Deprem davalarında zaman aşımı yok

Deprem, sel, heyelan gibi afetlerin ardından yurttaşların hukuki hakları ve sorumlulukları Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen Afet Hukuku Sempozyumu’nda konuşan Doç. Dr. Emre Cumalıoğlu, "Depremde evi zarar gören vatandaşların açacağı davalarda zaman aşımı yoktur" dedi.

İZMİR / Cumhuriyet

Deprem, sel, heyelan gibi afetlerin ardından yurttaşların hak ve sorumlulukları, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adalet Meslek Yüksek Okulu tarafından düzenlenen ‘Afet Hukuku Sempozyumu’nda konuşuldu.

Selçuk Yaşar Kampüsü’nde düzenlenen sempozyumda Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burcu Dönmez ile akademisyenler Prof. Dr. Ali Nazım Sözer, Prof. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Prof. Dr. Timur Demirbaş, Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, Prof. Dr. Deniz Kızılsümer Özer, Doç Dr. Emre Cumalıoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Elif Aydın Özdemir, Dr. Öğr. Üyesi Onur Kaplan, Dr. Öğr. Üyesi Güven Süslü, Dr. Öğr. Üyesi Emine Sevcan Artun,  Dr. Öğr. Üyesi Aslı Topukcu İduğ ve Arş. Gör. Simay Doğmuş, sunum ve konuşma gerçekleştirdi. Sempozyuma çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

DÖNMEZ: HUKUKİ OLARAK HESAP SORABİLİRİZ

Sempozyumun açılışında, bir konuşma yapan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burcu Dönmez, “Türkiye 6 Şubat 2023 sabahına büyük acılarla uyandı. Bilimsel verileri görmezden gelip, kurallara uymamanın sağlıklı ve zamanında denetlenmediği bir ülkede, bu tür kayıpların olması kaçınılmazdır. Bu nedenle toplum olarak denetimlerin şekli değil özde yapılmasını ve kurallara uymayanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Bu aşamadan sonra artık ortaya çıkan can kayıplarını telafi edemeyiz ancak bireylerin yaşadığı bu acıların kaynağını oluşturan sorumlulardan hukuki olarak hesap sorabiliriz” diyerek konunun hukuki önemine dikkat çekti.

“KİRACI HAKKINI ARAYABİLİR”

‘Depremin Sözleşmeleri İflasına Etkileri’ başlıklı oturumu gerçekleştiren Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Emre Cumalıoğlu ise, “Depremin meydana gelmesi önlenemez ama yaratacağı sonuçlar önlenebilir. Eğer bina, yazılı bulunan yapı yönetmeliklerine ve teknik koşullara uygun yapılsaydı, buna karşın deprem nedeniyle yıkılsaydı, bu durumda, zararla hukuka aykırı eylem arasındaki uygun illiyet bağı kesilmiş olacağından davalıların sorumluluklarına gidilmez. Ama binanın yapımı sırasında bir usulsüzlük veya ihlal varsa o zaman illiyet bağı kesilmez” dedi. 

Depremde yıkılan veya zarar gören yapıdaki kusur nedeniyle alıcının haklarına değinen Doç. Dr. Cumalıoğlu, “Depremde evi zarar gören vatandaşların açacağı davalarda zaman aşımı yoktur. Vatandaşlar, yapı için ödediği bedeli ve zararlarının tazminini zaman aşımına tabi olmadan isteyebilir. Deprem sonrası zorda kaldığı için çok yüksek bedelle kira sözleşmesi yapan kiracılar, mülk sahibine, hukuki yollarla, aşırı yararlanma diğer tabirle ‘Gabin’ hükümleri uyarınca kira bedelinin indirilmesi için hakkını arayabilir’’ ifadelerini kullandı.

KRİMİNOLOJİK AÇIDAN İMAR UYGULAMALARI

“Kriminolojik Açıdan İmar Uygulamaları ve Deprem Gerçeği” başlıklı sunumunda ise  Yaşar Üniversitesi  Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, “ 2002 yılından bu yana 8 kere imar affı çıkarıldı. En kapsamlısı ise 31 Aralık 2017’ye kadar yapılan yapıları kapsayan ve 2018’de yürürlüğe giren imar affı oldu. Bir bina yapacaksanız normal şartlarda 20 farklı imza alarak imar izninin gerçekleşmesi lazım. Bu onaylardan sonra inşaata başlanıyor. Ancak yapı denetim firmaların, aynı eczacılarda olduğu gibi diploma kiraladığını gördük. Bu kapsamda Balıkesir’in Erdek ilçesinde eski Ocaklar Belde Belediye Başkanı Hüseyin Durak’ın Hatay’ın İskenderun ilçesinde yıkılan binalarda diplomasını kullandırdığı tespit edildi. Başlatılan soruşturma kapsamında ise Hüseyin Durak tutuklandı. Son büyük depremlerde ihmali olan bin 219 şüpheliden 284’ü tutuklandı. Umarız, deprem bölgesinde görevlendirilen hakim ve savcıların çalışmaları sonuç verir. Yapılacak etkin çalışmalar ile yaşanabilecek depremlerin neden olacağı olumsuzlukların önüne geçilebilir.” diye konuştu.