Deprem en çok onları vurdu: 'Yıkımcılık' oynayan çocuklar

Depremler en çok çocukları etkiledi. Yaşadıkları travma bakışlarına, sözlerine, oyunlarına yansıdı. “Eğlenceleri” enkazların arasında taşlarla “yıkımcılık” oynamak oldu.

Çağdaş Bayraktar

Temmuz sıcağında Hatay’da zaman yavaşlıyor adeta. Kent sıcağın ortasında devasa bir toz bulutu. 

Telefonunuzu iletişim için 2-3 dakika cebinizden çıkardığınızda, belki normalde bir haftada oluşacak tozun o kısa sürede oluştuğunu görüyorsunuz. Asbest konusu çok temel bir sorun ama halkın o kadar farklı ve o kadar çok sorunu var ki, şu an bu soruna odaklanamıyor. Belki de bir yandan da odaklansa da çözüm seçeneği olmadığı için…

Şehirdeki değişimi anlamanın en önemli yolu, daha önceki gelişlerde ziyaret ettiğimiz insanlara uğramak. O yüzden de kente döndüğümüzde ilk olarak daha önceden bildiğimiz aileleri ziyaret ediyoruz. Yeniden bir araya gelince anlıyoruz ki binlerce binanın hâlâ yıkım beklediği şehirde halkın unutulmadığını hissetmeye de ihtiyacı var. “Unutulmaya başladığınızı mı düşünüyorsunuz?” dediğimizde aldığımız yanıt, “Unutulmaya başlamadık, çoktan unutulduk.”

AÇIK HEDEF

Bunu, bizleri yeniden karşısında görenlerin gözlerinden, ilgisinden hissediyoruz. İlk olarak ziyaret ettiğimiz Güzelburç Mahallesi’nde Şahutoğlu ailesi bizi görünce sokağın başından sevinçle karşıladı. İç içe geçmiş üç çekirdek aileden oluşan “geniş aile” olarak ardışık çadırlarda yaşıyorlar. Onları ziyaretimize denk gelen iki güzel gelişme: Ailedeki iki kız çocuğu da istediği liseleri kazandı. İçlerinden birisinin de doğum günüydü. İstenilen lisede kıstas yalnızca eğitimi değil artık. Okulun, yaşadığı yere yakın olması ve depremden az etkilenmesi. Bu iki bilgiyi daha önceden edindiğimizden sürpriz bir doğum günü organize edince, bir anda ortamın seyri değişiyor. Aldığımız tepki ise her şeye değer: “6 Şubat’tan sonra yaşadığımız en mutlu gün.”

EN ZAYIF HALKA

En çok sevinen de çocuklar. Çünkü depremin de sonrasının da “en zayıf halkası” onlar. Yaşları, okulların kapalı ve çadırların sıcaklığından genelde dışarıda oldukları için asbestten de mikroplardan da en çok onlar etkileniyor. Psikolojik etki ise bakışlarında, sözlerinde hatta oyunlarında bile ete kemiğe bürünüyor. Sohbet sırasında “Ne oyun oynuyorsunuz” sorusuna aldığımız yanıt, kanıksamakla travmanın iç içe geçmişliğinin sarsıcı bir özeti niteliğinde:
“Taşlarla yıkımcılık oynuyoruz.”


Neredeyse diğer 10 ilin toplamı kadar depremden etkilenen Hatay’ın özel bir statüye ihtiyacı var. Öte yandan çocuklara ve gençlere özel psiko-sosyal destek verilmesi de çok acil ihtiyaçlar arasında.