'Demir Yumruk' raporu: Organizasyon saadet zincirine dönmüş

Ankara merkezli 29 ilde düzenlenen ve 29 şüphelinin tutuklandığı 'Demir Yumruk' soruşturması kapsamında, Melih Karabacak grubu ile ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, örgütün paravan olarak kurduğu ve milyonlarca lira işlem hacmine ulaşmış firmalara ait tek bir çalışan, depo ve nakliye aracının olmadığı bilgisi yer aldı. Raporda, organizasyonun neredeyse saadet zincirine döndüğü, aynı aileden bazen birkaç kuşak üzerine şirketler kurulduğu belirtildi.

DHA

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, 3 ayrı suç örgütüne yönelik 29 ilde düzenlenen 'Demir Yumruk' operasyonunda gözaltına alınan şüphelilerden, aralarında Erol Eşrefoğlu (Evcil), Hüseyin Eryılmaz ve Melih Karabacak’ın da bulunduğu 29'u tutuklandı.

Suç örgütlerine yönelik yürütülen soruşturma aşamasında vergi müfettişlerince hazırlanan raporlar da dosyada yer aldı. Melih Karabacak grubuna yönelik hazırlanan raporda örgütün çalışma detayları yer aldı. Raporda, suç örgütünün yapısının uzun yılların birikimi sonucunda ortaya çıktığı aktarılarak, "Organizasyon o kadar karmaşık hale getirilmiştir ki bugüne kadar yapılan vergi incelemelerinde bu yapıyı kurup yöneten kişilere ulaşmak neredeyse imkansız hale gelmiştir" denildi.

CEP HARÇLIĞI KARŞILIĞINDA ŞİRKET KURMUŞLAR

Raporda, örgütün bu işlerden anlamayan kişilere cep harçlığı karşılığında şirket kurdurttukları aktarılarak, "Organizasyonu yönetenlerin bu şirketlerle resmiyette bir bağları olmadığı için çok kısa sürede çok yüksek tutarlı fatura düzenlenmiş ve vergi incelemesine girene kadar da bu şirketler kullanılmıştır. Çoğu zaman bu şirketler organizasyon kapsamında kullanılan aynı adreslerde aynı kişiler tarafından organize edilmiştir. Bu şirketlerin demir çelik ticaretinde milyonlarca lira işlem hacmine ulaşması için depo, nakliye araçları, çalışanları olmadan kağıt üzerinde faaliyette bulunmuşlar; oysaki gerçek amaçları sahte fatura düzenleyerek devleti büyük vergi kayıplarına uğratmaktır" denildi. 

BİRKAÇ KUŞAK ÜZERİNE ŞİRKETLER KURULMUŞ

Raporda, organizasyonun neredeyse saadet zincirine döndüğü belirtilerek, aynı aileden bazen birkaç kuşak üzerine şirketler kurulduğu aktarıldı. Resmiyette ayrı tüzel kişiliklere sahip olan bu şirketlerin birlikte vergi incelemesine girmedikleri için bu benzerliklerin çoğu zaman fark edilmediği belirtildi. Bu kişilerden bazılarının bir şirkette yetkili iken başka şirkette çalışan, başka şirkette vekaletli temsilci, başka şirkette şirketin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirdiği iletişim numarasının adına kayıtlı olan kişi olarak ortaya çıktığı aktarıldı. Raporda ayrıca örgüt üyelerinin paraların izini kaybettirmek için hesaplarından milyonlarca lirayı organizasyon kapsamındaki şahısların şahsi hesaplarını kullanarak dolaştırdıkları kaydedildi. 

KAPAMA YÖNTEMİ İLE SAHTE FATURALARI RESMİLEŞTİRMİŞLER

Raporda, örgütün kurdurduğu firmalar üzerinden aralarında ticaret varmış gibi işlem yaptıkları, aralarındaki sözde cari hesapları kapatmak için sahte fatura ve çek düzenledikleri belirtildi. Örgüt üyelerinin sahte çekleri örgüt yöneticilerinden aldıkları kaşelerle silsile şekilde ciroladıkları ve bu çekler karşılığında bankadan alınan nakit paranın çekin sahibi olan şirkete teslim edildiği vurgulandı. Bu sayede örneğin; 1 milyonluk bir çekle 4-5 kez ciro yaparak 4-5 milyon işlem hacmi yaratarak aralarındaki sahte fatura ticaretini banka üzerinden resmileştirdikleri ve sonunda paranın ilk sahibine ulaşmasını sağladıkları belirtildi. Örgütün bu yöneteme de kendi aralarında ‘kapama’ dedikleri aktarıldı.

PARAVAN ŞİRKETLERLE DENETİMDEN KURTULMUŞLAR

Raporda, milyonlarca liranın bu şekilde tahsil edildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: 

"Bu sebeple bu yapının ilk halkasını güvenebilecekleri aile yapıları içerisinde gerçekleştirmektedirler. Bunun yanında şirketlerin gerçekten faaliyeti olduğu izlenimini uyandırmak için bu aileye mensup olan şahıslar bu şirketlerde çalışan olarak gösterilmektedir" değerlendirmesi yapıldı. Örgütün vergi denetimlerinden nasıl kurtulduğu ile ilgili, "Organizasyonun ikinci halkasını ise bu şirketleri yönetecek imkan ve kabiliyeti olmayan şahıslar üzerine paravan mükellefiyetler tesis edilmesi oluşturmaktadır. Bu paravan şirketler ne kadar çok olursa vergi incelemesinde halkaları o kadar çok uzağa götürerek kendilerinden uzaklaştırmaktadırlar. Bu şirketler hakkında sahte belge düzenleme incelemelerinde çoğu zaman şirket sahiplerine ulaşılamamakta ve bu incelemeler resmiyette adına mükellefiyet tesis edilen şahıslar hakkında yürütülmektedir. Organizasyonu yönetenler yıllar içerisinde vergi incelemelerinde tenkit edilen her konuya karşı kendince önlemler alarak gerek vergi müfettişlerinin gerekse adli mercileri bilerek ve isteyerek yanıltarak doğrunun ortaya çıkmasını engellemektedirler."