ulus Meydanı'nda bir araya geldi. Türkiye'nin dört bir yanında gelen emekli astsubaylar, insanca yaşama talebinde bulundular. Söz konusu eyleme CHP Milli Savunma Bakanlığı'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, CHP İçişleri Bakanlığı'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan ve İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Ali Demir katıldı.

"SUBAY DA ASTSUBAY DA UZMAN ÇAVUŞ DA SÖZLEŞMELİ ER DE ŞEHİT OLDUĞUNDA BİR"

Murat Bakan, şunları söyledi:

“Ben astsubay çocuğu olarak 9 sene önce, 2015’te parlementoya geldim ve iddia ediyorum Cumhuriyet tarihinde bir milletvekilinin astsubaylarla ilgili verdiği en çok soru önergesini, kanun teklifini, meclis konuşmasını yaptım. Meclis kürsüsünde özgüvenle ben başçavuşun oğluyum gurur duyuyorum dedim. Tekrar söylüyorum ‘başçavuşun oğluyum ve başçavuş çocuğu olmaktan gurur duyuyorum’ haykırıyorum ve haykırmaya devam edeceğim.

2016’da intibaklar yapıldı, astsubayın intibakı yoktu. Bir yıllık sanat okulu mezunu olup subay olmuş, arkasından harp okulları 1 yıl olmuş, 2 yıl olmuş, 3 yıl olmuş, 4 yıl olmuş, hepsinin intibakı yapılmış. Ama astsubay hazırlama okulu, sınıf okulu, meslek yüksekokulu olmuş, intibakları yapılmamıştı. İlk geldim onu dile getirdim, 2016’da intibaklar yapıldı. Ama o intibakları 9’a 2 başlangıç derecesi olsun dedik, onu da mecliste ilk dile getiren bu kardeşiniz. Ama lise mezunu astsubaylara bu intibakı tanımadılar. Yine ayrımcılık yaptılar. Tazminatlarla ,ilgili hem geçen dönem kanun teklifi verdim. Hem Emekli Sandığı Kanununda hem Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda, bu dönem tekrar kanun teklifi verdim.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir disiplin bir hiyerarşi var, o hiyerarşiye de saygılıyız. Türk Subayı başımızın tacıdır. Biz zaten bir Türk subayının bir çift mavi gözün, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden insanlarız. Ancak bakışımız şudur; Türk Silahlı Kuvvetleri bir aileyse bu ailede subay da astsubay da uzman çavuş da sözleşmeli er de, şehit olduğunda bir. Hepsi şehit, aynı mertebede. Dolayısıyla sağken de özlük hakları bakımından aynı imkanlara, aynı koşullara sahip olması gerekir.”

"SİZLERİN SESİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Ali Demir, ise şunları dedi:

“Açlık sınırı, TÜİK’in rötuşlanmış rakamları, ki geçtiğimiz haftada dedi ki açıklamalarımız, hissedilen açıklananların iki katıdır. Sürekli maaşları enflasyon karşısında eriyen emekli kesimimizin, yapılan yasal düzenlemelerle maaşlarının yüzde 40 seviyesine düşürülmesi, açlık sınırının birebir yakınında maaş alması, kira ve barınma sorunlarını dikkate aldığınızda, 926 sayılı personel kanununa göre; eğer memurlarına farklı olarak meşakkatli bir hizmet yürüten bu silah arkadaşlarımızın mali haklarının, hak ettikleri şekilde öncelikle düzeltilmesi zaruriyet arz etmektedir.

Biz de 17 Ekim 2023 tarihinde emekli personelimizin mali haklarının düzeltilmesi için sayın milletvekilimiz Kürşat Zorlu bey vasıtasıyla bir kanun teklifi verdik. Daha öncesinde geçen yıl bir emekli silah arkadaşımızı milletin kürsüsünde konuşturduk. Hak ve menfaatlerinizin hak ettiğiniz şekilde tecellisi yönünde, sizlerin sesi olmaya devam edeceğiz."

“BİR ÇİFT SÖZÜMÜZ VAR”

Astsubayların taleplerine ilişkin basın açıklamasını yapan Emekli Astsubay Hareketi İnisiyatifi Başkanı Levent Ulucan ise şunları kaydetti:

"Bağımsızlığımızın sembolü olan ay yıldızlı bayrağımızı havada karada, denizde her zaman her yerde dalgalandıran Balkanlarda Kosova’da Bosna Hersek’te Azerbaycan tüm sevdiklerinden uzakta mavi vatanın korunması için Akdeniz de Ege'de su altında su üstünde yapan görev astsubaylara selam olsun. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ilk mermisini atan ve devleti için canını hiç düşünmeden feda eden Ömerlere kahpe ellerin kahpece kurdukları bomba düzeneğini imha ederken bedeninin her parçasını bu topraklara feda eden Esma astsubaya selam olsun. Bize bırakılan kutsal vatan emanetine, Atatürk ilke ve inkılaplarına, demokrasiye sahip çıkmak için ömür harcayan astsubayları bu karda kışta meydanlara inmeye mecbur eden zihniyete ve o zihniyetin sahiplerine bir çift sözümüz var.

