Depremden kurtarabildiği ipek böceklerini yaşatmaya çalışıyor: ‘Kadın gücüne el verin’
İpekböceği yetiştiricisi Emel Duman, depremden kurtarabildiği dünyada kalan son tür ‘Hatay Sarısı’ ipekböceklerini yaşatmaya çalışıyor.
Tuluhan TekelioğluTürkiye’deki tescilli üç ırktan biri olan “Hatay Sarısı” ipekböceklerinin nesli, deprem nedeniyle tehlikeye girdi. İpekböceği yetiştiricisi Emel Duman, nesli tükenmekte olan “Hatay Sarısı”nın kadınlar üretime dahil edildiğinde, kent için büyük bir ekonomik güç olacağına inanıyor. Cumhuriyet’e konuşan Duman, “Yaralarımızı sarmamız için bize el verin. Kadın gücüyle Hatay sarısını, Hatay ekonomisini ayağa kaldıralım!” diyor.
- Ailenizle, Antakya’nın tepesindeki bu atölyede yaşıyor, bir yandan da ipekböceği yetiştiriyorsunuz. İpek böcekleri depremden zarar gördü mü?
Bu ipekböcekleri bize atalarımızdan emanet. Nesilleri tükenmek üzereyken 7 yıl boyunca köy köy gezerek onları buldum. Türkiye’deki tescilli üç ırktan biridir. Kozaları beyaz değil, sarı renktir. Adı “Hatay Sarısı!” Sadece Hatay’a özgüdür. 11 yıl önce ipek böcekçiliği üretimine başladığımda, bu işi hiç bilmiyordum. Ailemin geçmişte bu işi yaptığından da haberim yoktu. İpekböceği tohumları buldum. Karma bir ipekböceği tohumuydu. Sarı beyaz renkler çıkıyordu. Kozaları çok sağlıklı değildi. Bir gün annem “Bunlara böyle bakılmaz” diyerek bu işin tüm sırlarını anlattı. Bu türün, bölgemize özgü, benzersiz olduğunu farkettiğimde aradan 6-7 yıl geçti. Hatay’ın tüm köylerine gittim. Osmaniye’de yaşlı bir dededen sarı ipek kozalarını buldum. Kozalar kötü durumdaydı. Onlar için gerekli bütün ortamı sağladım ve üretimi başardım. Unutulmuş, kaybolmuş bir tohum olduğu için, Mustafa Kemal Üniversitesi’ndeki hocalarımız bu tohumun tekrar canlanması için bana büyük destek verdi. Dördüncü yılda sağlıklı bir şekilde çoğaltmayı başarabildik. Atölyemi boşaltıp laboratuvara çevirdik. “Hatay Sarısı” bir coğrafi işaret olduğu için, tescilini almak için çalışmalara da başladık. Ama ne yazık ki deprem oldu…
- Kozalar depremden ne kadar etkilendi?
Maalesef ipek böceklerinin yüzde 95’i öldü. Kalanlar da yumurtalarından erken çıktı. Çok kırılganlar. Yumurtadan çıktıktan sonra 15 gün dut yaprağıyla beslenecekler. Sonra kendi etraflarında kendilerini hapsederek kozayı örecekler. Renkleri sarı. Kozadan sarı rengin tam 17 tonu çıktı. Kozayı kelebekler içinden çıktıktan alıyorum. İpekböceğine zarar vermiyoruz, onun doğal yaşam döngüsü içinde hareket ediyoruz. Kozaları sıcak suyla yıkıyoruz. Önce elyafa, sonra ipliğe, sonra çileye çeviriyoruz. Çilelerin mukavemetini artırmak için unla, nişastayla pişiriyoruz, kurutuyoruz. Sonra çözgüye verip dokuyoruz.
- Nesli yeniden tehlikeye giren “Hatay Sarısı” ipekböcekçiliğini yaşatmak için nasıl bir desteğe ihtiyacınız var?
“Hatay Sarısı”na tescil alabilirsek, üretimini yaygınlaştırabilirsek, ülkemize katma değer sağlayabiliriz. Hatay’ı, bizi temsil ettiği için bu üretimi ancak sevgiyle kadınlar yapabilir. Benim iddiam şu; büyük yıkımla o kadar büyük yara aldık ki, Hatay sarısına dokunan insanların iyileşeceğine inanıyorum. Üniversitelerin, iş insanlarının bu değere sahip çıkması en büyük arzum. İpekböceklerimizi besleyeceğimiz, orijinal yaşamını sürdürebileceği, nemi, sıcağı, soğuğu iklimlendirilmiş bir alana ihtiyacımız var. Beyaz koza ile sarı kozayı aynı ortamda yetiştiremezsiniz.
- Hatay sarısı ipekböceğini yaşatmanın yolları neler?
Besin kaynağı sadece dut yaprağı. En küçük bir ilaç, aşırı parfüm kokusu bile onları öldürüyor. Kokulara, aşırı sıcak ve soğuğa hassaslar. Yaşam alanlarındaki nem oranı yüzde 65 üzeri olmalı. Hatay sarısı bize atalarımızın emaneti. Bu emaneti, çocuklarımıza, torunlarımıza ulaştırmak zorundayız. Nasıl ki ipek böceği kendi kozasını sarıyor, sevgi dolu eller uzanırsa bu böceklere, Hatay’ın da yaralarını saracaktır. Kadın üreticilerin de işe ihtiyacı var. Birlikten güç doğabilir. Hep birlikte Hatay sarısını ve Hatay ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.