“PEYGAMBER OCAĞINI MENFAAT OCAĞINA ÇEVİRDİNİZ”

Birileri aileyiz diyordu öyle mi? Size ballı börek bize kuru ekmek bu mu aile? Aileysek TBMM komisyonlarında neden haklarımızın verilmesine engel oluyorsunuz? Bize bu kar?ı duru?unuz neden!? Bu kör inat, bu anlaşılmaz haset nereye kadar? Bu ülkenin her karış toprağında kanımız ve alın terimiz var. Bu inkar neden, nereye kadar? Her ihtilalde kendinize bir tazminat aldınız, bombayı imha edene değil imhası için emir verene verdiniz Peygamber ocağını menfaat ocağına çevirdiniz, bir tek canım sıkıldı tazminat almadığınız kaldı. Kadrosuzluk adı altında ben general olamadım tazminatını alıyorsunuz. Astsubaya bir tek tazminatı dahi çok gördünüz, sizce bu düzen sürer mi sonsuzu kadar? Adaletin olmadığı yerde huzur, adaletin olmadığı yerde ba?arı olmaz. Hiyerarşi ile sorunumuz yok ama rütbe asalet ünvanı üst efendi, ast köle değildir. Emek bizim, ömür boyu nöbet bizim. Zimmet bizim, Türk Ordusu astsubaya zimmetli astsubaya. Bu çarpık düzen nereye kadar?

Temeli Mete Han'a dayanan 2000 yıllık ?erefli bir tarihe sahip Türkiye Cumhuriyeti Ordusunda Apoletin değil, adaletin hükmü sürsün artık. Apoletin sırmayı hor görmesi. Analarımızın ak sütü gibi helal haklarımıza engel olması nereye kadar devam edecek?

Subay da astsubay da hepsi sıvasız evlerin çocukları. Siz hiç villadan ?ehit cenazesi çıktığını gördünüz mü? İsterim ki, sıvasız evlerin çocukları birbirini ayrıştırmasın, ötekileştirmesin, geldiği yeri kader birliğini unutmasın mezara kadar.

"ASTSUBAYIN LİSANS EĞİTİMİNE NEDEN KARŞISINIZ?"

Lojmandan çıkmadan emekli ol, her yıl asker, kampta tatil yap, ordu evleri beylerin emrinde, hepsini anladık da astsubayın lisans eğitimine neden karşısınız? Korkunuz nedir korkunuz? Bu korku ne zamana kadar? Birlikte kurşun sıkıp kurşun yiyoruz, birbirimize canımızı emanet ediyoruz. Ama adil paylaşıma gelince adalet terazisi hep sizden yana ağır basıyor. 21. yüzyıldayız derebeylik dönemi değil. Bu lale devri anlayışı nereye kadar? Bir çift söz de dünden bugüne gelen siyasi iktidarlara:

Yıllardır, devletin en tepesinden başbakandan bakanlarına kadar söz verip sözlerinizi unuttunuz. Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz Mart 2014, Milli Savunma Bakanı Sayın Fikri Işık 3 Mart 2017, Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar 29 Ekim 2015, Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar 25 Ocak 2019, Milli Savunma Bakanı Sayın Yaşar Güler 27 Aralık 2013. Sorunlarımızın çözüleceğine dair söz vermiştiniz. Ama hiçbiriniz sözünüzde durmadınız. Yıllardır için için kanayan yaralarımızın olduğunu biliyor, görüyor kabul de ediyorsunuz da Allah aşkına neden söz verip çözmüyorsunuz?

"HİÇ KİMSE YOK SAYDIĞI ASTSUBAYIN KAPISINI OY VERMEK İÇİN ÇALMASIN"

Türk töresinde söz namustur. Nerede kaldı sizin mertliğiniz, nerede kaldı siyasi adaletiniz? Hiç kimse yok saydığı astsubayın kapısını oy vermek için çalmasın, ta ki adalet sağlanıncaya kadar. Yurdumuzu koruyup kollayan, bekasını sağlayan meslektaşlarımızın aidiyet duygusunu zarar görmesin diye sustuk, artık susmayacağız. 1975 ruhu ile meydanlarda olacağız, 1975 ruhu yolumuza ışık tutacak, bedel ödemek gerekirse her bedeli ödemeye hazırız. Biz meslek yemini ölümü göze alarak ettik. Adalet sağlanıncaya kadar, sesimiz duyuluncaya emeğimizin karşılığını alıncaya kadar yasal zeminler içinde kalarak mücadelemiz hukuk içerisinde devam edecektir."